Melih ALTINOK
Dün PKK’nin iki askerin yaşamını yitirdiği Foça saldırısının ardından, Nuray Mert misali, savaş konseptinde stabilize yolların etkisi tartışılmaya başladı mı bilemiyorum?
Ama Şemdinli sonrası bölgedeki karakolların viraneliği hikâyesi pek revaçta. Yozdil tarzı yaratıcı manşetler atılıyor, analizler yapılıyor.
Karakol değil “kalekol” olsa imiş...
Daha “az” asker ölür, cenazelerin kimliği de DNA testiyle değil, şapadanak belirlenebilirmiş...
Sorun stratejideymiş de...
Ama olmazmış.
Çünkü güvenli kalekol yapmayan AKAPE BOP’çuymuş. Zaten Irak’ın kuzeyini müreffehleştirip PKK’yı beslemekteymiş.
Al bu şehit tablosu da kanıtıymış, mış, mış, manşetmiş:
2000...29 (17)
2001...20 (8)
2002...10 (7)
2003...31 (63)
2004...75 (28)
2005...105 (30)
2006...111 (38)
2007...146 (37)
2008...171 (51)
2009...80
2010...106 (20)
2011...162
2012...117 ( 5 ağustos itibariyle)
Yukarıdaki tabloda, yaşamını yitiren sivilleri gösteren parantez içindeki sayılar bana ait.
Zira cephenin beri tarafındakiler için de Şemdinli’deki akla ziyan hâkimiyet oyununda rakibini yoklamak için sahaya önce 16 yaşındaki üç genç kızı süren PKK gibi “total” önemli. Savaşçı kayıpları üzerinden kıyas yeterli.
Hatırlatalım, bu rakamlara Uğur Kaymaz dâhil değil. Ceylan Önkol, Serap Eser, Buse Sarıyağ, daha birkaç gün önce Muş’ta evinin önünde oynarken yüreğimize basa basa göçüp giden sekiz yaşındaki Sera Yavuz ve daha nice çocuğumuz da...
Peki, bu savaş 2000’de mi başladı? Tablonun bu milattan öncesi “boş” mu da yalnızca sonrasını dolduruyorlar?
Ölü saymak korkunç, saydıranlar utansın ama mecburuz. Haklarında istatistik olmadığını için yer veremediğimiz PKK’liler hariç rakamlara bir bakalım. Orwell’ın 1984’deki gibi, hafıza kutularında eritilen tabloda sivil ve asker ölümleri birarada.
1984...69
1985...199
1986...184
1987...308
1988...163
1989...331
1990...365
1991...477
1992...1461
1993...2394
1994...2137
1995...1085
1996...778
1997...676
1998...468
1999...319
Durum bu.
İyi de, son birkaç yıldır koltuk altında marjinal sol gazetelerle birlikte taşınan bu neşriyatlarda ağız birliği etmişçesine manşetlerden ve köşelerden verilen tablolar niçin hep 2000 yılından başlıyor?
Cevap belli.
Dertleri ölümlere ağıt yakmak değil, siyasal iktidarın sandıkta devrilememesi.
Hedef, 20’li yaşlardaki milliyetçiliğe teşne Türk çocuklarının tabula rasa’larını [boş tablo] “hepimiz ölecez” paranoyasıyla kirletmek, bilemek. Kürt çocuklarını da ters manyele getirip“kazanacaklarına” inandırmak, yüreklendirmek. Özetle her cepheden savaşçı devşirmek.
Savaş gazı üreten bu bataklığı kurutmamak için manipülasyonun sisine mecburlar, aksi hâlde;
Vatandaş kıyas yapar. AK Parti iktidarı dönemine sıkışıp kalmış analizlerin sığlığını fark eder.
“Paşalar içeride o yüzden daha çok şehit veriyoruz” yalanını elin tersiyle iter. O askerlerin iş başında olduğu zamanlardaki “başarıyı” görür.
“Fırtına kuşağı” diye sırtları sıvazlanan Kürt gençleri, PKK’nin korkunç savaşçı azminin, 1999 yılında Öcalan devletin eline geçince nasıl “şak” diye kesildiğini görür. PKK’de de pekâlâ eylemsizliğin tartışılabildiğini fark eder. Ve 2000 ile 2004 arası örgüt vurmayınca askerin de operasyon yapmadığını, kayıp sayısının çok önemli oranda düştüğünü anlar. Allah korusun“barış mümkünmüş” diye falan düşünmeye başlar.
Ölen PKK’lileri ve faili meçhulleri de ekleyince yılda yaklaşık beş bin canın gittiği 90’larda, devletin askerî birliklerini yöneten ve karşı tarafın fikir babalığını yapan “Küçüklerin” şimdi cezaevinde olmasının, bugün tablonun kısmen iyileşmesindeki hikmetini sorgular.
Darbe planlarının ve düşman görülenlerin kirli ittifakının gündemde olduğu 2003’te PKK’nin bayram değil seyran değil niye savaşı tırmandırdığını araştırır. Hükümet açılım ve reformları başlamışken askerin huzursuzluğuyla eş zamanlı olarak PKK’nin niçin eylemlerini arttırdığını düşünür...
Peki, analiz kabiliyetine vâkıf, yaşı da müsait “barışseverler,” ulusalcı cephenin manipülasyonlarına niçin köşelerinde, televizyonlarda karşı çıkmazlar? Benim verdiğim dünü anlatan bu tabloyu ağızlarına almazlar?
Yapamazlar.
Kendilerini pazarladıkları kitlenin, filtresiz, rötuşsuz resimleri gösterenleri, “yandaş” ilan edecek kadar körleştiğini, linç edileceklerini bilirler. Korkar, susarlar. Çünkü bu salvoları bizler gibi “Bana ne AK Parti’nin bekasından” diyecek kadar opsiyonları yoktur. Zira savaş baronların “iktidarı” kadar, siyasal iktidarla da içli dışlıdırlar. Temiz değillerdir.
Olsun.
Ceylanların, Seraların, Buselerin, Serapların, gencecik askerlerin, yem edilen gencecik kız, erkek Kürt çocuklarının canı, hayatı, savaşçı şer ittifakının yaftalarından korkup lal olunacak bir mevzu değil benim için.
Bilmek sorumluluk yükler, mecburuz, konuşacağım.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019