Mehmet TIRAŞ
Ülke gündemi 27 Şubat 2020 Tarihinde Suriye İdlip’te 36 Türk Askerinin Suriye savaş uçaklarının operasyonu sonucu hayatını kaybetmesiyle; ülke gündemi doğal olarak buna kilitlenirken biz de bir türlü demokrasiye yol vermeyen sistemin sahipleri olarak kendilerini gören, Camicilerle Kışlacıları masaya yatıralım dedik.
İki kesimin nasıl savaş tamtamcıları olduklarını meclisteki teskere de anlaştıkları ortaya, koymuyor mu?
Cami ve kışla üzerinden siyaset yapanlar Batı standardında bir demokrasinin hayata geçmesine bu ülkede, yol vermiyorlar..
Camicilerle kışlacılar arasında aslında pek fark yoktur.
Bunu çok yönlü kısa örneklerle tanımlamaya çalışacağız.
İki Kesimin kılık kıyafetler ve özel yaşamlar üzerinden tartışsalar da, ülkeyi yönetmede ve insana bakışlarında anlayışları hiç değişmez.
Farklı görünürler gibi olsalar da aynı hedefte buluşurlar.
Sıralayalım fark var mı, yok mu kararı siz verin.
İki kesimde vatandaşı değil devleti kutsar.
İki kesimin siyasetinde insan yoktur, din,ırk,mezhep,vatan,bayrak ve toprak vardır.
İki kesim de vatanı çok severler ama vatandaşı sevmezler.
İki kesim de siyaset üzerinden zenginleşirken, vatandaşın fakirleşmesini toplumun kaderi görürler.
İki kesim de demokrasiyi yaşam biçimi olarak değil de, hedeflerine varacakları bir atlama tahtası olarak kullanırlar.
Erdoğan demedi mi, demokrasi gideceğin yere varmak için bindiğini bir Tramvay diye.
Kışlacılar da Türkiye Batı standardında bir demokrasiye hazır değil dediklerini, hatırlatalım..
İki kesimde Çoğulculuk kavramına yabacıdırlar,çoğunluk üzerinden bakarlar.
İki kesim de Temel hak ve özgürlükleri, evrensel değerleri kendilerine göre uyarlarlar.
İki kesimde toplumu homojenleştirmek için vatandaşa format atmaya çalışırlar.
İki kesim de bireyin özgürlüğünü savunmaz,azınlık haklarını tanımaz,eşit vatandaşlık hukukunu kabul etmezler.
İki kesimde Demokrasiyi seçime indirgerler ama,milli iradeyi devletin bekası ile bertaraf ederler.
Camiciler de Kışlacılar da AB’ye karşıdırlar.
İki kesim de AB’ye Türkiye üye olursa bağımsızlığın elden gideceğini savunarak milliyetçiliğe sığınırlar.
Neden Camiciler ve Kışlacılar AB’ye karşıdırlar; Türkiye AB üyesi olursa egemenlik Bürüksele teslim edildiği gibi bütçeyi de Bürüksel onaylayacak; siyaset rant olmaktan çıkacak, Kamu İhaleleri üzerinden kendi zenginlerini ve medyasını yaratamayacaklar.
İki kesim de AB standartlarında bir demokrasiyi kabul etmezler, Kopenhag kriterlerini hayata geçirmezler.
İki kesimde AB’yi emperyalist bir kuruluş olarak tanımlarlar.
İki kesimde uluslararası hukuki anlaşmaları ve sözleşmeleri işlerine geldiği gibi uygularlar, konjonktüre göre davranırlar ,bunun somut örneği AİHM kararlarında görürüz.
Kışlacılar da Camiciler de,ana dilde eğitimi kabul etmezler.
Camiciler de kışlacılar da Diyanet İşler Başkanlığının(DİB) kaldırılmasına karşıdırlar.
İki kesimde evrensel anlamda bir Laikliği savunmazlar.
İki kesimde Laikliğin zorunlu bir ders olarak müfredata girmesini istemezler.
İki kesimde Laik bir devlette zorunlu din dersi olmaz demezler.
İki kesim de DİB’lığının ve savunma bakanlığının bütçesini tartışmazlar, tartışanlara da sıcak bakmazlar.
Camiciler de kışlacılar da devletin NÖTR olmasını istemezler.
Camiciler de Kışlacılar da bu ülkede yaşayan herkesin Türk, Müslüman ve Sünni olduklarını savunurlar.
İki kesim de muhalefette iken Alevi vatandaşlarımızın Cemevlerine yasal statüye kavuşturulacağını, ana dilde eğitim vereceklerini söylerler..
Kürtçe konuşulmasının bir sakıncası yok derler..
Ama iktidara gelince ayrımız gayrımız yok başlarlar bayrağımız tek,devletimiz tek,dinimiz tek,vatanımız tek, bin yıllık kardeşliğimiz var nakaratını yapıp,aynı dağın yeliyiz, aynı bağın gülüyüz,kız aldık kız verdik,etle tırnak gibiyiz hamasetini iki kesim de sık kullanır,ardından da Çanakkale’de birlikte savaştık mezarlarımız yan yana diyerek bitirirler.
Bu sorunlar başka bir seçim dönemine kadar buzdolabına kaldırılır.
İki kesimde konjonktürel olarak din,ırk,mezhep ve bölgecilik üzerinden siyasetleri farklı değildir.
İki kesim de Cumhuriyeti savunurlar ama Cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılmasını gündemlerine almazlar.
İki kesimde vergi mükellefinden söz etmezler.
İki kesimde sık sık vergi affı çıkartırlar.
İki kesim de kayıt dışı ekonomiyi ağızlarına almazlar.
İki kesimde gelir dağılımı adaletsizliği üzerine ciddi bir proje ortaya koymazlar.
İki kesimde siyasetin bir rant getirdiğini kabul etmezler,siyasi parti kanunlarının değişmesini ve liderlik sultasının kaldırılmasına istemezler.
Bu iki kesim siyaseten birbirlerine acımasız saldırırlar ama,ortak paydalarını zedelemezler.
İki kesimde saydamlığı ve denetimi savunmazlar,savunsalar Valilerin,Generallerin ve Hakimlerin maaşlarını, gizlerler mi?
İki kesim de iktidarlarında yargıyı hep muhaliflerine karşı sopa olarak kullanırlar.
Kışlacıların İstiklal Mahkemeleri ile Camicilerin İstinaf Mahkemelerinin evrensel hukukla, bağdaşır bir yanı var mı?
İki kesim de askeri darbelerin siyasi ayağının çıkartılması gündeme geldiğinde,devleti ve kurumlarını yıpratmayalım diye başlayıp, sonra komisyonlara havale ederler.Komisyona havale demek kısacası bu işin unutturulması demek..
Camiciler de Kışlacılar da Ülke sorunlarını çözemediklerinde iktidar ömürlerini uzatmak için;dış güçlerin ülkemize karşı gizli bir planları olduklarını, ülkenin beka sorunu metoforunu devreye sokarlar.
İki kesimde siyaseten tıkandığında muhalefeti rejim karşıtı ilan ederler,hedeflerine kendilerini desteklemeyen medya kuruluşlarını gazetecileri ve aydın kesimi hedef alırlar.
Kendilerine biat etmeyen insanları kamusal haklardan mahrum etmekle kalmaz, muhalif olanların ailelerini de kamusal haktan mağdur ederler.
Camiciler ve kışlacıların ortak paydaları sürekli bir düşman türetmeleridir.
Camiciler ve kışlacılara karşı batı standardında bir demokrasi mücadelesi verenler,Türkiye’nin AB üyesi olmasını savunanlar bu iki kesim tarafından da sevilmezler ve sürekli dış güçlerin içerideki düşmanları olarak yaftalarlar.
Camicilere ve kışlacılara karşı en çok bedel ödeyenler Marksistler ve liberallerdir.
Kışlacılar da Camiciler de ülkeyi düşmansız yönetemezler bir içeride bir de dışarıda düşman türetirler.
İkitdara Camiciler de gelse Kışlacılar da gelse hiç değişmez, bu iki kesim plastik gibidir tek farkları söylemleridir.
Camiciler ve kışlacıların ortaklıklarının kısa bir özetini geçtik.
Sizce Camicilerle Kışlacıların bir farkı var mı?
Not: Cami-Kışla siyasetini siyasal literatürümüze kazandıran ve beş yıl önce aramızdan ayrılan ünlü yazar Çetin Altan’ı bir defa daha saygı ile anıyorum. M.T.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025