Roni MARGULIES
Diyen olmuş mudur acaba, “Dünyanın tüm muhafazakârları, birleşin!” Olmuşsa, en kolay fikir birliği sağlayacakları konu kuşkusuz “aile” olur.
“Anne”, “baba”, “1,5 çocuklu sıcak aile yuvaları” gibi kavramlar Rejkjavik’ten Kamçatka Yarımadası’na kadar tüm muhafazakârların kalbini ısıtır. Sinema ekranlarında ve roman sayfalarında “Aa, bak, bak, Ali Rıza, oğlumuz ‘Mgrş’ dedi” sahnesi her muhafazakârın gözlerinde birer damla gözyaşının pırıldamasına yol açar.
Ve tüm muhafazakâr politikacılar, Murmansk’tan Mbabane’ye kadar, aile kurumunu kutsar.
Örneğin Başbakan, Babalar Günü için bir mesaj yayınlamış. Aile değerlerinin korunması, adalet, paylaşma, sorumluluk, sevgi, saygı, otorite gibi değerlerin kuşaklara aktarılmasında ailenin temel direği olan babaların belirleyici rol üstlendiğini belirtmiş.
Adaleti, paylaşmayı, sevgiyi anladık da, “otorite” bu listeye nasıl giriverdi diyebilirsiniz. Her muhafazakâr bilir ki, aile ve otorite kardeş kavramlardır, ikisi de çok değerlidir, mutluluğumuz için olmazsa olmaz unsurlardır.
Mesajına devam ederek Erdoğan, “Ailesi için her türlü fedakârlığı üstlenip çileye göğüs geren, ailesinin mutluluğunu kendi mutluluğu sayan babalar, çocuklarını geleceğe güvenle hazırlamak için çaba harcıyor. Bu bakımdan, babaların sadece bu özel günde değil, her zaman gönüllerinin hoş tutulması, babalarımıza karşı vefa duygusunun bir gereğidir” demiş.
Erdoğan eklememiş, ama sorulsa eklerdi: “Bütün bunlar doğaldır, insan doğasının gereğidir.” Ailenin, babalığın, babaya vefanın doğallığı da tüm dünyanın muhafazakârlarını birleştiren bir inançtır.
“İnanç” mı dedim? Pardon, “yanılgı” demek istemiştim.
Doğada böyle bir “doğallık” yok.
Fok balığının dev akrabası olan erkek ayıbalığı buzların üzerinde bütün dişileri toplar, ayıptır söylemesi, hepsiyle çiftleşir, “Haydi bana eyvallah, köşeden sigara alıp geliyorum” der, hiçbiri birbirini bir daha görmez.
Albatros kuşu ise genç yaşta bir eş edinir, çocukları birlikte büyütürler, öldükleri güne kadar bir daha da ayrılmazlar. Komşunun kocasına bakmazlar bile. Samanlıkta yakalanan olmaz.
İnsan dâhil, tüm canlı türleri bu iki aşırı ucun arasında bir yere düşer.
Doğadaki en yakın akrabalarımıza baktığımızda, aynı çeşitliliği buluruz.
Şempanzeler grup halinde yaşar, her fırsatta çiftleşir. Erkek gorillerin pek çok dişiden oluşan haremleri vardır. Jibon maymunu tekeşli ve eşine sadık bir hayat sürer.
Kendi tarihimize bakarsak, yine tek ve doğal bir şey yok.
Günümüz dünyasında, genellikle (ama istisnasız bir şekilde değil) tekeşli evlilik yaygın. Ama bu tekeşliliğin kâğıt üzerinde göründüğü kadar gerçek bir tekeşlilik olmadığı, herkesin her an fırsat kolladığı en saf ve iyi niyetli muhafazakâra bile malum olsa gerek.
Geçmişte, güçlü ve zengin erkeklerin kadınları köleleştirip büyük haremler kurması çok sık rastlanan bir durum. Ama çok zaman kadınlardan bir tanesi “hakiki” ve meşru eş, diğerleri değil.
Günümüzde taş devri teknolojisiyle yaşayan basit toplumlara baktığımızda, yine bir yelpaze var: Bu toplumlar genellikle eski toplumlardan daha az çokeşli, ama çağdaş toplumlardan daha az tekeşli.
Kabile toplumlarının dörtte üçü çokeşli. Geri kalanları ise sadece görünürde tekeşli.
Tüm bilimsel araştırmalardan çıkan sonuç, sonuç çıkarmanın pek de mümkün olmadığı. İnsanlık, koşullara bağlı olarak, tekeşli de olabiliyor, çokeşli de. Genellikle istediğini yapıyor ve davranışlarını mevcut fırsatlara uyarlıyor. “Doğal” diye bir şey yok.
“Doğal” olan, yani genlerimizden kaynaklanan, sadece şu var.
Memeli hayvanların yüzde 99’unda olduğu gibi, insanda da kadınla erkek meseleye farklı yaklaşmak zorunda. Erkeklerin ayılığından söz etmiyorum, daha temel bir fark var.
Çiftleşirken kadınla erkeğin yaptığı yatırım çok eşitsiz. Erkek için mesele beş zevkli dakikadan ibaret. Dişi ise, insandan söz ediyorsak, dokuz aylık ve sonrasında birkaç yıllık bir yatırım yapmış oluyor.
Dişi, hangi erkekle çiftleşeceğini dikkatle seçmek zorundadır.
Erkek ise her gün defalarca çiftleşerek genlerini bir sonraki kuşağa aktarma peşindedir.
Yani “babaların gönüllerinin her zaman hoş tutulması” Başbakan’ın istediği sonucu vermez!
Aile maile kalmaz. Erkekler bayram eder. Nüfus patlaması yaşarız.
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023