Halil BERKTAY
Velhasıl Çanakkale merakı, geçen gün anlattığım gibi başladı bende; ama tabii aile anıları (Torosyan’ınkiler değil dedeminkiler gibi gerçeğe sadık bile olsalar) tarih sayılamaz. Fakat iş orada kalmadı; ardından yıllar boyu okumalar geldi; bir de Çanakkale gezileri, araziyi dolaşıp kitaplar ve haritalarla karşılaştırdığım. 1995’te bir sefer, o zamanki Europalia projesinin bağlantılarıyla Boğaz Komutanlığı’na bile misafir olduk Dardanos’tu; Anadolu sırtlarında gizli Turgut Reis bataryasının 18 Mart’tan sonra alelacele Almanya’dan getirilip yerleştirilmiş (ama hiç savaşmamış) taretli ağır toplarıydı derken, neredeyse görmediğim yer kalmadı. 1999’dan beri de hemen her yıl, Sabancı öğrencilerimizi ve bütün üniversite camiasını da götürüyoruz Gelibolu savaş meydanlarına, Cemil Koçak ve Akşin Somel’le birlikte. Böyle 10-12 defa gitmiş olmalıyız. Bari kendi adıma dâvet edeyim; bir seferinde Ayhan Aktar (AA) da gelirse, araziye çıkınca belki o da anlar, Ertuğrul neresi, Alçıtepe neresiymiş; batarya gözetleme mevkii nerede olur ve nerede olamazmış. Yıllar sonra “masa başında” bırakın tarihi, basılı kaynakları önüne alıp düpedüz roman yazanın Sarkis Torosyan olduğunu gene de kabul eder mi, artık o kadarını bilemiyorum.
Bana gelince; AA’nın 22 Mart 2010 yazısına yönelttiğim eleştirilerin böyle bir arka planı vardı. Şunları söylemiştim, kitabın ne İngilizcesini ve tabii ne de Türkçesini görmediğim 10 Nisan 2010’da: (1) Torosyan’ın teğmen (mülâzım-ı sâni) rütbesiyle tabya kumandanlığına ve hele Ertuğrul tabyası kumandanlığına atandığına inanmak çok zor. Tabya veya batarya komutanları genellikle yüzbaşı veya üsteğmen oluyor; keza muvazzaf üsteğmen veya teğmenlere komutan yardımcılığı veriliyor; ihtiyat zabitleri (“zabit vekili” rütbesiyle) üçüncü sırada yer alıyordu. Nitekim Halil Namık Beyin görev yaptığı, Ertuğrul’dan daha önemsiz Dardanos bataryasının subay kadrosu tamamen bu şemaya uygundu.) İngiliz haritaları ve savaş tarihlerinde Fort no. 1 (bir no’lu tabya) diye geçen Ertuğrul, o sırada Boğaz savunmasının en güçlü ve Seddülbahir’deki uç konumuyla en açıktaki bataryasıydı. Yani olağanüstü sorumlu bir mevzi ve mevki niteliğini taşıyordu.
(10 Nisan 2010’daki bu eleştiriye, tam yeri gelmişken bir şey daha ekleyeyim: Torosyan, artık İngilizcesi de elimde olan kitabında, yanlış veya doğru, israrla Harbiye’den Second Lieutenant çıktığını söylüyor. Bu, tabya komutanlığı iddiasını daha da vahim kılıyor, çünkü Second Lieutenant teğmenliğin en üst değil onun bir altı kademesidir ve Osmanlıca karşılığı mülâzim-i sâni, bugünün Türkçesiyle teğmen oluyor. “Evvel” burada “önce” alınan değil, “birinci” (veya üst) mülâzımlık; “sâni” de “sonra” alınan değil “ikinci” (ast) mülâzımlık anlamında. Oysa ya Torosyan’ı Türkçeye çeviren Gizem Şakar, ya kitabı yayına hazırlayan AA, bunu israrla ve her yerde üsteğmen [= First Lieutenant, mülâzim-i evvel] yapmış. Herhalde böyle çetrefil işlere girerken hiç olmazsa en temel terminolojiyi bilmek iyi olurdu.)
(2) 10 Nisan 2010’da belirttiğim gibi, çok daha önemlisi, Torosyan’ın ve dolayısıyla AA’nın, 19 Şubat 1915 “deniz savaşı”nda “ilk düşman zırhlısı”nı da bu Ertuğrul tabyasından atılan mermilerin “batırdığını” yazması. İşte bu, hiç ama hiç olamaz. Zira 19 Şubat 1915’te, bırakın “zırhlı”yı, ne tür olursa olsun herhangi bir gemi batmış değil. Hattâ 19 Şubat’ın doğru dürüst bir “deniz muharebesi” olduğu bile söylenemez. Hayli uzak mesafeden bir keşif ve yoklama harekâtı, bir yumuşatma bombardımanından ibaret. O sıradaki İngiliz filo komutanı Amiral Sackville Carden’in Boğaz savunmasını üç aşamada kırma planının ilk safhası. Kıyı mevzilerine biraz hasar verdirmekle birlikte, umdukları başarıyı buldukları söylenemez. Öte yandan, bırakın gemi kayıplarını, uzun süre isabet almaları bile söz konusu değil, zira kara toplarının menzili dışından ateş ediyorlar. Ancak yaklaşıp menzili 5-7 kilometreye indirdiklerinde, Osmanlı tabyaları da karşılık verebiliyor ve tek tük bazı gemilerde hafif hasar meydana geliyor.
(3) 19 Şubat’tan sonra Torosyan Ertuğrul’dan alınıp Rumeli Hamidiye tabyasına verilmiş. 22 Mart 2010 yazısının devamında AA, asıl 18 Mart çarpışması sırasında da bu Hamidiye tabyası mermilerinin düşman zırhlılarını batırıp savaşın kaderini değiştirdiğini kaydediyordu. Buna da bir kere daha “hoop !” demek ihtiyacını duymuştum, çünkü (geçen yazımda anlattığım gibi) 18 Mart 1915’te hiçbir İngiliz veya Fransız zırhlısı sırf veya esas olarak top ateşiyle batırılmadı. Kaybettikleri üç gemi de (Bouvet,Ocean ve Irresistible) mayına çarpıp sulara gömüldü. O tarihte “Sadece şu kadarıyla,” demişim, “Sarkis Torosyan en hafif deyimiyle 1915’teki rolünü biraz mübalağa etmiş gibi duruyor.”
Buna AA’nın verdiği cevabın dayanılmaz hafifliğine gelecek hafta değinecek ve oradan devam edeceğim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024