Roni MARGULIES
Dünyada her şey olması gerektiği gibi mi?
İnsan toplumu insanların mutluluğunu sağlayacak şekilde mi örgütlenmiş?
“Değil” cevabını benimle birlikte sanırım hemen herkes verecektir.
Ama bu cevabı verenlerin çok büyük çoğunluğu çoğu zaman “Değil, ama ben ne yapabilirim ki?”diyecektir. “Değil, ama böyle gelmiş böyle gider, nasıl değiştirebiliriz ki?” diyecektir. Ve hayatına devam edecektir.
Bazı zamanlarda ise, çok çeşitli tarihsel ve toplumsal nedenlerle, çok sayıda insan yaşadığı koşulları dayanılmaz bulur, bu koşulları değiştirmek için harekete geçer.
Tarih boyunca değişmeyen tek şey belki de budur. İnsanlar baskıya, sömürüye, adaletsizliğe karşı şu veya bu şekilde direnir, mücadele eder, ayaklanır.
Direnirken de, ayaklanırken de, büyük kalabalıklar ince eleyip sık dokumaz, tarih okuyup ders çıkarmaz, yöntem, strateji ve taktik tartışmaları yapıp oybirliğiyle en doğru eylem biçimlerini şaşmaz bir bilimsellikle uygulamaz.
Her isyan, her ayaklanma, “Yetti artık!” çığlığının ifadesi olarak başlar. Uzun teorik tartışmaların sonucu olarak değil.
Ondan sonra göç yolda düzülür.
Ve en zor koşullarda düzülür. Çünkü karşı taraf, egemenlerin tarafı, her zaman daha hazırlıklı, daha örgütlü, daha deneyimli ve tepeden tırnağa silahlıdır.
Bu zor ve eşitsiz koşullarda direnenler, isyan edenler hem kendi yaşamlarını hem de dolayısıyla dünyayı değiştirmek için çabalarken bulabildiği her türlü yönteme başvurabilir, her türlü hatayı yapabilir, bazı hatalarından öğrenir, bazılarından öğrenmez, el yordamıyla mücadele eder.
Bu mücadelede iki taraf vardır. Daha fazla değil.
Kendi hesabıma, ben bütün bu mücadelelerde elimden geldiğince kafamı kullanıp durumu anlamaya çalışırım. Ama önce yüreğimle taraf olurum. Önce yüreğim devreye girer, çünkü bu dünyanın değişmesini istiyorum, değiştirmeye çalışanların kazanmasını istiyorum, onlara sempati ve sevgi duyuyorum.
Türkiye ve Filistin örneklerinde olduğu gibi.
Geçen hafta Halil Berktay bu gazetede şöyle yazmış:
“Bir yanda İsrail ve diğer yanda Türkiye devletlerinin, şiddete karşı daha fazla şiddete başvurmaktan başka şey bilmeyen, kafası ancak buna çalışan kör inadı.. PKK ve Hamas gibi iki şiddet hortlağını yaratıyor.”
Bu cümleyle iki sorunum var.
Hamas ile İsrail devletini, PKK ile Türkiye devletini aynı kefeye koymak, hem yüreğinde ezilenlere karşı artık en ufak bir sempati duymamanın sonucu, hem de zaten somut olarak yanlış.
Halil, “Nasıl çıkılır bu sarmaldan? Bilmiyorum” diyor.
Ben biliyorum.
Bugüne kadar hep aynı şekilde çıkıldı, bundan sonra da farklı olmayacak.
Ezilenler, baskıya ve haksızlığa maruz kalanlar ellerindeki tüm imkânları kullanarak direnir, ayaklanır, dünyayı değiştirmeye çabalar.
Direnenlerin üzerine egemenlerin, mevcut durumdan çıkarı olanların, devleti yönetenlerin silahlı güçleri sürülür.
İki taraftan biri galip gelir. Ya dünya değişir. Ya aynı kalır.
Aynı kalırsa, bu sarmal da sürer gider.
Değişirse, bu sarmaldan çıkma ihtimalimiz doğar. Garantisi yoktur, ama ihtimali doğar.
Kitleler tarih yaparken, bir kenarda durumu tarafsızca tartışan, fikir yürütüp görüş beyan edenler olur her zaman. Görüşleri çok önemlidir, ama kimse dinlemez.
Kenarda durup kimsenin dinlemediği fikirler üretmek herkesin en doğal hakkıdır. Diyeceğim yok.
Ama ben, tam da bu sarmaldan çıkabilmemiz için, tarih yapmanın, taraf olmanın, tarihçilik yapmaktan daha faydalı olduğuna inanıyorum.
Napolyon’un dediği gibi, “On s’engage, et puit on voit”.
“Önce kollar sıvanıp işe dalınır, hesaplar sonra yapılır.”
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023