Fehmi KORU
“Türkçenin derli toplu ilk sözlüğü” diye bilinen ‘Kamus-u Türki’ye vücut veren Şemseddin Sami’nin (1850-1904), yaşadığı dönemde Balkanlar’da fırtına gibi esen Arnavut milliyetçiliğinin simge ismi olduğunu, yıllar önce Prizren/Kosova’ya yaptığım ziyarette onun adına tesis edilmiş bir kuruluşu gördüğümde öğrenmiştim.
Dilimizin ilk ve en kapsamlı sözlüğünü etnik kökeni farklı biri yazmış…
Bir film izledim…

İngiliz dilinin en kapsamlı sözlüğü olan yüz binlerce maddelik ‘Oxford English Dictionary’ (OED) de üniversite eğitimi bile olmayan bir İskoç’un -bilmediği ve konuşmadığı dil neredeyse kalmamış dil meraklısı James Murray’in- inatçılığa varan ısrarlı çabaları sayesinde vücut bulmuş…
Bu gerçeği öğrenmem için de geçen yıl çevrilen bir filmi izlemem gerekti.
‘The Professor and the Madman’ filmini… [Türk izleyicileri için film ‘Deli ve Dahi’ adıyla gösterimde.]
Filmin yapımcısı da olan senaristi ve başrol oyuncusunun projeye sonradan paralarıyla katılanlar tarafından dışlanmasıyla başlayan hukuki süreç yüzünden, daha doğrusu dışlananların filmin tanıtım çalışmalarına katılmayı reddetmelerinin de etkisiyle, ‘Deli ve Dahi’nin yeterli ilgiyi görmediği anlaşılıyor…
Oysa bir çok bakımdan ilgiyi hak eden gerçeklerle içli-dışlı bir film bu.

Filmin adındaki ‘deli’, akıl hastası olan ve o hastalığının azdığı bir dönemde Londra’da masum birini öldürdüğü için akli muvazenesi yerinde olmadığı teşhisiyle idamdan kurtulup kendisi gibilerin kapatıldığı bir cezaevine tıkılan Amerikalı bir tıp doktorunun sözlük projesiyle ilgisini anlatıyor.
W. C. Minor isimli ‘deli’, kapatıldığı cezaevinde İngiliz dilinin en eski örneklerini teşkil eden kitapları okuyup karşısına çıkan özel kalıpları Oxford’ta sözlük çalışmaları amacıyla oluşturulmuş kuruluşa göndermeye başlamış. OED’deki onbinlerce madde onun okumaları sonucu gönderdiği katkılarla oluşmuş.
Başrollerini Mel Gibson (Murray) ve Sean Penn’in (Minor) paylaştığı filmin benim için en ilginç yönlerinden biri, sözlüğü hazırlama sorumluluğunu üstlenmiş kişi ile sözlüğe madde katılımcısı raporlu deli arasında oluşan yakınlık oldu.
Deli doktorlarının elinden deliyi kurtarmak…
Kapatıldığı cezaevinde doktorlar sonradan hastalığının ‘şizofreni’ olduğu ortaya çıkan Minor’u ‘kobay’ olarak kullanarak iyice çıldırtttılar. Yemeden içmeden kesildi adam, çevresine olan ilgisini yitirmeye ve kendisine zarar vermeye başladı. Hapiste ziyaret ettiğinde onun bu durumunu gören Murray dayanamadı ve Minor’u ‘kobay’ olarak kullanan doktorların elinden kurtarmak için elinden geleni yaptı.
Çaldığı kapılardan ters yüz edilmeye aldırmadı ve yanına etkili birilerini de alarak kafasına koyduğu kurtarma misyonu için yetkili kişiye kadar ulaştı. Sonunda, İngiliz dilinin en kapsamlı sözlüğünün oluşmasına en kıymetli desteği vermiş olan adamı, tek dertleri onun üzerinden tıbbi araştırma yapmak olanların elinden kurtarmayı başardı.
Konunun yetkili makamının sahibi olan Winston Churchill, cezaevindeki doktorun tedavisinin ve cezasının kendi ülkesi olan ABD’de devamını sağlayacak bir karar aldı ve Minor ülkesine gönderildi.

Sözlüğü bir an önce bitirmesi için sürekli baskı altında tutulan ve görevi elinden almak için çeşitli yollara başvuran rakipleriyle de baş etmesi gereken birinin, artık işine yaramaz hale geldiği halde durumundan üzüntü duyduğu değerli bir ‘deli’ için çırpınması, yapılan yanlışı ortadan kaldırmak amacıyla gece-gündüz çalmadığı kapı bırakmaması benim aklımı başımdan aldı.
Filmi izledikten sonra göz attığım konuya ilişkin kaynaklar beyaz perdeye aktarılan hikayenin büyük çapta gerçekleri yansıttığını doğruladı.
Günümüzde bırakın raporlu delileri bir yana, haksızlığa uğramış akıllılar için bile herhangi bir çaba gösterilmeyen bir durum var. Haksızlıklar bir türlü olmuyor, ancak sonuçları neredeyse tek: İnsanlar zor durumlara düşürülüyorlar.
Aileler dağılıyor, insanlar tek lokmaya muhtaç hale gelebiliyor, çocuklar anne-babasız kalabiliyor…
Kimse kılını kıpırdatmıyor.
Bir şeyler söyleyerek haksızlıklara işaret etmeye kalkışanları susturmak için sesini yükseltenlerin sayısı ise hayli fazla.
‘Deli ve Dahi’ filmi yalnızca günümüz ile 100 küsur yıl öncenin bu çelişkisini daha iyi anlayabilmek için bile izlenmeye değer.
[Filmi Digiturk aboneleri ‘beinconnect’ arşivinden izleyebilir.]
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025