Mahmut ÖVÜR
Gaziantep'te sivil toplumun heyecanlandıran çabaları, Ankara'da bürokratların karamsar konuşmaları, sonra da ABD'den gelen umutlandırıcı bir telefon, hangisi gerçek Türkiye?
Aslında hepsini bir arada yaşıyoruz. Önemli olan ise neyi öne çıkardığımız. Son dönemde, içeriden ve dışarıdan bazı güçlerin ve kesimlerin toplumumuzu umutsuzluğa sürüklemek için ellerinden gelen her şeyi yaptığını biliyoruz. Ama daha tehlikelisi korku siyasetiyle toplumu yıldırmak.
Toplum olarak buna direnmek ve inadına hayata asılmak zorundayız. Tıpkı Gaziantepliler gibi... Dün, AB Bakanı Volkan Bozkır'la gittiğimiz Gaziantep'te Sivil Toplum Örgütleri Toplantısı'na katıldığımı yazmıştım. O toplantının ikinci bölümü bir başka salonda yapıldı. AB fonlarından yararlanmak için çevreden, eğitime, el sanatlarından, şehirciliğe 2 bini aşkın sivil toplum temsilcisinin çabası, azmi gerçekten görülmeye değerdi.
Teröre, algı operasyonlarına inat Gaziantepliler hayata tutunmak, dünyayla buluşmak ve rekabet etmek için inanılmaz bir çaba harcıyor. Onları izleyince insan umutlanıyor. O umutla Gaziantep'ten ayrılıp, Ankara'ya gidiyorum. Bir işadamı dostumun davetiyle akşam yemeğindeyim. Masada bürokrasiden birkaç hanımefendi, üniversiteden "prof" unvanlı bir akademisyen ve iki işadamı var.
Daha sohbete başlarken, "ülke batıyor, bittik, öldük, konuşamıyoruz" edebiyatıyla karşılaşıyorum. Özellikle akademisyen ve bürokratlar, neredeyse 15 yıldır hiç bıkmadan söylenenleri tekrarlıyor: "Muhalif olanlar içeri atılıyor."
Sanki 10 yıl önceki cumhuriyet mitingleri dönemindeyiz, kafa hiç değişmemiş. Konuşmanın devamı da tekrardan öteye geçmiyor: "Başından beri bu hükümet IŞİD'i destekliyor, bu kadar mülteciyi alırsan olacağı bu!"
Bir ara öğretim üyesi profesör devreye giriyor: "Pirinçle kömürle oy verirlerse olacağı bu. Bizde çalışan görevli 6 ayda bir seçim olsun diye dua ediyor. Çünkü erzak torbası alıyor."
Hayretle yüzüne bakıp "Siz herhalde sadece Sözcü okuyorsunuz" diyorum. Cevabı çok ilginç: "Gazete de okumuyorum, televizyon da seyretmiyorum." Ben de, "Herhalde kitap da okumuyorsunuz" dedim. Bir akademisyenin bu sözlerine başka ne denebilir ki...
Ankara'yı geride bırakırken Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'ün "Bak sen şu konuşana" yazısıyla karşılaştım. Özkök, arada bir de olsa doğru yazıyor. PKK'nın doğmamış bebek katili bir çetebaşının çıkıp "Erdoğan'ı devireceğiz" demesine de, adını vermeden iki ABD'li büyükelçinin, "Erdoğan istifa etmeli" sözlerine de "Sen kim oluyorsun lan" diye tepki verip, ekliyor: "Seçilmiş cumhurbaşkanına 'git' diyecek tek merci vardır.
O da Türk halkıdır. Sandıkta 'git' derse gider."
Şunu merak ettim, Acaba Özkök'e okuyucuları destek verdi mi? Bence vermedi. Tam tersi tepki almıştır. Neden biliyor musunuz? O kitleyi bugünkü noktaya Özkökler getirdi de ondan. Dün ne ektilerse bugün onu biçiyorlar.
Yazıyı, ABD'den arayan genç işadamı dostum Cenk Aydın'ın umut dolu şu sözüyle bitirelim: "Burada bir basket maçı izledim. Maçı kazanan takımın oyuncularıyla bir araya geldiğimde inanamayacağın bir şey oldu; oyuncuların çoğu Türkiye'de basket oynamak istediğini söyledi. Bunu duyunca inan çok gururlandım."
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İnce’nin şansı var mı?
6.08.2020 - En hakiki sahte siyasetçiler çağı
28.05.2019 - Yattaki sır isim: Abdullah Gül
6.05.2019 - Beşiktaş Kulübü’nde İmamoğlu kavgası
3.05.2019 - İmamoğlu’na o locayı kim ayarladı?
2.05.2019 - “AB’de HDP’ye siyaset hakkı vermezler”
28.04.2019 - Gel de şüphelenme
21.04.2019 - YSK İstanbul seçiminin yenilenmesine karar verirse
19.04.2019 - Kurul başkanları o kadar insanı nasıl buldu?
18.04.2019 - CHP yönetimi neden susuyor?
13.04.2019
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Burhan Kenan Baris
unutulan veya gormezden gelinen Taner hoca nin kendi arkadasini ve hareketini cok iyi bilmesine ragmen kendi dusuncelerinde inatla direnmesi ve dusunce yenilgi ve yanilgisina hic ve her zaman yaptigi gibi odun vermeme politikasidir,oysa bu gercegi sen daha iyi biliyor ve icinde de yasadigin bu sizi nin anlamini ve duygusunu yasiyorsun ,evet biz 30 yil once bir toplantida o zaman kendi ic meselemiz olan yonelim meselesinde yeterince bu konu uzerinde tartisma bile yapamamis sartlarimiz ve zamanimiz da elverisli degildi.hala da taviz vermemeye yonelmen kaybettigimiz degerli yoldas larimizda ve degerlerimizden ve o sebep ten olabilirmi sevgili taner abim