Fehmi KORU
Wikipedia bu defa gerçekten erişilebilir oldu diye sevinmeli miyim, yoksa Anadolu Ajansı’nın (AA) Kahire ofisinin basılıp biri Türk üçü Mısırlı dört çalışanının güpegündüz gözaltına alınmasına üzülüp tepki mi vermeliyim, bilemedim.
Aslında Anayasa Mahkemesi (AYM) Wikipedia’ya erişime mahkeme kararıyla engel getirilmesinin anayasaya aykırı olduğu kararını alalı günler oldu; kararın açıklandığı günün ertesi sabahı erken saatlerde Wikipedia’ya yan yollara başvurmak zorunda kalmadan girilebildi. Öğleden sonra erişim yeniden engellendi.
Gerekçe: AYM’nin kararının gerekçesinin beklenmesi…
Kararın gerekçesinin şöyle veya böyle olmasının sonucu nasıl etkileyeceğini bilemedim.
[Bu arada, AYM’nin 15 üyesinden altısının Wikipedia’ya konulan engelin hukuki olduğu yönünde oy kullandığını öğrendim. Hayal kırıklığımı mazur görsünler.]
Neyse, ülkemiz bir ayıptan kurtuldu ya, ona sevinmem gerekiyor.
Mısır’da neler oluyor
Mısır’da AA’ya ve çalışanlarına yönelik girişimi ciddiye almalıyız. Dünyada en çok sayıda gazeteciyi cezaevinde misafir eden ülkeler arasında en önlerde yer alıyor Mısır. Paris merkezli Reporters Without Borders kuruluşunun değerlendirmesine göre, Mısır, 180 ülke arasında basın özgürlüğü sıralamasında 159. sırada.
Yerel medya çoktandır hizaya getirildiği, getirilemeyenlerin bir biçimde icabına bakıldığı için, yönetimin esas dikkati Mısır’da yerleşik yabancı yayın kuruluşlarında.
Süreç, 2013 yılında, Reuters, CNN ve BBC gibi kuruluşlara katkıda bulunan Avustralya vatandaşı Peter Greste ile el-Cezire’nin İngilizce kanalının muhabirleri Muhammed Fadıl ile Bahir Muhammed’in tutuklanmalarıyla başladı. Üç gazeteci ne ile suçlandıklarını anlamaya fırsat bulamadan yedi yıl hapis cezasına çarptırıldılar. İçişleri Bakanlığı gazetecileri sonradan ‘ulusal güvenliğe zarar vermek’ ile suçladı. Mahkeme de o yönde karar aldı.
Ardından daha geniş çaplı gözaltılar, tutuklamalar ve sınırdaşı etmeler ile devamı geldi. [Greste 400 günlük cezaevi misafirliği sonrası aniden sınırdışı edildi.]
El-Cezire’ye yönelik takibatlar sonradan daha da sert biçimde sürdü. 2016’da Mısır vatandaşı olan ve el-Cezire’nin Arapça kanalının merkezi Katar/Doha’da çalışan Mısırlı iki gazeteci gıyaplarında idam cezasına çarptırıldı. Mahkeme başkanı, cezayı açıklarken, gazeteciler için şunu söyledi: “Bunlar casuslardan daha tehlikeli; genellikle yabancılar casusluk yapar, bunlar ise güvenliğe sadakatsizlik etmiş Mısırlılar. Hiçbir ideoloji vatana ihaneti mazur görmez.”
Yargıcın sözleri Mısır’daki yönetimin medyaya yaklaşımını yansıtıyor.
Donald Trump’ın kendisini rahatsız eden yayınlar için kullandığı ‘yalan haber’ (‘fake news’) tabiri kendi ülkesi ABD’de tebessümle karşılansa bile o sözün dünyanın farklı köşelerinde basın özgürlüğünü kısıtlama gerekçesi haline dönüştürüldüğü bir gerçek.
Kamerun, Rwanda, Singapur, Tanzanya, Kenya ‘yalan haber’ iddiasını medyaya karşı sert tedbirler almanın bahanesi haline getirdiler; her birinde sonucu itibariyle basın özgürlüğünü askıya alan yasal düzenlemeler yapıldı.
Gazeteci misin, işin zor
Mısır da bir anayasa değişikliğiyle ‘yalan haber’ suçunu ulusal güvenlik konusu haline getirip en ağır biçimde cezalandırmanın zeminini oluşturdu. O değişikliği Mısır medyasının önemli isimleri ortak bir metne imza atarak sevinçle karşıladıklarını duyurdu.
Sevinçleri kursakta bırakan gelişmeler 2018 yılında boy verdi. O yılın Mart ayında çıkarılan bir yasayla ‘yalan haber’ yasaklandı ve açılan ihbar hattı ile muhbirlik görevi halka verildi. İnternet üzerinden yayın yapan gazeteler ‘yalan haber’ ithamıyla ağır para cezalarına çarptırılmaya başlandı.
Halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirerek cumhurbaşkanlığına gelen Gen. Abdülfettah el-Sisi zahirde demokrasiyi koruduğu görüntüsü vermeyi de ihmal etmiyor. O da seçime giriyor, ama karşısına kimin rakip olarak çıkacağına kendisi karar veriyor. Seçimde de oyu yüzde 97’in altına düşmüyor.
Ülkede bütün üyeleri bizzat Sisi tarafından seçilen bir Basın Konseyi de kuruldu.
Yazıda aktardığım ayrıntılar çeşitli uluslararası gazetecilik yayınlarından derleme. Karşıma çıkan bütün yanlışlıkları buraya aktarsam AA muhabirlerinin başına gelebilecekler konusunda uykuları kaçıracak bir iş yapmış olurum endişesini taşıyorum.
Bir ayrıntı: Gözaltına alınan gazeteciler günlerce ‘buzluk’ diye adlandırılan bir yerde yakınları hatta avukatlarıyla bile görüşmelerine izin verilmeden tutuluyorlar. Mısırlı veya yabancı ayrımı yapılmadan…
Medya kuruluşlarına baskın genellikle öğleden sonra yapılıyor.
Öncelikle ülke haberlerini kendi vatandaşlarına iletmek amacıyla oluşturulmuş olan ‘Meda Mısır’ adlı internet sitesi 2019 Kasım ayı sonlarında, saat 13.30’da, polis tarafından basıldı. Ofiste bulunan herkesin cep telefonları ile bilgisayarlarına el konuldu. Sitenin yönetiminden dört kişi gözaltına alındı. O sırada orada bulunan France 24 kanalına çalışan iki yabancı gazeteci, Ian Louie ve Emma Scolding, polis nezaretinde evlerine götürüldü, eşyalarını topladıktan sonra sınırdışı edildiler.
Son bir ayrıntı: Meda Mısır sitesine çok önceden erişim yasağı konduğu için Mısırlılar zaten orada çıkan haberleri okuma imkanına da sahip değiller.
Biraz da gülelim: Gazeteler ve TV haber kanallarına haberleri devlet görevlileri iletiyor, bunu da cep telefonları üzerinden gerçekleştiriyorlar. Onlardan gelen haberler mutlaka değerlendiriliyor. Geçenlerde bir sunucu böyle bir haberi izleyicilerine ilettikten sonra yanlışlıkla şu cümleyi de okumuş: “Bu Samsung üzerinden gönderildi.”
Başta da söyledim, AA Kahire ofisinin basılması ve dört çalışanının gözaltına alınması olayı ciddiye alınmalı ve gazetecilerin hiç vakit kaybetmeden serbest bırakılmaları sağlanmalı. Yalnız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan gazeteci değil, yerel çalışanlar için de aynı gayret gösterilmeli.
Mısır’da gazetecilere acıma yok.
Wikipedia’ya erişebiliyoruz ya, bununla bile teselli bulamıyorum.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025