Halil BERKTAY
[18 Temmuz 2014] Gazze’de kara harekâtı da başladı ve kimbilir neye; yaşlılar, kadınlar ve çocuklar dahil daha kaç Filistinlinin hayatına mal olacak. Ama ben, İsrail’in ve işgal altındaki toprakların iç gerçekliği hakkında gene muhalif İsrail aydınlarının (ABD’nin liberal Doğu Kıyısı entelektüel basınında çıkan) tanıklıklarını aktarmayı iki gün daha erteleyip, gene biraz Yahudi düşmanlığı üzerinde duracağım.
Çünkü sahneye, son yıllarda bu gibi durumlarda hep rastladığımız gibi, gene Yeni Akitçıkmış bulunuyor. Sırf başbakanın tek-yanlı öfkesinden hareketle Türkiyeli Yahudilerin endişeleri’ne ancak hafifçe değinmiştim ki, inanılmaz zehirli dili ve nefret söyleminin en aşırısıyla Yeni Akit devreye girdi ve herkese Nazi tipi antisemitizmin ne demek olduğunu bir kere daha hatırlattı. Aynı zamanda, bu ülkenin gayrimüslim “azınlık”larının ne gibi açık-örtük tehditlerle yaşamaya zorlandığını; 1915’teki veya 6-7 Eylül 1955’teki gibi, her an başlarına neler gelebileceğini (en azından, bunu sürekli isteyen ve özleyenlerin varlığını), hem de kendi mantığıyla, efelenerek ve böbürlenerek, bütün çıplaklığıyla ortaya koydu.
Hrant’ın öldürülmesiyle başlayan o karanlık, uğultulu, Atatürkçülüğün ve ulusalcılığın saldırgan zorlamaları karşısında demokrasinin yaşayıp yaşamayacağının belli olmadığı 2007-2008 yıllarıydı. Bu kritik dönemeçte, Kasım 2007’de yayın hayatına atılan Taraf’ta (eski Taraf’ta, yani Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın Taraf’ında), taş kafa solculuğun “liberal/izm”i bir suçlama ve aşağılama olarak kullanmasına karşı bir dizi yazı yazmaya girişmiştim. Birinde Voltaire ve Mill’den özgürlük dersleri’ni konu ediyordum (sonradan bu fikir, söz konusu yazıları derlediğim Özgürlük Dersleri cildinin başlığına taşındı). Voltaire’in Helvétius’a bir mektubunda yer aldığı rivayet edilen “Söylediklerinize katılmıyorum, ama bunları söyleme hakkınızı hayatım pahasına savunacağım” (ya da bir başka varyantında, “Yazdıklarınızdan nefret ediyorum, ama yazmayı sürdürmenizi mümkün kılmak uğruna canımı veririm”) sözleri ile John Stuart Mill’in On Liberty’sini (1859; Özgürlük Üzerine) yan yana koymuş ve kimilerine çok heretik geleceğini bildiğim şu cümlelerle bitirmiştim:
Bu Türkiye’nin, çok yüksek dozda bir Voltaire-Mill tedavisine ihtiyacı var, hem de âcilen. Dahası, gayet net söylüyorum, şu anda Marx’tan fazla Voltaire ve Mill’e ihtiyacı var. Zira Marx’ın “burjuva” diye sırt çevirdiği, geliştirmekle ilgilenmediği, devrimle aşılacağını sandığı olağan demokrasi ve özgürlük standartlarına, o horlanan liberal-demokratik düşünce çok daha fazla ışık tutuyor. Kâh Atatürkçü kâh Solcu yasakçılara, çoğulculuk ve tolerans adına, Marx’tan hareketle söylenecek çok şey yok, ama Voltaire ve Mill’den hareketle söylenecek çok şey var. En azından şu örnekte, John Stuart Mill zamanın sınavına Karl Marx’tan daha iyi dayanıyor. (5 Temmuz 2008)
Altı yıl iki hafta sonra bugün, söylediklerimin aynen ve hattâ daha bile kuvvetle yanındayım. Hemen bütün ideolojik tandansları içinde, iktidarı ve muhalefetiyle bu toplum oldukça şizoid. Bir, Voltaire’i ve Mill’i hâlâ anlayabilmiş değil. Cümleten demokratlığımıza toz kondurmayız ama başkalarının bize aykırı gelen şeyler düşünme ve söyleme özgürlüğüne aslında pek saygımız yoktur. Çok da sükûnetle karşılamayız ters bulduğumuz fikirleri; şu veya bu şekilde yayınlamamanın, es geçmenin, göz ardı etmenin, yumuşak yöntemlerle susturmanın, limitte düpedüz yasaklamanın yoluna bakarız.
İki, hem muzaffer ve kahhar bir fetihçiliğimiz, hem kültürümüz ve uygarlığımızla övünmekten vaz geçemez; “muasır medeniyet seviyesi”ne hayranlık ile “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”dan nefret arasında nerede duracağımızı bir türlü bilemeyiz. Bu temel karışıklığın uzantısında, “yabancı”lara karşı milletçe çok cömert, çok âlicenap, çok misafirperver geçiniriz. Yüzyıllar boyu sığınmacılara nasıl kucak açtığımızla iftihar ederiz. Ama aynı zamanda, bunu sürekli başlarına kakar, yüzlerine vurur, bir tahakküm aracına dönüştürürüz. Hep tedirgin eder ve eğretiliklerini hissettirir; bak, senin kaderin benim iki dudağımın arasında, onun için haddini bil, yoksa karışmam demeye getiririz. Ömer Seyfettin’in Diyet’inde, hırsızlık iftirasına kurban gitmiş namuslu kılıç ustası Koca Ali, Hacı Mehmet’in “Kolunun diyetini benim verdiğimi unutuyorsun galiba, ben olmasam şimdi çolak kalacaktın” dırdırına bir noktada dayanamaz; kendi kolunu kestiği gibi zengin ve hasis kasabın suratına çarparak çıkıp gider. Nâzım’ın bir Şahende Hanımı vardır Memleketimden İnsan Manzaraları’nda. Rahmetli Şerif Ağanın yedi yıldır dul karısı, tam bir kötülük timsalidir. Aş eren bir “tazecik” gebe kadına iki tutam vermektense, “kalın kemikleriyle yeldirmesinin içinden sıyrılır gibi” ağır ağır yerinden kalkıp, bütün bir kiraz sepetini trenin penceresinden dışarı döker (Adam Yayınları, 84). Bizim de iyiliğimiz ve hoşgörümüz Hacı Mehmetler sahte ve yapmacık mıdır; biz de özünde Şahende Hanımlar kadar kötü ve kavruk ruhlu muyuzdur ki “azınlık”larımızı mânen böylesine ezer, aşağılar, esir ve rehin muamelesi çeker, kirazları dışarı dökercesine tarihsel ve bugünü gerçekliklerini kabul etmez, faraza vakıf mallarını vermez, cemaat seçimlerine karışır, ikide bir biat ettirir, tabii siz haklısınız efendimiz, siz her zaman haklısınız anlamına gelecek şeyler söylettirir, sonunda bir şeyleri suratımıza çarpmak noktasına getiririz? acı Mehmet kadar Hacı
Şimdi ne çağrıştırdı bütün bunları? Akıl ve mantık gereği biliyorum ki Yeni Akit’e (veSözcü’ye, Aydınlık’a vb) hiç bulaşmamak lâzım aslında. Ama bu kadarı da tahammül edilir gibi değil. Meğer benim Endişeler’imden bir gün önce, Faruk Köse imzalı bir yazı çıkmışYeni Akit’te (15 Temmuz). Aynen şöyle başlıyor: “Her gittikleri yerde fitne-fesat çıkaran Yahudiler İspanya’dan kovulduklarında, Osmanlı onlara kucak açmış. Getirmiş, ülkemizin en güzel yerlerine yerleştirmiş.” Hem uzun uzadıya sayıp döküyor, hem de demagojik bir tavırla ekliyor ki “bunlar sorun değil.” Çünkü “sırf yahudi diye ölsün yok olsun” istemezmiş. “Hani yok olurlarsa da üzülme[zmiş] ama sırf yahudi diye böyle bir muamele görmelerine taraftar olma[zmış].” Lûtfetmiş yani; böylesine de merhametliymiş! Ama sonra kükremeye başlıyor: “Ancak sen, yahudi kimliğinle çıkıp, benim müslüman kardeşlerimi katletmeye başlarsan” işte o zaman Faruk Köse de “sana kısas uygulanmasını isteme hakkını elde eder” ve “Siyonist öldürmek caiz mi? sualini gündeme getirir”miş. “Bu noktada, Hahambaşı Rav İsak Haleva’ya çağrıda bulunuyor”muş: “Hemen, hiç geciktirmeden, açık ve net ifadelerle, Türkiye’de yaşayan yahudiler adına bir açıklama” yapmalı; “İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı” kınamalıymış. Bunu Türkiye’ye borçluymuşlar bir şekilde — “bu ülkede beş asırdan fazla bir süredir güven içinde yaşamış olma”nın “bir gereği”ymiş. dir. Ve ardından, yahudi cemaatinin kaderi hakkında güya endişe duyarmış gibi yapan, hemen hiç kamufle edilmemiş bir tehditler furyası geliyor: “Bu güven içinde yaşayışın devamı bakımından, (…) bu ülkenin müslüman halkının, (…) yahudi cemaatine karşı toplumsal öfke duymaması çok önemli”miymiş. Zira, diyor, “toplumsal öfkede adalet yoktur. Toplumsal öfkenin aklı yoktur. Toplumsal öfkenin vicdanı yoktur. Toplumsal öfkenin freni de yoktur; nereye kadar varacağı, nerede duracağı bilinmez.” Masum ve kederli, baştan aşağı iyi niyetli Faruk Köse, “Yahudilere karşı birikecek ve taşacak toplumsal öfkenin, 6-7 Eylül 1955’te Rum vatandaşlara karşı girişilen akıl tutulmasına benzer bir sonuca varmasından endişe” edermiş.
Devamı da var. Faruk Köse’nin yazısı doğrultusunda, Türkiye Yahudilerinin önde gelenlerine koşturmuş Yeni Akit muhabirleri. İllâ mahkûm edeceksiniz diye üzerine üzerine gidilen ve hizaya girmeye zorlanan cemaatten Silvio Ovedia, bir şeyler söylemeye mecbur bırakılmış; “ortada kınanacak bir şey olmadığını” çünkü iki tarafın da birbirine füze ve bomba attığını ifade etmiş. Benim tavrım açık: İlkin, yanlış ve haksız bir düşünce. Aynen Bir okuyucu mektubu vesilesiyle yazdığım gibi, İsrail’in yaptığı Hamas’ın yaptığına cevap olmadığı; yerleşimci-kolonyalist (settler-colonial) bir devletin Filistin halkına karşı 1948 nakba’sından beri sürdürdüğü etnik temizlik, mülksüzleştirme ve tahakküm politikasının devamını oluşturduğu için. Ama ikinci olarak, bu da meşru bir düşünce sonuçta — dünyada ve Türkiye’de mevcut bir düşünce; isteyenin istediği gibi savunabileceği bir düşünce; herhangi bir tehdit ve yıldırmaya konu olmaması gereken bir düşünce. Oysa Yeni Akit hiç bu kafada değil, tahmin edebileceğiniz gibi. Ertesi gün “resmen hainlik” manşetiyle vermişler Ovedia’nın demecini; haberin içinde “haince yorumlar” diye tekrar vurgulamayı da ihmal etmemişler.
Hep söylerim, “hain” olmak ne kadar kolay bu memlekette! Çünkü İttihatçılıktan ve 1910’lardan beri proto-faşist bir siyasal kültür kılcal damarlarımıza sinmiş. Naziler iktidara gelmeden veya geldikten sonraki 1930’lar Almanyasını gözünüzün önüne getirin. Sürekli kükreyen Hitler’ler, Ernst Röhm’ler, Joseph Goebbels’ler. — Ey Yahudiler, makul olun, boyun eğin, SA’larımızın sabrını taşırmayın; üstün Germen ırkının aklı olmayan, vicdanı olmayan, nerede duracağı bilinmeyen, elbette yüzde yüz spontane toplumsal öfkesini üzerinize çekmeyin, patlamasına meydan vermeyin. (Bizim de şimdi böyle lâflar etmekle o toplumsal öfkeyi kışkırttığımızı filân sanmayın; biz sadece sizi gözetiyoruz…Kristallnacht’a, Varşova Gettosuna, Auschwitz’e, gaz odalarına kadar.)
Demişler midir acaba? Pekâlâ demiş olabilirler, buna oldukça yakın şeyler; bu satırları evde yazarken bütün Faşizm/Nazizm kaynak ve belge derlemelerimi, Winkle ve Stackelberg’lerimi, Companion to Nazi Germany ve Nazi Germany Source Book’larımı üniversitedeki odamda bırakmış olmasam, oturur bulurum da. Bulurum çünkü NazizmYeni Akit’i değil, Yeni Akit Nazizmi izlemekte. Fakat uzun söze ne hacet? Sokratik bir soru-cevap silsilesinden geçelim isterseniz. İsrail ile Yahudilik özdeş mi? Hayır, değil. Bütün Yahudiler İsrail’in yaptıklarından sorumlu mu? Hayır, değil. Öte yandan, İsrail devlet terörü diye bir şey var mı? Evet, kuşkusuz.
Aynı şekilde — Müslümanlık bağnazlıkla, fanatizmle, Yahudi düşmanlığıyla, gizli Hitler hayranlığıyla özdeş mi? Hayır, değil. Bütün Müslümanlar cihadçı mı? Hayır, değil. Bütün Müslümanlar Hamas’ın, Boko Haram’ın, IŞİD’in, El Kaide’nin yaptıklarından sorumlu mu? Elbette hayır. Öte yandan, gerçekten İslâmi terör ve İslamofaşizm diye bir şey de var mı yeryüzünde?
Siz karar verin. İşte Şekil 1 önünüzde.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024