Roni MARGULIES
İddia şu:
“Devlet içinde örgütlenmiş gayrımeşru bir yapı, bir ‘cemaat’, bürokratik vesayet oluşturmaya ve/veya darbe yapmaya, hükümeti devirmeye çalışıyor.
Seçilmiş ve meşru hükümet de, bu girişime karşı kendisini koruyor; korumak için gerekli adımları atıyor.
Hükümet meşru, karşısındaki ‘yapı’ ise gayrımeşru olduğuna göre, hükümetin attığı tüm adımlar desteklenmelidir.”
Bu iddiayı savunanlar, hükümetin tüm yaptıklarına destek vermeyi yanlış bulanlara karşı 17 Aralık gününden beri teyakkuz halinde. Canla başla, öfkeyle, hışımla hükümeti savunuyorlar. Savunmayanları Cemaatçilikle, aptallıkla, saflıkla suçluyorlar.
On gün kadar önce 100 imzalı “Yetti Artık! Yolsuzlukları da, Ergenekoncuları da AK’lama!” bildirisinin yayınlanmasıyla birlikte öfke zirveye ulaştı. Dün ve bugün bu bildiriye ve imzacılarına hitaben en az dört köşe yazısı yazıldı.
Önce yukarıda özetlediğim iddiayı, sonra “Yetti Artık!” bildirisini biraz inceleyelim.
Kemalist devlet mi, Cemaatçi devlet mi?
Yüz imzacı adına konuşamam elbet, ama hiç kuşkum yok, hepimiz seçilmiş ve meşru bir hükümete karşı yapılan gayrımeşru devirme girişimlerinin karşısında dururuz. Geçtiğimiz dönemde askerî darbecilere, Ergenekonculara, Balyoz ve Kafesçilere, AK Parti’yi kapatma girişimlerine karşı durduğumuz gibi.
Gücünü elindeki silahlardan alan bir insan grubunun seçilmiş bir hükümeti devirmesi bir yana dursun, böylesi bir gücün hükümete herhangi bir müdahalesine, siyasî konularda herhangi bir görüş bildirmesine bile karşı çıktık, yarın da çıkacağız.
Dolayısıyla, “seçilmiş ve meşru hükümet, gayrımeşru girişimlere karşı kendisini koruyor”yaklaşımına yabancı değiliz. Anlıyoruz, doğru buluyoruz ve geçmişte bunu sık sık gösterdik.
Ancaaak…
Yukarıda özetlediğim iddiayla ilgili benim iki sorunum var.
Birincisi, Cemaat’in devlet içindeki, yargı ve Emniyet içindeki gücünün abartılması. Ve böylece devletin Kemalist, ceberut, baskıcı niteliğinin saklanması, örtülmesi, gizlenmesi. Devlet artık, doksan yıldır bu topraklarda yaşayan herkese eziyet etmiş olan devlet değil, İslamî/Cemaatçi bir aygıt sanki.
Böyle bir saçmalık olamaz.
Hiçbir devlet, ordusuyla, polisiyle, gizli polisiyle ve yargısıyla, kuzu kuzu oturup ele geçirilmeyi beklemez. Türkiye Cumhuriyeti devleti ise, beklemek bir yana dursun, 1923’ten bu yana herkesi fişlemiş, kodlamış, herkesin kim ve ne olduğunu bilmiş, önlemlerini almış, beğenmediklerinin yedi ceddini bellemiştir.
Yedi ceddi bellenenlerin bir kesiminin on yıllık bir süre içinde bu devleti ele geçirmiş olduğunu düşünmek bana gerçekten çok garip ve gülünç geliyor.
Ama diyelim ki ben yanılıyorum. Diyelim ki Cemaat gerçekten de yargı ve Emniyet’i tümüyle ele geçirdi.
Bu durumda ne yapmak gerekir? Demokratik bir ülkede, seçilmiş hükümetin bu durumda ne yapması gerekir?
Demokrasiyi korumak için
İşte, ikinci sorunum da burada başlıyor. Demokratik bir ülkede, seçilmiş hükümet, “Bir cemaat kendi adamlarını devlet memurluklarına sokuyor, ben bu cemaati sevmiyorum, girdikleri her yerden (sırf cemaat mensubu oldukları için) onları atacağım” diyebilir mi? Ve atabilmek için tüm yargı sistemini kendisine bağlayabilir mi? Hayır, diyemez ve bağlayamaz.
Şunları yapabilir. Devlet memurluğuna haksız, hukuksuz, düzensiz bir yöntemle girmiş kişileri atabilir. İtirazım olmaz. Devlet memurluğunu kötüye kullananları, yanlış iş yapanları, suç işleyenleri atabilir. İtirazım olmaz.
Ama züccaciye dükkânında sinir krizi geçiren bir boğa gibi her tarafa saldırıp yıkmak, binlerce kişiyi işinden etmek, yargıyı kendi oyuncağı haline getirmek demokrasiye nasıl sığar yahu? İşten atılanların niye atıldığını ben nasıl bileceğim? Bu vesileyle hükümetin gıcık olduğu herkesi atmadığını nereden bileceğim? Hükümetin kendine bağladığı yargıyı yarın gıcık olduğu herkese karşı kullanmayacağını nasıl bilebilirim?
Bilemem ve bilemeyiz. Dolayısıyla, Cemaat’in gerçekten de yargı ve Emniyet’i tümüyle ele geçirdiğini kabul etsek bile, hükümetin her yaptığını onaylamak zorunda değiliz. Aksine, demokrasiyi korumak istiyorsak, hükümetin aşırılıklarına karşı durmak zorundayız. Demokrasiyi savunmak istiyorsak, hükümetin tüm yaptıklarının demokratik sınırlar içinde yapılmasını talep etmek zorundayız. Darbe var diye hükümetin her yaptığını mübah ve haklı bulmak, demokrasiden vazgeçmek demektir.
Demek ki, “Yetti Artık!” bildirisini imzalayanların derdi, Cemaat’i savunmak da değil, hükümeti devirmek de değil. Demokrasiyi savunmak.
Ne diyor bildiri? Yolsuzlukların üstü örtülmesin. Eli silahlı gerçek darbeciler aklanmasın.
Bunlara kim niye itiraz eder? Bu iki talep nasıl yanlış bulunabilir? Kim yanlış bulabilir?
Vallaha, kusura bakmayın, sadece AK Partililer itiraz edebilir, sadece gözleri AK Parti’den başka bir şey göremeyenler, AK Partisiz bir Türkiye düşünemeyenler yanlış bulabilir.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023