Halil BERKTAY
[13 Mayıs 2021] 1967’deki Altı Gün Savaşı sırasında İsrail, Golan Tepeleri’nin, Ürdün Nehrinin batı kıyısının ve Sina Yarımadası’nın yanı sıra, Kudüs’ün 1948 savaşından beri Ürdün’ün elinde olan Eski Kent bölümünü de ele geçirdi. O günden beri 7 Mayıs, İsrail’de resmî bayram. Yom Yeruşalayim ya da Kudüs Günü törenleri arasında, bayraklarla yapılan bir gençlik yürüyüşü de var. Rikud Hadegalim (Bayrakların Dansı) diye anılıyor. Kudüs’ün yeni ve modern mahallelerinde başlıyor. Şam Kapısından Eski Kente giriyor. Gösterişçi ve provokatif bir şekilde Müslüman mahallesinin ortasından geçiyor. Batı Duvarı ya da Ağlama Duvarı önünde eda edilen toplu dualarla son buluyor.
Her seferinde şehri yeniden fethediyorlar yani. Yukarıda, 2017’deki 50. yıldönümünden bir görüntü yer alıyor. Henüz Yafa Caddesindeler; birazdan surlardan içeri dalacaklar. Bizdeki 29 Mayıs 1453 kutlamalarını andıran bir yanı var. Ne ki, çok daha taze, alt tarafı elli küsur yıllık bir yarayı kaşıyor. Üstelik şehrin yaşayan, kalabalık Arap nüfusunun kasten gözüne sokuyor. Dolayısıyla ülkenin kendi sivil siyasî yaşantısı içinde ve demokratik muhaliflerin gözünde de hayli tartışmalı. Mayıs 2015’te İsrail Yüksek Mahkemesi’ne götürüldü. Yürüyüşün Müslüman mahallesinden geçmemesi istendi. Reddedildi. Ama yargıçlar “Araplara ölüm!” gibi ırkçı şiddet sloganlarının kullanılmasını yasakladı. Polisin bu ve benzeri sloganları bağıranları tutuklamasını emretti. Bu karar bile, ortamın nasıl bir şey olabileceği hakkında bir fikir vermeye yeter sanırım.
Ama bir de bunu tam ortasından, up close and personal gözlemek var ki, kolay anlatılır gibi değil. Benim başıma geldi. Her nasılsa içine düştüm yürüyüşün. 15 yıl önce. Kazara.
2005-2006 akademik yılının ikinci dönemiydi. Sabancı Üniversitesi’ndeydim. Bir yandan da, Yunanistan’dan gelen bir dâvetle ve rahmetli Tosun Terzioğlu’nun keyifli onayıyla, Atina’nın Panteion Üniversitesi’nde ders veriyordum, haftanın üç günü. Karşılıksız. Çarşamba sabah erkenden Atina’ya uçuyor, o gece 3 saat anlatıyor, Perşembe gününü öğrenci randevularıyla geçiriyor, Cuma akşam gene 3 saat anlatıyor ve Cumartesi sabah İstanbul’a dönüyordum.
Derken İsrail’deki tarihçi arkadaşlarımdan da bir dâvet geldi, orada da Türk milliyetçi tarihçiliğini anlatmam için. Tel Aviv Üniversitesi ile Beer Sheva’daki Negev Ben-Gurion Üniversitesi’nde iki konferans vermeye çağırıyorlardı.
Gittim. Önce Tel Aviv’de konuştum. Asıl historiyografi sorunlarına giden yolda, modernist Türk milliyetçiliğinin İttihatçı ve Kemalist kuşaklarının geri ve ilkel bir topluma yukarıdan aşağı medeniyet götürme misyonunun, (kazanımlarının yanı sıra) nasıl bir sosyo-kültürel bölünmeye yol açtığına; çoğunluğu itibariyle alla turca bir toplum içinde alla franca bir mahalle, bir enclave yarattığına da değindim. Bu alla franca mahalle mensuplarının kendilerini sürekli tehdit ve kuşatma altında hissetmesinden söz ettim. İtiraf edeyim ki biraz da kinayeli bir yaklaşım tutturdum. İsrail tarihinde bir “Masada kompleksi” vardır. Birinci Yahudi-Roma Savaşı sona ererken, İS 73-74 yıllarında kayalık, dik yamaçlı Masada platosuna sığınmış bulunan 960 isyancının teslim olmaktansa kendilerini uçuruma atışı destanlaştırılır. Bu, günümüz İsrail’inin Araplarla kuşatılmış ama daima direnecek olmasının metaforuna dönüştürülür. Bu arkaplana atıfta bulunarak, “Kemalistlerin Masada kompleksi” gibi bir ifade kullandım. Herkes anladı, “Batının Ortadoğu’daki iki ileri karakolu” imâsını. Dahası, resmî çizgideki Türk tarihçiliğinin, Türk milliyetçiliğinin etnik-dinî “öteki”leri ve mağdurlarını (örneğin Ermenileri) gözardı etmesini de, İsrail’in resmî tarihçilerinin meselâ Nakba’yı gözardı etmesini çağrıştıracak ifadelerle çözümledim.
Dinleyicilerimden bazıları çifte eleştirel yaklaşımımı takdir etti, bazıları ise hiç hoşlanmadı. Martin Kramer geldi yanıma. O sırada Moshe Dayan Center’ın direktörüydü. Neydi, nedir bu MDC? Mossad’ın ilk yöneticisi Reuven Shiloah’ın önerisiyle 1959’da kurulan ve resmen, açıkça, İsrail istihbaratı ile akademisi arasında köprüler kurmayı öneren bir think tank. Kendi resmî sitelerinde yazıyor bütün bunlar. İşte bunun başındaydı Kramer; gerisini kendi yorumlarınıza bırakıyorum. Daha önce Toledo’daki, Chatham House kurallarına göre kapalı devre yapılan “21. Yüzyılda Avrupa ve İslâm” konulu bir forumda tanışmıştık. Pek de iyi tanışmamıştık doğrusu. Rahmetli Elizabeth Zachariadou bir kahve molası sohbetinde Bernard Lewis’i azıcık eleştirecek oldu diye çok kızmıştı. Hiç unutmam; bu sefer konuşmamdan sonra geldi ve soğuk bir şekilde, “nerede durduğunu, neyle uğraştığını şimdi anladım” gibi bir şey söyledi (Now I understand what you are doing). Artık seni teşhis ve deşifre ettim çağrışımları yüklüydü. Yıllar sonra, 9/11 saldırıları sonrasında oluşan İslamofobi ortamında, bu dalganın yeni ve katı sağcı militan merkezlerinden, Amerikan üniversitelerinde entellektüel terör estirmesiyle ünlü Middle East Forum’un iki kurucusundan biri olduğunu okudum.
Bitti, çıktık. O akşam, geçen yıl (2020’de) vefat eden Michael Winter ve bütün bu geziyi organize eden Amy Singer’la birlikte yemek yedik, Yafa’da limanda. Ertesi günüm boştu. Garajdan bir minibüse atlayıp Kudüs’e gittim. Uyarılmıştım, 7 Mayıs Kudüs Günü; yürüyüş öğleden sonra; o saatlere kalma, vakitlice dön diye. Bilmeyenler için, Eski Kentin planı yukarıda, başlık resmi yerinde. Önce Hıristiyan mahallesine girdim, kiliseleri gezdim. Sonra suk’a, kapalı çarşıya daldım. Erken saatlerde henüz renkli ve cıvıl cıvıldı. Birkaç dükkandan çeşitli posterler satın aldım. Hepsini uzun bir karton silindire koydurdum. Çıktım. Yeni Kapı’dan, Bab ül-Cedid’den (tepedeki haritada New Gate) Eski Kentin Kanuni’nin yaptırdığı savunma duvarlarına tırmandım. Çepeçevre yürüdüm, surların üzerinden, aşağıdaki Hıristiyan, Ermeni, Yahudi ve Müslüman mahallelerini seyrederek. Sonuna doğru yoruldum. Biraz oturup dinlendim. Sonra kalktım ve tekrar yürüyüp Yeni Kapı’dan aşağı indim. Öğlen olmuştu. Başıma bir şey gelmeden gideyim artık dedim.
Dedim ve poster silindirimin yokluğunu farkettim. Düşündüm, hatırladım. Oturup dinlendiğim yerde bırakmış olmalıydım. Saate baktım. Tahammül edemezdim, bütün o güzelim Kubbet’üs-Sahra, Mescid-i Aksa, Kudüs’ün Kapıları, Zeytin Dağı vb posterlerimi bırakıp gitmeye. Gecikeceğimi bile bile, bu sefer Şam Kapısı’ndan (tepedeki haritada Damascus Gate) tekrar yukarı çıktım. Eğri büğrü zeminde koşturabileceğim kadarıyla koşturarak, nefes nefese oraya vardım. Vardım ve durdum. Şimdi üç dört İsrail askeri oturuyordu orada. Bir makinalı tüfek yuvası kurmuşlardı. Namlusu aşağıya, Müslüman mahallesine bakıyordu. Gençtiler, belki ancak yirmi. Güldüler beni görünce. Hemen anladılar. Bunu mu arıyorsun diye uzattı biri poster muhafazamı. “Patlayıcı yok, değil mi” diye de şakalaştılar. Besbelli, açıp bakmış, kontrol etmişlerdi. Halim tavrım ve görünüşümle de zararsız turist kategorisinde yer alıyordum.
Teşekkür edip aldım, aynı yerden indim — ve o Kudüs gençlik yürüyüşünün içine, önüne düştüm. Her taraf güvenlikle çevriliydi ve hiçbir yer yoktu gidecek; çaresiz, dönüp onlardan önce tekrar suk’a, Müslüman çarşısına girdim. Üç dört kişilik mavi-beyaz sıralarla koşar adım geliyorlardı, başlarında kippah veya yarmulke’leri, ellerinde İsrail bayrakları. Yalnız değillerdi; sağ ve sol yanlarında birer sıra İsrail askeri de yürüyordu onlarla birlikte, yüzleri dışa dönük, ellerinde ateşe hazır (belki Uzi) makinalı tabancaları. Baktıkları kaldırımlarda ise, yukarıda tenha halini gördüğünüz çarşının bütün Arap Müslüman dükkancıları sıralanıyordu. Bir tek kişi kalmamıştı içerde; hepsi sırtlarını duvara dayamış, kollarını kavuşturmuş, öyle suskun ve ciddi duruyordu. Duruyorduk, ben de aralarında. Kimse kıpırdamıyor, çıt çıkmıyordu. Seyrediyorduk geçenleri. Nasıl bir gerilim vardı havada! Elle tutabileceğiniz, bıçakla kesebileceğiniz kadar kesifti. İnsanın tuhaf şeyler geçiyor aklından, böyle olağanüstü durumlarda. Sanat ve gerçek birbirine karışıyor; Gillo Pontecorvo’nun 1967 yapımı Cezayir Savaşı filmindeki casbah’ı ve işkencenin örgütleyicisi Yarbay Mathieu komutasındaki Fransız paraşütçülerini düşünüyordum.
2006 yılının o 7 Mayıs öğleden sonrası, tek gürültü yürüyüşçülerin şamatasıydı Kudüs çarşısında. Ama duyulmuyordu. Duymuyordum. Sadece sessizliği, taş gibi kederli sessizliği hatırlıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024