Melih ALTINOK
Erdoğan’ın Kızılcahamam kampında sigara ve içkiye yapılan fena zamlar hakkında söylediği “Kardeşim sigarayı içmezsin, alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter” sözleri ertesi gün gazetelerin ilk sayfalarında yer buldu. Hâlâ da konuşuluyor.
Her ne kadar akşamcılığımızı fena güncellemiş olsa da, ne anamız ne de babamızken bize nasihat veren Başbakan’ın bu sözlerini ne garipsedim ne de telaşlandım. Bir kulağımdan girdi, öbüründen çıktı yani.
Zira muhafazakâr bir başbakanın itikadınca gayet normal ve anlaşılır olan bu sözlerinin gizli ajandasından bir pasaj olduğunu falan düşünmüyorum. Hem aç parantez, her kesimden Türkiyelinin olası (olmaz ya) bir içki yasağı referandumunda en az yüzde elli sekiz oranında hayır diyeceğine ve bu retlerin 12 Eylül Referandumu’nda evet diyenlerle genişçe bir ortak küme oluşturacağına da adım gibi eminim, kapa parantez.
Beni ilgilendiren, benzine, elektriğe, suya yapılması değil, zammın kendisi. Ama nerede? Kimsecikler eşit gelirimiz olmadığı halde zenginlerle bir tek vergide eşitlenmemizin mantığını falan sorgulamıyor. Daha geçenlerde sınırötesi harekât kararı, yani açık savaş çeki almış bir hükümete, “Anlaşıldı yolunacak koyun benmişim” demiyor.
Anlayacağınız, ustaca bir hareketle yine gollük bir topu taca attı Başbakan. Dövün durun sek suyu havanda işte.
Kızılcahamam konuşmasında beni asıl üzen ve hepten tribünlere kaçan top, Başbakan’ın BDP’nin başörtüsü sorununu çözmek için attığı çalıma içerleyerek söylediği “Benim başörtülü kardeşlerimi niye istismar ediyorsun, yapacaksan yap. Dini Zerdüştlük olan bir anlayışın böyle bir derdi olabilir mi?” sözleriydi.
Ama tabii, zamdan kaygı kapıp “Türkiye, içki yasağıyla adını duyuran dünyaca ünlü Jack Daniels marka viskinin anavatanı Lyncburg mu oluyor” sloganları atan endişekolikler, mevzu Kürtler, Zerdüştlük, başörtüsü falan olunca birden ayılıverdiler.
Oysa farkına varılacak bir tehlike varsa tam da durumdan vazife çıkartılacak fırsattı. Öyle ya, ne demek “Dini Zerdüştlük olan bir anlayışın...”
Gerçi kalmadılar ya, bırakın “anlayışı” olmasını, Zerdüştlük birilerinin “dini” olsa ne olur?
Zerdüştlük suç mudur, ayıp mıdır, günah mıdır da, bir inancı “kılavuzu karga olanın” kalıbında kullanabiliyorsunuz Sayın Başbakan?
İkincisi ve elbette daha da önemlisi, tıpkı başörtüsü tartışmalarında “velev ki siyasidir” çıkışınıza destek veren demokratları, özgürlükçü solcuları, liberalleri, ateistleri ne çabuk unuttunuz? Tuzu kurular mağdurlara ağlayamaz mı?
Aklıma birden geçen yasama döneminde eski İstanbul Milletvekilimiz Ufuk Uras’ın TBMM’de ikna odası mağduru başörtülü öğrencilerle birlikte düzenlendiği basın toplantısı geldi. Bengi Yıldız da vardı. Hatta elimden geldiğince destek olmuştum ve bu tavrımdan ötürü, solcu oldukları kadar Kemalist de olabilen meslektaşlarım tıpkı sizin gibi “İdeolojisi sol olan bir anlayışın böyle bir derdi olabilir mi” diye paylamışlardı beni.
Aslında haklısınız, keşke olsalardı ama o gün salonda “dini Zerdüştlük olan anlayıştan” kimse yoktu. Tıpkı sizin ve Ak Parti’den arkadaşlarınızın olmadığı gibi.
Tıpkı, 23 Nisan Resepsiyonu’nda, başörtülü bir yüksek yargı üyesi hanımefendi localardan çıkartıldığında Meclis idare amirinizin orada olmadığı gibi. Gibi, gibi, gibi...
Evet, bir cümleniz üzerinden aşırı yorum yaptığımı düşünüyor olabilirsiniz. Belki derdiniz, BDP’nin “güvenilmez” olduğu yönündeki görüşlerinizi ifade etmekti yalnızca. Ama bunu BDP’lilerin “PKK bölgede laikliğin, seküler yaşamın teminatıdır” türünden zırvalıklarını hatırlatarak da pekâlâ yapabilirdiniz.
Kimbilir belki de hepimizin bilinçaltına özenle enjekte edilmiş makul dinî-etnik kimliğe dair anlayış nüksedivermiş de olabilir birden. Anlaşılabilir. Peki, Kızılcahamam’ın kapanış konuşmasında Laz’ı, Arnavut’u, Kürt’ü sayarken bir de Zerdüşt deyiverseydiniz, ne olurdu? Çok mu zordur insanın hatasını bir çift tatlı sözle düzeltmesi.
Hatasız kul olamaz da başbakan olur mu Sayın Erdoğan?
Ha sahi bu arada, zam tartışmalarından zarfı geçip içkiyi konuşan aklı evveller gibi, Hz. Ali’nin sözlerini falan referans gösterip, “Zerdüştlüğün aslında İslam’a çok da uzak olmadığı” türünden “derinlere” dalan çıkmadı değil mi henüz?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019