Mahmut ÖVÜR
Önümüzdeki siyasi sürecin kısa vadede en belirleyici partisi 1 Kasım'da ciddi sarsılma yaşasa da MHP görünüyor. Yeni anayasa, başkanlık sistemi ve bunların sonucu referandumda MHP'nin alacağı pozisyon içeride ve dışarıda AK Parti karşıtı bütün muhalefet odaklarının hesaplarını bozacak güçte.
Bu yüzden bütün eleştirilerin, hatta siyasi saldırıların odağında Bahçeli ve MHP var. MHP'deki muhalefeti harekete geçiren de, CHP-MHP ilişkisini sertleştiren de MHP'nin bu rolü. Bu durum, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yeni anayasa ve referandumla ilgili açıklamalarıyla doruğa ulaştı. Siyasi kulislere bomba gibi düşen Bahçeli'nin son açıklamalarını hatırlamakta yarar var:
"İktidar, anayasada ne gibi bir değişiklik düşünüyorsa bunu ağızlarına sakız edeceklerine, TBMM'ye getirsin. Bu ancak referandumla mümkün olabilir.
Onun için de 317 milletvekilinin 330'a tamamlanması lazım. Tamamlandığı takdirde belirledikleri veya özledikleri anayasa değişikliğini yapmak için millet huzuruna çıkmış olurlar. Referandum olursa MHP, anayasa konusundaki hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak, gerekli tedbirler alınmak suretiyle, kamuoyunun aydınlatılmasında kendi dünya görüşü ve parti ilkeleri çerçevesinde katkı sağlayacaktır. Anayasa masasından iktidar kalksa dahi, o masada en son oturacak olanlar yine MHP'nin 3 değerli milletvekilidir."
Bahçeli, bu açıklamasıyla hem anayasa yapma konusunda masadan kalkmayacaklarını belirtiyor hem de referandum yolunun açık olabileceğini söylüyordu. Aslında siyasi partiler arasında "normal ilişkiler" olsa bu hiç de şaşırtıcı bir çıkış olmayacak ve bir muhalefet partisinin yapması gereken tavır sayılacaktı. Ancak Türkiye'de iktidar muhalefet ilişkisi normal olmadığı ve iktidara anayasa yaptırmamak için bahane arayan bir muhalefet aklı olduğu için bu açıklamalar şaşırtıcı geldi ve sert eleştirildi. Peki, ne oldu da düne kadar her şeye "hayır" diyen Bahçeli, birdenbire rota değiştirdi? Muhalefet partilerine, bazı medya organlarına ve bir kısım aydına göre "Bahçeli bunu hep yapıyor, AK Parti ne zaman sıkışsa Bahçeli imdadına yetişiyor" diye açıklıyor.
Hatta bir adım ileri gidip, şu tespiti yapanlar bile var: AK Parti, dışarıdan Suriye nedeniyle sıkışmışken, içeride PKK'yla başı dertteyken, kendi içinde ciddi kavga yaşama ihtimali varken, MHP neden "yardım eli" uzatıyor?
Bahçeli'ye açılan savaşın arkasında böyle kötücül bir muhalefet aklı var. Oysa dışarıdan, önyargısız bakan biri Bahçeli'nin ortaya koyduğu siyasetin daha gerçekçi olduğunu AK Parti'den çok MHP'ye öncelediğini görür. Bahçeli'nin derdi AK Parti'yi kurtarmak değil MHP'yi "milliyetçiliğin" ana partisi pozisyonunda tutmak. Çünkü son dönemde Türkiye'yi Suriyelileştirmek isteyenlerin saldırısı nedeniyle yükselen milliyetçilik AK Parti'ye yönelmiş durumda. Bu MHP'yi kaygılandırıyor. Bir başka kaygı noktası daha var; tabanın iç muhalefetle sokağa çekilmesi...
İşte Bahçeli, milliyetçilerin AK Parti'ye kaçma ve sokağa çekilme ihtimaline karşı "pozitif bir muhalefet hattı" izleyerek mevcut muhalefetle aynı safta durmak istemiyor. Çünkü Bahçeli, hem MHP içindeki muhalefetin hem de CHP ve cemaatin gözlerini körleştiren bir "AK Parti düşmanlığı" yaptığını ve bunun da "ülke düşmanlığı"na dönüştüğünü görüyor.
Yani Bahçeli, AK Parti sevgisinden değil, muhalefetin kötü bir noktaya savrulmasından kaygı duyduğu için böyle davranıyor. Ne dersiniz, haksız mı?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019