Mahmut ÖVÜR
Suriye'de küresel ve bölgesel güçlerin vekaleten yürüttüğü savaş, artık açıktan yapılmaya başladı. Bütün güçler orada. İran bizzat kendi askeri ve Lübnan Hizbullahı'yla; Rusya yine askeri ve uçaklarıyla; ABD uçaklarıyla; Suudi Arabistan ve Katar ise el altından destekledikleri örgütlerle orada.
Orada olan bir diğer güç ise, İran, Rusya ve ABD'nin açık destek verdiği PYD- PKK hattı. Bir de, Suriye ile 900 km sınırı olan 2 milyonu aşkın mülteciye ev sahipliği yapan, içeride ÖSO ve Türkmenlere destek veren ve Esed gitmeden Suriye'ye huzur gelmeyeceğini söyleyen Türkiye var.
İlginçtir bütün bu güçlerin ortak düşmanı ise DAEŞ. Ancak burada da ilginç bir nokta var:DAEŞ'le Esed'i eşitleyen ve birbirini besleyen iki yapı olduğunu söyleyen tek ülke de Türkiye. Tam da bu nedenle durum giderek ilginç bir hal almaya başladı. Türkiye dışında orada var olan hiçbir güç, DAEŞ'in gerçekten yok edilmesini istemiyor. Çünkü Türkiye'ye göre DAEŞ'i ortaya çıkartan Esed'in zalimliği. Sadece şunu hatırlatmak bile bu gerçeği anlatmaya yetiyor: 2012'den sonra Esed, Suriye'deki azılı katil mahkûmları, Maliki ise Irak'taki cezaevlerinde bulunan onlarca Saddam yanlısı mahkûmu serbest bıraktı. DAEŞ'in temeli de böyle atıldı. Ve DAEŞ bir aparat olarak kullanılmaya başlandı. Bu küresel aklın bir stratejisiydi ve daha çok onların işine geldi.
Şimdi devreye aynı gerekçelerle Rusya da girdi. İç savaşın bir tarafı olarak devreye girerken, asıl hedefinin DAEŞ olduğunu söyledi. Ama öyle olmadığı belliydi ve şimdi daha net ortaya çıktı. Rusya'nın derdi DAEŞ falan değil; derdi Türkmenlerin bulunduğu alanı insansızlaştırmak, Esed'e alan açmak ve ömrünü uzatmak.
Bu arada, klasik "masada güçlü olmak" numarasıyla Türkiye'ye gözdağı vermeyi de ihmal etmedi. Bunu da herkesin gözünün içine bakarak ve yalan söyleyerek yaptı, halen de yapıyor. Çünkü biliyor ki, dünya kamuoyunda DAEŞ'e karşı savaşmak doğal bir meşruiyet kazandırıyor. Ama bir yere kadar sürdürülebilir. Şimdi daha fazla sürdürülemeyeceği bir noktadayız.
Birkaç gün önce, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter'ın ABD'li Senatör Lindsey Graham'a cevabını yazdım. Bakan Carter'ın cevabı çok netti: "Rusya İŞİD ile savaşmıyor efendim."
Bu gerçeği herkes bildiği halde göz yumuyor. Çünkü Suriye'de farklı bir oyun oynanıyor. Bunu da oradaki bütün aktörler biliyor ama ne yazık ki bizdeki muhalefet ve medya bu gerçeği görmüyor ya da görmek istemiyor.
Süreci dikkatli izleyenler biliyor; DAEŞ ortaya çıktığı andan itibaren Esed'le savaşmıyor, İran ve Rusya'ya karşı da bir tepkisi yok. Ama Türkiye için aynı şey söylenemez. Hem DAEŞ, hem Esed hatta DAEŞ'le savaştığını söyleyen PYD bile en büyük zararı Türkiye'ye verdi.
Bu işte bir bit yeniği yok mu? Gördüğüm kadarıyla küresel güçler, bazı bölgesel güçleri de yanlarına alarak Türkiye'nin bölgeyi etkileme gücünü kırmanın aracı olarak DAEŞ'i kullanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği de tam da bu: "Kusura bakmayın, DAİŞ'le mücadele filan ettiğiniz yok. Siz, sadece Lazkiye'nin kuzeyini boşaltmak için rejimle el ele oradaki maalesef Türkmen kardeşlerimizi, Suriye vatandaşlarını öldürüyorsunuz."
Kısaca küresel güçler, DAEŞ'le hem bölgeyi yeniden planlıyorlar hem de yeni bir denge kuruyorlar. Türkiye, son çıkışıyla işte bu tezgâha itiraz etti. Hikâyenin özeti bu.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019