Erdoğan boşuna demiyor bu Allah’ın belası sosyal medya toplumların başının belası, diye.

Çoğulculuk kavramına, demokrasiye ve Hukuka  tahammülsüz olan muktedirlerin,diktatörlerin  korkulu rüyasıdır sosyal medya.

Haziran’da yapılacak baskın seçimde demokrasi güçlerinin tek argümanı yani  medya gücü, sosyal medya ve internet gazeteciliğidir...

Çünkü ulusal yazılı ve görsel medyanın yüzde doksan beşi iktidar yanlı bir yayın politikası yapıyorlar..

Yapmaktan da öte tam bir algı operasyonu içerisindeler;Akp’e yanlısı yazılı medya da ne kadar gazete varsa eş anlamlı manşetlerle çıkıyor.

Benim naçizane sosyal medyayı nasıl kullanmalıyız  üzerine  önerilerim  olacak..

-Asparagas haberler yapmamalıyız..

-Muhalif olduklarımızla sosyal medya üzerinden yorum yaparken  hakaret şöyle dursun,ima bile etmemeliyiz..

-Karşı olduğumuz kişinin bir insan olduğu aklımızdan çıkmamalı.

-Hiç ama hiç kimseye iftira atmamalıyız..

-Kesinlikle etik ve ahlak dışı resim,ses,görüntü ve yazıyı paylaşmayalım hemen silelim, o kişiyi ve grubu ikaz edelim..

-Hiç bir kişinin aile mahremine ve özeline yönelik propaganda içerisinde olmayalım..

-Kadınlar üzerinden ahlak ve namus bekçiliği yapmayalım.

-Hiç bir kişi,grup ve topluluğun dini,ırkı,mezhebi,rengi ve cinsiyetini ve  değerlerini  aşağılamayalım.

- Belden aşağı,hakaret ve iftira sözleri anında silelim..

-Erdoğan’ın kendine muhalif olanlara tezek,pislik,çöplük şer güçler derken,kendi partisi içinde farklı ses çıkartanlara münafık sözlerine itibar etmeyelim, cevapta vermeyelim.

-Kötü söz sahibinindir şiarı ile hareket edelim ve bu sözler söyleyene yakışıyor, deyip geçelim..

-Kesinlikle Erdoğan ve ortağı Bahçeli’nin ortak dili olan hakaret sözlerine, medeni bir dille karşılık verelim ve onların seviyesine düşmeyelim.

-Ayrıştırıcı,kışkırtıcı,ötekileştiren,toplumu kamplaştıran,ölümleri  yarıştıran, zehirleyici   bir dil kullanmayalım,savaşı değil barışı savunalım.

-Kaynağını ve  belgesini gösteremeyeceğimiz hiç bir haberi paylaşmayalım,paylaşanları da uyaralım.

- Böylesi baskın bir seçimle tek adam rejiminin alt yapısının hazırlandığı ve sistemine geçilmesi sürecinde, Sosyal medya veli bir nimettir,bunun kıymetini iyi bilelim.

-İnternet gazeteciliği ve Sosyal medya olmasa bizler nasıl sesimizi duyuracak ve haberdar olacaktık..

İnterneti kesince uçaklar kalksa,borsa çalışsa,tren hareket etse, bankalar ve  borsa işlem yapsa,  Erdoğan anında interneti keser.

-internet sözlüğü olan Vikibedia’ya erişim engellemesi,  bunun kanıtı değil mi?

Sosyal medya kullanıcıları ve  seçim sürecinde seçmenler olarak ortak paylaşımımız ne olmalı?

-Başta ekonomi çok yönlü ele alınmalı,anlaşılır bir dille uzman görüşlerine yer verilmeli..

-Vatandaşın olmazsa olmazı olan temel gıda maddelerini tek tek sıralayalım,kuru fasulye,Nohut,mercimek,bulgur,kırmızı et,tere yağ,peynir zeytin yağ,balın fiyatlarını paylaşalım.

-Ekonominin  kılcal damarlarına kadar inip her sektörün sorunlarını, bir kuyumcu titizliği içinde genel bir tomografisini çekip paylaşalım.

-Gelir dağılımındaki adaletsizlik rakamlarını, yıllara ve kişi başına düşen pay tüm detayı ile kısa sözcüklerle ifade edelim.

-Yoksulluk,hayat pahalılığı ve işsizliği her gün güncelleyelim..

-Yolsuzluklar bilindiği gibi kamu ihalelerinde yapılıyor ve Akp’de siyaset yapanların yakınlarının ve çocuklarının mal varlıkları, tek tek anlatılmalı tabi ki belgeleriyle.

-Erdoğan’ın siyasetle nasıl zenginleştiğini,siyasete girmeden önce bizler gibi sıradan bir  vatandaş olduğunu   öne çıkartalım, nasıl  dolar milyarderi oldu bu soruyu gündem de tutalım..

- Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğu tartışılmaz bir vakadır,diplomayı bir metofor olarak sosyal medyanın fenomeni yapabiliriz.

-Seçimlerde seçmen davranışını  ekonomik tablo belirler,bu dünyanın her yerinde böyledir.

-Demokrasi ve hukuk kavramları bizim değişmez ortak paydamız olmalı..

-OHAL sonrasında  demokrasi ve hukukun ensesinde boza pişirildiğini detaylarıyla ortaya dökelim.

-OHAL demek iş cinayetleri demek,temel hak ve özgürlükleri gasp eden,yargıyı yürütmeye bağlayan,TBMM’yi etkisiz hale getiren bir zorba yönetimi olduğunu, OHAL’den sonra yaşanan olumsuzlukları ipe boncuk dizer gibi tane tane anlatmalıyız.

-OHAL’i yaratan 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağının neden ortaya çıkartılmalı sorusu hiç gündemimizden düşmemeli..

15 Temmuz  darbesinin siyasi ayağı ortaya çıkartılmıyorsa, 15 Temmuz darbesi bir kontrollü sorusu, seçim sürecinde öne çıkaracağımız sorulardan birisi olmalı.

-Cezaevlerinde yaşanan insanlık dışı işkence ve baskıları ve doluluk oranını Akp’e iktidara geldiğinde cezaevlerinde 52 bin kişi vardı, şimdi bu sayı 230 bin ile ifade ediliyor..

-Yargı bağımsızlığı ve medya özgürlüğü olmazsa olmazımız olmalı..

-Temel hak ve özgürlükleri savunurken demokratik toplumlarda,bunun pazarlık payının olmadığını öne çıkartmalıyız.

-Saydamlık,dışa açılma ve yeryüzü ile her alanda kıyaslamayı önümüze koymalı, liyakatı esas almalıyız.

-Demokrasinin evrensel ilkeleri olan seçim,katılım ve denetim konusunda Batı demokrasilerinden örnekler vererek paylaşalım.

-İş cinayetleri ve cinayet ekonomisinin Akp’e döneminde  çalışanların iş güvenliği bir tarafa, can güvenlikleri  tehlikeye  dönüştüğünü haber yapalım.

Akp’enin 15 yıllık  iktidarında  21 bin 22 işçi cinayet ekonomisiyle hayattan koparıldı..Bu gün Türkiye’de her gün 5 işçi ölüyor, 7 işçi sakat kalarak iş göremez durumuna düşüyor,bunları paylaşalım,paylaştıralım.

-2018 yılının ilk dört ayında 575 işçinin iş cinayetinde öldüğünü hatırlatalım.  

Diktatörleri sandıkta yenmek çok zordur bunun bilinci ile oylarımıza sahip çıkalım,sandıklarda oy sayımı bitmeden terk etmeyelim her türlü oy hilebazlarına karşı  uyanık olalım.

Stalin kimin oy verdiği önemli değil kimlerin saydığı önemli dermiş.

Uyarımızı tekrarlıyoruz!.

Sosyal medyayı iyi kullanalım ..