Mehmet AKAY
Türkiye’de başlayan ‘Terörsüz Türkiye’ başlığı altında yürüyen Kürt sorunun çözümü Suriye’de yaşanan son gelişmeler Ankara’da endişe yaratmış durumda. Devlet elitlerinin başlattığı çözüm odaklı süreç yavaşta olsa sağlam adımlarla ilerliyordu. Öcalan, sürecin yapılandırılmasında aldığı yapıcı rol devlet bürokrasisinde karşılığı olduğu kadar Ankara siyasetinde de artık ciddiye alınmış gözükmekte.
Bilindiği üzere süreç MHP lideri Bahçeli’nin inisiyatif almasıyla başladı ve sürecin tek muhatabı olarak Öcalan’ı gösterdi. Erdoğan başlatılan ‘çözüm’ sürecine kerhen de olsa destek vermek zorunda kaldı. Süreç sanıldığının aksine ‘Erdoğan-Bahçeli’ uzlaşmasıyla değil, Erdoğan’ın başka bir seçeneği kalmadığı için ‘Terörsüz Türkiye’nin parçası oldu. Böyle de sürecek. Çünkü, Erdoğan bu ‘çözüm’ sürecinin siyasi ikbalinin neyle sonuçlanacağını kestirememekte. Dolaysıyla sürece ‘yedeklenmiş’ bir aktör gibi sürdüreceğini söyleyebiliriz.
Bugün şunu söylemek gerekir ki; AKP ve Erdoğan ‘Terörsüz Türkiye’ mottosunu taşıyacak gücü kalmadığında Ankara için başka bir alternatif CHP var. Son zamanlarda CHP’ye yönelik anti demokratik yargı baskısı siyasi manalarla yürütüldüğü açık. CHP’nin, Öcalan-PKK ve dolaysıyla Kürt sorununa yaklaşımı parti merkezinden en alt ilçe teşkilatına hatta taraftarlarına kadar anti Kürt, anti Öcalan tavrı söz konusu.
Oysa başlatılan ‘terörsüz Türkiye’ sürecine CHP’nin katılması olmazsa olmaz gibi duruyor. Türkiye’nin birinci partisi konumunda olması bunu zorunlu kılıyor. CHP’nin devletin kurucu partisi olması ve kurucu kodlarla katı bir Kemalist ideolojiyle varlığını sürdürme iddiası hem sürece desteğini hırpalıyor, hem de dış siyaseti okumasına engel oluyor. CHP’nin son seçimlerde başarısı ülke genelinde yaşanan ekonomik kriz, yargı eliyle siyasetin biçimlendirilmesi ve göçmen karşıtı aldığı tutumla doğrudan alakalı. Bütün bunlar gündelik siyasetin içinde alınan tutumlar.
Oysa geleceğe dönük iç ve dış siyasette CHP yok gibi. Eğer Erdoğan ve kurmayları bu yeni ‘çözüm’ sürecini taşıyamaz durumda kalırsa alternatif olarak CHP öne çıkartılacağı açık. Bunun için İmamoğlu, Özgür Özel veya Kılıçdaroğlu sürece katılacak esnekliğe gelirseler ya sürecin doğrudan bir parçası, ya da destekçi olurlar. Aksi takdirde CHP, uzun vadede siyasetten silinecek konuma bile gelebilir. Tabi ki bu, yargı baskısı eliyle değil kamuoyu siyasetiyle olacaktır ve böyle olmasını isterim. Bu nedenle Öcalan ve DEP, ısrarla sürece CHP’yi işaret etmesi önemli olduğu kadar da gerekli. CHP, kamuoyunda ‘adalet ve demokrasi’ söylemini öne çıkarak siyasi bir güç olmaya çabalıyor. ‘Çözüm’ sürecinin bir ayağını ‘demokratikleşme’ olduğunu vurgulayan Öcalan ve DEM. CHP, demokratikleşmeyi daha çok kendi ideolojik ve parti çıkarı temelinde yaklaşırken, Öcalan ve DEM, demokratikleşmeyi genel bir sorunun parçası olarak görmekte. Dolaysıyla CHP, çözüm sürecinin zımnen de olsa yanına düşer. Yani CHP, sürece pratik mücadele içinde ancak optimal düzeyde dâhil edilebilir.
Ankara, CHP, ‘Çözüm Süreci’ arasındaki tıkanıklık iç siyasette böyleyken, dış siyasette ‘Terörsüz ‘Türkiye’ şiarıyla harekete geçen devlet bürokrasisi ve Bahçeli, sorun Şam ve Suriye Kürtleri olunca CHP’den farksız bir tutum alamıyor. Son günlerde Suriye Devlet Başkanı Şara, gerek Lazkiye’de ve gerek Durzilere karşı aldığı tutum dünya kamuoyunda güven sarsmış durumda. İlk güven kaybı Şara iktidar koltuğuna oturmasına izin verildiğinde Arap İslam Cumhuriyetini ilan etmesi olmuştu. Böyle bir söylem ne Amerika’nın, ne İsrail’in, ne’de Suriye muhalefetini oluşturan gurupların, etnik yapıların gündemindeydi. Şara’nın ‘Arap İslam Cumhuriyet’ ilanı Hakan Fidan ve İbrahim Kalın’ın Esad devrilmesinin ardından bir telkin olarak okumak gerekir. Yani Şara’yı yönlendiren Türkiye olmuştur.
‘Terörsüz Türkiye’ işte tastamam bu noktada bir tıkanıklığın içine saplanmış durumda. ‘Arap İslam Cumhuriyeti’ veya Bahçeli’nin ‘Üniter Türk Laik Cumhuriyeti’ veya Erdoğan’ın ‘Üniter Türk İslam Cumhuriyeti’ niyet ve söylemleri aslında pek de farklı mesajlar içermiyor. Üçü de anti demokratik ulus kimliğine vurgu yapıyor. Türkiye gibi Suriye’de farklı etnik kimlik ve kültür birikimine sahip. Dolaysıyla tek bir etnik kimliğe vurguyu içeren bir ulus tanımlaması varolan gerçeklikle uyum sağlayamayacağı için sürekli çelişki üretecektir. ‘Terörsüz Türkiye’nin altına bomba koymaktan farksızdır bu tip söylemler.
Son Lazkiye’de Nusayilerin direnişi, Dürzilerin direnişi, İsrail’in Şam’ı bombalaması Rojava direnişi Suriye’de işlerin hiçte kolay yürümeyeceği görülmekte. Demokratik bir Suriye, Demokratik bir Türkiye ancak birikmiş sorunlara ilaç olabilir. Suriye ve Türkiye siyasi aktörleri artık demokratik konfederasyonu gündemlerine almaları en hayırlısı.
Türkiye, Öcalan’a derhal Türkiye’de Barzani veya Talabani’n sahip olduğu siyasal ortamı sağlamalı. Cesaretle Türkiye Kürdistanı’ndan söz etme vakti gelmiş durumda. Rojava’yı kendine tehdit algılamasından vazgeçip Suriye’nin iç meselesi olarak görüp Şam’a ‘Tek millet ve Tek din’ yaklaşımından uzaklaşıp ‘demokratik ve laik Suriye’ telkininde bulunmalı. Gerekirse Şara iktidardan uzaklaşması için diplomasi yapmalıdır. Suriye parçalanırsa Türkiye’nin de parçalanması uzak bir ihtimal değil. Bizim ve Suriye’nin temel ihtiyacı demokrasi, adalet, özgürlük, laiklik ve toprağa bağımlı(teritoryal) ulus kimliğidir. Başka her seçenek belki kısa soluklu nefes alınmasını sağlar ama gelecek hiçte iç açıcı olmaz. Yeni yüzyıl düşünülüyorsa bu demokrasinin yüzyılı olarak düşünülmelidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2025
27.11.2025
23.11.2025
29.07.2025
12.05.2025
2.04.2025
24.03.2025
6.03.2025
28.02.2025
18.02.2025