Halil BERKTAY
[20-21 Kasım 2020] Habertürk’te 15 Kasım akşamı yayınlanan “Açık ve Net” programı öncesi ve sonrasında karaladığım fikirleri yazmıştım (Bir panelde, konuşma notları, 17 Kasım 2020). Bunlar da son günlerde aldığım, onlara ilâve bazı notlar.
El muzaffer daima. III. Ahmed’in saltanat döneminden itibaren (1703-1730) sikkeler üzerinde tahttaki sultan için “el-muzaffer daima” yazılmasına başlanmıştı. I. Abdülhamid döneminde (1774-1793) darp edilen gümüş çifte kuruşların üzerindeki tuğrada, “Han-ı Abdülhamid bin Ahmed el-muzaffer daima” ibaresini görüyoruz. III. Selim zamanında (1789-1807), uydurma bir isimle “İslambol”da kestirilen, üstelik malî sıkıntı yüzünden düşük ayarlı sikkelerde, keza “Selim han bin Mustafa El-muzafferüdaima” yazıyor. Tabii hiçbirinin, hiçbir zaferi söz konusu değil. İmparatorluğun durumu kötüleştikçe zaferlerini, güç ve ihtişamlarını daha yüksek perdeden ilân etmek ihtiyacını duyuyorlar.
Bir zamanlar Sovyetler Birliği’nde. Şimdi aman Etyen Mahcupyan gene partikülarist (biz bize benzerizci, sırf Osmanlıya münhasırcı) sonuçlar çıkarmasın bundan? Değişik çağlarda, pek çok devlet ve iktidar aynı şeyleri yapabiliyor. Bir zamanlar Sovyetler Birliği diye bir ülke vardı. Sosyalistti, dolayısıyla mükemmel olması, mükemmel olduğuna inanılması gerekiyordu. Gerçekte ise demokrasi yokluğu her şeyi aşağı çekiyor; merkeziyet rekabeti ve insiyatifi öldürüyor; otoriter planlama gitgide irrasyonelleşiyor ve piyasanın yerini tutamıyor; emir-kumanda ekonomisi adım adım çöküyordu. Sistem adım adım çürüyor ve yaşlanıyordu (19 yıl süreyle değişmez lideri kalan Brejnev’in, bütün o madalyalarıyla çürüyüp yaşlanması gibi). Reform gerekliydi, ama reformlar durumun kötülüğüne dayandırılamıyordu kuşkusuz. Tersine, “sosyalist sistemin daha da mükemmelleştirilmesi için” yapılıyordu. Marksist diyalektik bu noktada çok yararlıydı, her derde devaydı. Biz size bütün çelişkiler ortadan kalkacak mı demiştik? Sınıflar ve sınıf çelişkileri tabii yok artık. Ama üretici güçler ile üretim ilişkileri ve ekonomik temel ile üstyapı arasındaki (artık sınıfsal bir karakter taşımayan) çelişkiler tabii mevcut ve hep olacak. Üretim ilişkileri hızla ilerleyen (?) üretici güçlerin; üstyapılar hızla ilerleyen (?) ekonomik temelin gerisinde kalacak ve bu, dikkatle, ihtimamla yapılacak “perfectionnement” müdahalelerini gerektirecek. “Zaten Büyükanıt’tı, şimdi daha büyük oldu.” Sistem, rejim, genel durum zaten mükemmeldi; şimdi daha mükemmel olacak.
Bir başdanışman. Şimdi bunları nereden hatırladım? Bir hukukçu var (geldiği nokta itibariyle, hukuk kökenli demek daha doğru olur). Çok ilginç tweet’ler atıyor. Kâh aşırı solcu, kâh aşırı sağcı teorileri mevcut düzenin apolojisi için kullanıyor. Bazen “organik lider” diyor (rahmetli Markar Esayan da yapardı bunu). Bazen Millî Demokratik Devrim gerçekleşti diyor. Bazen kuvvetler ayrılığına dayalı çoğulcu demokrasiyi savunmaya “elitist faşizm” diyor ve karşısına, seçimle gelmiş bir tek adamın her şeyi yapabilmesini dikiyor. Trump’a bu gerekçeyle arka çıkıyor. En son da, şimdiki reform gündemine değinmiş: “Bu gündem Türkiye’nin daha da büyümesi ve güçlenmesi programıdır. Hiçbir manipülasyon bu gerçek gündemi gölgeleyemez” [italikler benim – HB]. Zaten çok iyi bildiği o eski Sovyet ve TKP “sosyalizmin daha da mükemmelleştirilmesi” retoriğini kuvvetle çağrıştırıyor.
17 Kasım Salı akşamı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu toplantısından sonraki televizyon konuşmasını dinledim. Önce iktidar açısından iyi şeyleri, olumlulukları anlattı (veya olumlu gösterdi). Kıbrıs’a ve Maraş’ın (Varoşa’nın) açılmasına değindi. Kıbrıs Rum ve Yunanistan tarafı çözüme yanaşmadığı için bundan böyle KKTC’nin bütün dünyada tanınmasına yönelik bir yol izleyeceklerini açıkladı. Ardından İzmir depremine geçti. Depremden sonraki 1-2-4-6-24 saat içinde neler yapıldığını uzun uzadıya anlattı. Büyük bir başarı tablosu çizdi. Deprem öncesinde hiçbir hazırlık yapılmadığı, denetim ve kentsel dönüşüm çalışmalarının tümüyle ihmal edildiği mealindeki iddialara cevap veriyor gibiydi. Ancak ondan sonra, yeni reform vaatlerine girdi. Burada da bir değişmezlik, geçmişle pürüzsüz bir devamlılık hissi hâkimdi. Hiçbir yanlışlık yokken, şimdi her nasılsa bu reformlar öne çıkıyordu.
Hayır, artış sonbaharda başlamadı. Aynı yaklaşım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının son bölümünde yeni yasakları açıklama tarzına da hâkimdi. Pandemiye karşı ne kadar başarılı bir mücadele verildiğinin altını çizdi ve sonra, bütün dünyada gözlenen ikindi dalgayla birlikte Türkiye’de de “sonbahardan itibaren” yeniden artış gözlendiğini söyledi. Hayır, bu doğru değil. 1 Haziran’dan hemen sonra artmaya başladı. Yaz boyunca hep arttı ve Ekim-Kasım aylarında bir kreşendoya ulaştı.
Bu meseleyi daha bir hafta önce Koronaya karşı “destan yazmak” (herhalde bu da bir fikrî iktidar sorunu) başlıklı yazımda anlattım (14 Kasım 2020). Günlük yeni vaka/hasta sayısı 11 Nisan’da 5138, ölüm sayısı da 19 Nisan’da 127 ile doruğa çıkmıştı. Oradan, günlük yeni vaka/hasta sayısı 2 Haziran’da 786 ile, yoğun bakımdaki hasta sayısı 6 Haziran’da 591 ile, entübe edilen hasta sayısı 8 Haziran’da 261 ile, ölüm sayısı da 13 Haziran’da 14 ile en düşük noktalarına ulaştı. Fakat 1 Haziran’dan itibaren önlemlerin kapsamlı biçimde gevşetilmesine gidildi. Ve olumsuz sonuçlar derhal, ama derhal kendini gösterdi. Günlük yeni vaka/hasta sayısı 3 Haziran’dan, yoğun bakımdaki hasta sayısı 7 Haziran’dan, entübe edilen hasta sayısı 9 Haziran’dan, ölüm sayısı 14 Haziran’dan itibaren tekrar yükselme trendine girdi. Daha 28 Temmuz’da yeni vaka/hasta sayısı 963, yoğun bakımdaki hasta sayısı 1280, entübe edilen hasta sayısı 403 oldu. Gidişattan o kadar korkuldu ki, tam o noktada, bundan böyle vaka değil sadece hasta sayısını açıklayacağız dendi.
Bir “inanılırlık açığı.” İngilizcesi credibility gap. Amerika’da 1960’lar ve 70’lerde, Vietnam Savaşı sırasında, kazandık-kazanıyoruz-kazanacağız mealindeki resmî raporların güvenilirliği kalmadığını anlatmak için kullanılırdı. Vaka (yani pozitif test) değil, sadece (klinik semptomlar gösteren) hasta sayısını açıklayacağız mı dediniz? Öyle olsun. Bu yeni “günlük hasta” verisi Ağustos’ta 1100-1500, Eylül’de 1600-1700 bandında dalgalandı. Oradan 21 Ekim’de 2000’in üzerine sıçradı. Kasım’ın ikinci haftasında günde 150-200 artmaya başladı. Son bir haftada nasıl seyrettiği ise aşağıdaki küçük tabloda görülebiliyor.
Tarih
Günlük yeni hasta
Ağır hasta
Ölüm
13 Kasım
3045
3356
93
14 Kasım
3116
3423
92
15 Kasım
3223
3439
89
16 Kasım
3316
3610
94
17 Kasım
3819
3657
103
18 Kasım
4215
3742
116
19 Kasım
4542
3850
123
20 Kasım
5103
3990
141
Buna göre, benim 14 Kasım öngörülerim şimdiden gerçekleşmiş. Günlük hasta sayısında 11 Nisan’da kaydedilen 5138 doruğunu ve ölüm sayısında 19 Nisan’da kaydedilen 127 doruğunu “on günde aşabilecek gibi gözüküyoruz” demiştim. O kadar sürmemiş bile. Birincisine yetişmiş, ikincisini rahatça aşmışız. Kaldı ki bunlar resmî veriler. Çoktan suyu çıktı. Televizyonlarda herkes konuşuyor artık. Şaka gibi deniyor. Siz kimi kandırıyorsunuz deniyor. Türkiye çapında, günde en az 30,000 ve İstanbul’da en az 20,000 yeni vakadan söz ediliyor. Benim yazdığım aynı 14 Kasım günü, Ekrem İmamoğlu sadece İstanbul’da 164 kişinin “bulaşıcı hastalık”tan toprağa verildiğini açıkladı.
“Söyleyene değil söyletene bak.” Böyle bir deyiş var (sanıyorum). Gerçekten: kim söyletti, kim kabul ettirdi değişim ve reform ihtiyacını? Naci Ağbal herhalde sırf kendini temsil etmiyordu. Nabzını tuttuğu ekonomi ve maliye bürokrasisindeki tedirginlik hâd safhaya varınca, Berat Albayrak’ın olanca gücüyle ters düşmeyi göze alıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çıktı. Burada mesele Ağbal ile Albayrak arasındaki (geçmişe uzandığı anlaşılan) kişisel çatışma değil. Naci Ağbal’ın hangi kesimler, hangi toplumsal güç adına konuştuğu. Keza hangi kesimler adına, sadece Merkez Bankası’nın değil bütün ekonomi ve maliye bürokrasisinin yönetimini eline aldığı.
Ekonomi ve siyaset. Reform vaatlerinde hangisi ağır basıyor? Maliyenin öncelikli olduğu aşikâr. Siyasî reform vaatleri ise otonom değil; gene ekonomi ve maliye türevli. Rejim öncelikle saçma sapan bir para politikası yüzünden duvara tosladı. Ayrı bir “İslâmî ilim” tasavvurunun içerdiği faizsiz ekonomi hayali, TL’den kaçışı faizleri yükseltmek yerine habire dolar satarak önlemeye kalkınca, 128 milyar dolarlık bir döviz rezervini boş yere erittiğiyle kaldı. Bu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin illâ zorunlu bir sonucu değildi. Özel bir beceriksizlikti. Öte yandan, sistemin içerdiği aşırı merkeziyet ve iç halka, aile ilişkileri, herhalde kritik noktadaki fecî çapsızlığın ve korkunç sonuçlarının görülmesini engelledi; dolayısıyla krizin büyümesine yol açtı. Konunun uzmanlarına göre, şimdi Türkiye’nin ilk ağızda en az 15 milyar, orta vâdede buna ilâve bir 30 milyar dolara ihtiyacı var. Deniyor ki ilk 15 milyarlık tranş, halen verilen rasyonaliteye dönüş mesajları ve faiz arttırımı kararlarıyla belki edinilebilir. Nitekim dolar şimdiden 8.50 dolaylarından 7.60’lara düştü ve son bir haftada Türkiye’ye bir milyar doları aşkın para girdi.
Ekonomi türevli siyasî tamirat. Fakat sonrası o kadar kolay değil. İkinci dilimde ve orta vadedeki (en az) 30 milyar doları bulmak için iktidar, sadece piyasanın değil, aynı zamanda Batı hükümetlerinin, Amerika’nın ve Avrupa’nın bir ölçüde iyi niyetine muhtaç. Oysa geçmişte çok ters düştü Batı’yla, çeşitli açılardan. Bir NATO üyesi ve AB üye adayı olarak, yapılmayacak şeyler yaptı. Almanya’ya ve Merkel’e siz Nazisiniz diye saldırdı. Bir dizi konuda Avrasyacılığa, özellikle Putin’e fazla bel bağladı. S-400’ler, Astana Süreci, Rusya ve İran’la ilişkiler ve Kuzey Suriye (Afrin, İdlib, Barış Pınarı) konularında hem Batı’dan koptu, hem de sonuçta hiçbir şey elde edemedi. Uluslararası hukukun kısmen çözülmesi ve çok-taraflı kurumların zayıflamasını fırsat bilen aşırı agresif dış politika çizgisi, Libya’ya, Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs ve Yunanistan’la ilişkilere, Fransa’yla ilişkilere, nihayet Azerbaycan-Ermenistan savaşına uzandı. Türkiye hepsinde hem Batı ile ters düştü, hem tantanayla ilân edilen, birkaç gün üzerinde hamasî medya fırtınaları kopartılan amaçlarına büyük ölçüde ulaşamadı. Dahası, iç politikadaki hukuk ihlâlleri (Trump hiç umursamasa da) özellikle Avrupa ile ilişkilerin bozulmasında önemli yer tuttu.
Bu meselelerde belirli bir iyileşme görülmeden, hele Biden ABD başkanı olarak işe giriştiği ve Batı ittifakını toparlamaya koyulduğunda, Türkiye’nin ekonomik durumunu bir noktadan öteye düzeltmesi çok zor. Şimdi hukuk ve dış politikada görülen reform vaatleri gerçekten bu alanlarda hatâ yapmışlık hissinden değil, muhtemelen son tahlilde gene ekonomi türevli bu zaruretten kaynaklanıyor.
Peki, halk sırf ekonomi yüzünden mi iktidara tepki duyuyor? İktidarın reform gündemi esas olarak ekonomi kaynaklı olabilir. Aslında siyasî ve hukukî reformlara hiç niyetli olmayabilirler. Ya da bunları göstermelik düzeyde tutmak isteyebilirler. Bunlar belki hiç çıkmayabilir kuvveden fiile. Ama bu, taban açısından, yani geçmişte AK Parti’ye oy veren kesimler için de hukuksuzlaşmanın ve demokratik normlardan uzaklaşmanın pek bir önemi olmadığı anlamına mı geliyor? Kararsızlar sırf ekonomi nedeniyle mi kararsızlaştı? Ekonomi biraz düzelirse hemen geri mi dönerler? Dindar-muhafazakâr mahalle bu kadar kapalı mı, demokrasi, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı sorunlarına?
Bu kadarından şüpheliyim doğrusu. Osman Kavala’nın ve Ahmet Altan’ın bitmek bilmez hapislikleri, onları içerde tutmak için oynanan oyunlar (son anda yeni dâvâlar açılıp yeni tutuklamalar çıkartılması), şimdi Bülent Arınç’ın “bir çocuğun dahi yazmayacağı” sözleriyle afişe ettiği iddianameler, buna rağmen Enis Berberoğlu’nun yeniden yargılanmaması, hattâ bu uğurda Anayasa Mahkemesi kararlarına dahi uyulmaması, öncesinde Büyükada insan hakları aktivistlerine ve Rahip Brunson’a reva görülenler, son haftalarda ise “Osmanlı padişahlarına hakaret” veya “Atatürk’e benzeyen kişiye hakaret” veya “hadis tahrifatı” gerekçeleriyle açılan soruşturmalar…
Bilmiyorum; yukarıda saydıklarım belki benim için olduğu kadar önemli olmayabilir, dindar-muhafazakârlar nezdinde. Olmasını istiyorum ve olmazsa gerçekten üzülürüm, böyle asgarî müştereklerimiz yok veya zayıf diye. Ancak dindar-muhafazakârlar için de ekonomi dışında önem taşıyan bazı çok ciddî hukukî ve siyasî meseleler olduğu kanısındayım. Ben kendi hayatımda görüyor ve gözlüyorum bir kısmını. (1) Şehir Üniversitesi’nin yok edilmesine yol açan intikamcılık ve (2) ardındaki Bilim ve Sanat Vakfı’na da el konmasının yansıttığı İslâmî gelenek ihlâli. (3) İstanbul seçimlerinin tanınmaması ve zorla tekrarlatılması (üstelik, beter biçimde kaybedilmesi yüzünden hile karıştığı iddialarının kof çıkması) karşısında duyulan haksızlık hissi. (4) İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma girişimine karşı her kesimden, eğitimli veya eğitimsiz hemen bütün Müslüman kadınlardan yükselen protesto (ki son aylarda iktidarın biricik geri adımına yol açtı). (5) KHK’larla gerçekleştirilen Gülenci temizliğinin çok geniş ve çok amansız tutulmasının yarattığı çok yaygın hoşnutsuzluk — ki yüzbinlerle, belki (aileleriyle ve yakın-uzak akrabalarıyla düşünüldüğünde) milyonlarla sayılabilecek bir mülksüzleştirilmişlik Gulagı, bir yoksulluk Gulagı, enikonu bir ekonomik Gulag yaratmış bulunuyor.
Bir ihtimal, 2022’de (Erdoğan’ın tekrar adaylığını koyabileceği) erken seçimlere; daha düşük bir ihtimalle, 2023’te (Erdoğan’ın tekrar aday olmadığı) olağan seçimlere gelindiğinde, bunların sonuçlara yansımayacağından o kadar emin olamıyorum.
Bir diğer ekonomi dışı yara, Kürt sorunu. HDP belediyelerinin yokedilmesine ve parti yöneticilerinin habire yeni yeni gerekçelerle tutuklanıp yargılanmasına tepki azalmıyor. Dindar Kürtler de bu yüzden kırgın. Rojava olduğu gibi duruyor. Üstelik PKK da aktif. Terör eylemlerini sürdürüyor. Oradan buradan tek tük de olsa şehit haberleri geliyor (fakat ilginçtir, yakın geçmişte cenazeler etrafında kıyamet koparılıken, şimdi nisbeten sessizce geçiştiriliyor). Özetle, bu alanda da adı konmayan bir başarısızlık söz konusu. Nitekim şimdiden Kuzey Suriye konusunda (ABD üzerinden) gizli görüşmeler yapılmakta. Joe Biden’ın göreve başlamasıyla birlikte Ankara üzerinde çözüm baskısının artması çok muhtemel sayılıyor.
Evet, bir de Biden faktörü var. Trump döneminde Amerika’nın Batı ittifakına önderliği diye bir şey kalmamış; bu yüzden genel olarak uluslararası kurumlar zayıflamaya, hattâ neredeyse çözülmeye yüz tutmuştu. Şimdi Biden önemli bir restorasyon umudu sunuyor. Batıyı toparlayan bir önderlik sunduğu ölçüde, agresif dış politika için gerekli fırsat pencerelerinin kapanacağı, aynı samanda siyasî reform baskısının artacağı kanısındayım.
Nereye kadar gidebilir? Kültür ve insan faktörü. Bazı reformlar sırf tepede yapılabilecek nitelikte. Faiz politikası için aktif halk katılımına gerek yok. Ama ya hukuk? Ya medya? Ve dolayısıyla genel siyasî ortam? Buralarda son beş yılın katı merkeziyetçi alışkanlıkları nasıl değişecek? Medyanın gerçeklikle hemen hiçbir ilgisi yok. Ayrı bir âlemde yaşıyorlar. Adalet Bakanı mahkemelere AYM kararlarına mutlak surette uymak zorundasınız diyor. Kimse aldırmıyor. Derece mahkemelerinin kılı kıpırdamıyor. Çünkü mesajı, sinyali başka bir yerden, tek bir merciden bekliyorlar.
Nereye kadar gidebilir? MHP ve ulusalcılık. Devlet Bahçeli bir yandan “Ekonomide açılan ya da açılacak yeni ufuklarla, demokrasi ve hukuk alanlarında muhteşem bir kalkışın yaşanacağını düşünüyorum” diyor (Serbestiyet, 17 Kasım). Yani görünüşte o da “sosyalizmin daha da mükemmelleştirilmesi” kipinde. 23 Haziran 2019 İstanbul seçimleri sonrasındaki gibi, (mealen) “Türkiye ittifakı da neymiş; sadece Cumhur İttifakı vardır” diye kükremiyor. Diğer yandan, Alâattin Çakıcı ansızın Kemal Kılıçdaroğlu’na hem de korkunç bir şekilde saldırıyor ve ardından Bahçeli de göz göre göre suç teşkil eden bir fiile o kadar hamasî biçimde arka çıkıyor ki, buram buram siyasî reform ve cepheleşmenin gevşemesi ihtimaline karşı provokasyon kokuyor. Ardından Bülent Arınç konuştuğunda, bu sefer Bahçeli’nin basın danışmanı Arınç’a şimşekler yağdırıyor.
Muhalefet. Seçim ortamı yok (henüz çok uzak). Olsa, durumları biraz farklı gözükebilir kuşkusuz. Bu koşullarda siyasete ilgiyi canlı tutmak hiç kolay değil. Bir vizyon sorunları var mı? Var. Yeni bir dünya ve o yeni dünyada yeni bir Türkiye vizyonu diye bir sorunları var. Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada, liberaller yükselen milliyetçilik ve ırkçılık karşısında ne yapacaklarını, ne diyeceklerini yeniden düşünmek zorunda. Hem duygu ve düşünce, hem uygulama planında yeni bir Toplum Sözleşmesi, neo-Hobbes’cu değil neo-Locke’çu olabilecek bir Toplum Sözleşmesi gerektiriyor. Bu da hiç kolay değil. Bütün aydınların elini (daha doğrusu aklını, beynini) taşın altına koyup kafa yorması, katkıda bulunması lâzım.
Bunu yapmayıp CHP’ye, DEVA’ya, Gelecek Partisi’ne yüklenmek çok kolay. Böyle bir öfke ve hırçınlığın pek bir faydasını da göremiyorum. Örneğin Gürbüz Özaltınlı’nın “Oturdukları yerden Erdoğan’la milliyetçilik yarıştırarak ve kimlik politikalarından uzaklaşıp gönüllerini muhafazakârlara açmakla yetinerek iktidarı kucağında bulmayı umut edenlerin hevesi” ifadesini (Can havli, 19 Kasım), evet, çok fiyakalı, çok tumturaklı, ama bir o kadar da haksız ve insafsız buluyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024