Roni MARGULIES
Dünyada yaşayan herkes, altı yedi milyar kişinin hepsi, akraba.
Tevfik Fikret “Milletim insanlıktır, vatanım yeryüzü” derken, sandığından çok daha haklıydı.
Herkes gerçekten akraba.
Yetmiş bin yıl kadar önce, sadece doğu Afrika’da çağdaş insan vardı. “Cumhuriyet okuru” anlamında değil, homo sapiens sapiens anlamında “çağdaş”. Yani biz.
Dünyanın başka yerlerinde bize benzeyen, “homo” olan, ama “sapiens” olmayan başkaları vardı; Avrupa’da homo neandertalensis, doğu Asya’da Homo erectus, Flores adasında kısacık boylu homo floresiensis. Ama insan sadece Afrika’da vardı.
Ve bir grup insan yine o yıllarda, meraktan mıdır, maceracılıktan mı, Afrika’nın kuzeydoğu kıyısından karşıya geçti. Ve geçenlerin torunları kıyı kıyı giderek, nehir vadilerini izleyerek 40 bin yıl önce Avustralya’ya, 35 bin yıl önce Avrupa’ya ulaştı. Torunların torunlarının bazıları Vietnam civarına vardıklarında sağa dönüp Avustralya’ya değil, sola dönüp Sibirya’ya doğru yola çıktı. Onların da torunları o zamanlar boğaz olmayan Bering Boğazı’ndan geçip 15 bin yıl önce Amerika’ya ulaştı.
Bu yolculuğu ilk başlatan o maceraperestler Somali kıyılarında sallarına binerken toplam insan nüfusunun belki sadece 10 bin olduğu tahmin ediliyor. Sallara binenlerin sayısı ise belki de 500 kadar az.
Ve bugün Afrika dışında yaşayan herkes, hepimiz, o 500 kişinin torunlarıyız. Yakın akrabayız!
Diyelim ki sıcaktan beyniniz uyuşmuş, bundan etkilenmediniz. Peki, şuna ne dersiniz: O birkaç yüz kişinin aynı dili konuşuyor olması gerek!
Nasıl bir dildi acaba konuştukları?
“Ulan, karşıda ne var acaba? Geçsek mi?” derken nasıl diyorlardı? Nasıl bir ses çıkarıyorlardı?
Hiç bilemeyeceğiz.
Merak ediyorum, çünkü bugün dünyada konuşulan bütün diller o dilden geliyor!
Şu anda konuşulan en eski dillerin Afrika’da bazı kabilelerin konuştuğu “klik” dilleri olduğu tahmin ediliyor. Örneğin, !Kung. Baştaki işaret, boğazın dibinden çıkan bir “klik” sesi.
Tanzanya’da yaşayan Hadzebe kabilesi ile Namibia’daki !Kung’lar, genetik incelemelerden biliyoruz, en az 40 bin yıldır ayrı coğrafyalarda yaşıyor, fakat ikisi de “klik” dilleri konuşuyor. İkisinin ayrı ayrı “klik” dili üretmiş olması ufak ihtimal olduğuna göre, ortak bir ön dilleri olması ve bunun bir “klik” dili olması gerek.
Ama o kadar. Daha geri gidemiyoruz.
Günümüzde konuşulan tüm diller arasında ortak unsurları bulup çıkarsak, insanlığın ilk anadili hakkında ipuçları bulamaz mıyız?
I-ıh, olmuyor. Dil o kadar canlı bir şey ki, birkaç bin yılda tümüyle değişiyor, ortak unsur kalmıyor. Fransızcayla !Kung arasında hiçbir ortak kelime yok!
Arayan olmamış değil ama.
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu şöyle anlatıyor örneğin:
“Dolmabahçe Sarayı’nda toplanacak olan Üçüncü Türk Dil Kurultayı’na sunulmak üzere Atatürk’ün soyadındaki ‘ata’ sözünün incelenmesi Genel Saymanlık’ça bana verilmişti.
Daha ilk araştırmalarda ‘ata’ sözünün başlıca dünya dillerinde kullanılmış olduğu anlaşılıyordu.. Özellikle, Türkçede şekil ve anlamını değiştirmeden yüzyılları aşarak günümüze kadar gelmişti. Öteki dillerde ilk devirlerinde kullanılmış, sonraları bırakılmış, kullanılmaz olmuştu.. Demek bu söz bütün dillere bir kaynaktan yayılmıştı.
Atatürk ‘ata’ sözünün asıl şeklini ve anlamını eski kaynaklardan bugüne kadar Türkçede koruması bakımından Türkçe olduğunu ileri sürüyor ve bunun için soyadı olarak seçtiğini belirtmek istiyordu.
Kurultay’ın ikinci günü, Atatürk’ün de bulunduğu toplantıda, bütün dünya dilcilerine ‘ata’ sözünü aynı düşüncelerle açıkladım. Atatürk kalktı, omzumu sıvazladı.. Özellikle tezimin son cümlesi hoşuna gitmişti: ‘Ata kelimesi Türklük kadar eskidir ve Atatürk kadar bizimdir’ demiştim.”
Bütün dünya dilcileri genç Vecihe Hanım’a hayran kalmıştır kuşkusuz. Kahkahalarını bastırmak nezaketini göstermişlerdir!
Vecihe Hanım 1944’ten 1983’e kadar Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde hocalık yapmış. Türk Dili dergisine göre, “Hayatı boyunca Atatürk sevgisiyle ve onun çizdiği yolda bilim yapmıştır. Belki de Atatürk’e olan bu hayranlığı ve sevgisi sebebiyle, bilim çevrelerinde o dönem için terk edilmiş olmasına rağmen, Güneş-Dil Teorisi’ne eserlerinde yer vermiştir.”
Tevekkeli değil, “Beni Türk dilbilimcilerine teslim ediniz” demiş Atatürk.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023