Roni MARGULIES
Meclis'te sorulan bir soruya cevaben Sağlık Bakanlığı'ndan şu bilgileri öğrenmiş olduk: “Türkiye’de 2015 yılında 7, 9 milyon kişi ruh sağlığı ve hastalıkları dalında muayene oldu. Muayene sayısı bir yılda 741 bin kişi artarak 2016 yılında 8,6 milyon kişiye yükseldi. Bu yılın ilk dört ayında ise ruh sağlığı ve sinir hastalıkları dalında muayene olanların sayısı 3,2 milyon oldu.”
Bakanlığın verilerine göre 2011-2016 arasında antidepresan kullanımı yüzde 25,6 artmış. Geçen yıl ruh sağlığı ve sinir hastalıkları dalında muayene olanların sayısı 8,6 milyon kişiyi geçmiş.
Bu verilerin hiç kimseyi şaşırtmayacağını tahmin ediyorum. Milletvekillerinden biri de zaten çok makul bir açıklama yapmış: "Ülkemizde her sekiz kişiden biri ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle hastaneye başvurmuş. Sosyal baskı, önyargılar ve diğer nedenlerle doktora gitmeyenler dahil edildiğinde, bu sayının çok daha yüksek olduğu ortada. Çözüm demokrasinin kural ve kurumlarıyla yeniden sağlıklı olarak işletilmesidir. Adalet sisteminin tarafsız ve adil olmadığı konusundaki yaygın görüş ve kanının ortadan kaldırılmasıdır. Muhalif görüş ve düşüncede olanların üzerindeki baskıların yok edilmesidir. Üreten ve fırsat eşitliği olan, halkın bugünden ve yarından umut duyduğu bir Türkiye’nin yaratılmasıdır. Aksi takdirde hep birlikte ‘Oynatmaya az kaldı, doktorum nerede?’ şarkısını söyleyeceğiz."
AKP'li olmadığını tahmin edebileceğiniz milletvekili doğru ama eksik söylemiş. Kişisel rahatsızlıklarla toplumsal gerginlik, baskı ve kaygıların doğrudan ilişkili olduğu kuşkusuz. Türkiye'de iyice kuşkusuz. En azından Gezi'den beri, dört yıldır, kesintisiz bir kutuplaşma, çatışma ve gerginlik ortamında yaşıyoruz. Barış sürecinin rafa kaldırılmasından bu yana bir savaş ortamında yaşıyoruz. Suriye'de işler çığırından çıktığından beri her an sınırötesi bir savaşa bulaştırılma tehlikesiyle yaşıyoruz. Türkiye devletinin kuzey Suriye'de bir Kürt devleti oluşmasını engellemek için her türlü deliliği yapıyor ve daha fazlasına da hazırlanıyor olması bu tehlikeyi her gün daha somut hâle getiriyor. Ve bir yıldır OHAL koşullarında durup dururken işimizi kaybetme, gözaltına alınma, cezaevine düşme korkularıyla yaşıyoruz.
Herkes bilir, Türkler "Türk'üm" diyebildiği için çok mutludur ve ayrıca bir Türk dünyaya bedel olduğu için çok güçlüdürler, ruh sağlıkları kolay kolay bozulmaz. Ama bu tarif ettiğim koşullarda Türk milletinin bile ruhunun çok rahat etmeyeceği tıp biliminin temel verilerinden biri olsa gerek.
Uçaklar düşerken
Üstelik, sorun sadece Türkiye'de de değil. Dünyanın bütünü uzun bir zamandır istikrarsız, güvensiz, sallantılı ve tehlikeli bir dönemden geçiyor. Biz bu durumu Sayın Cumhurbaşkanımız ve devletimiz sayesinde özellikle yoğun bir şekilde hissediyor olabiliriz, ama tek hisseden biz değiliz. Şu veya bu ülkenin kendi sorunlarının arka planında dünya kapitalizminin sarsıntıları var.
Bu arka planın en arkasında, çok kutuplu bir dünyada Amerika, Çin ve Rusya'nın yaklaşık otuz yıldır sürdürdüğü hegemonya mücadelesinin, yoğun ekonomik ve askerî rekabetin etkileri yatıyor. Zaman zaman, Ukrayna'da ve şimdi de Suriye'de olduğu gibi, bu rekabet yerel savaşlardan çok daha geniş felaketlere taşma tehlikesini içinde taşıyor. Suriye'de önce Türkiye Rus uçağı, sonra da Amerika Suriye uçağı düşürdüğünde dünyanın kanı donuyor.
Arka planın ikinci ve daha görünür unsuru, emperyalizmin yüz elli yıldır özellikle Ortadoğu halklarına kusturduğu kanın 2001 İkiz Kuleler saldırısından beri artık Batı'ya da sıçrıyor olması. Önce Batı'ya kaçarak biraz daha güvenli bir yaşam arayan milyonlarca göçmen yoluyla, sonra da Londra, Paris ve Brüksel gibi Batı başkentlerinde patlayan bombalar yoluyla. Buna karşı yükselen ırkçılık ve İslam düşmanlığı, sınırları kapatmak, girişleri yasaklamak, duvarlar inşa etmek hiçbir işe yaramıyor, yarayamaz. Batı'nın siyasî kurumları ve konsensüsleri bu yükün altında çatırdıyor.
Arka planın üçüncü unsuru da 2007-2008 ekonomik krizinin çözülemiyor olması. Bunun etkilerini Türkiye'de otururken algılamak zor. Toplumun en zengin küçük bir kesimi dışındaki herkes Batı'da on yıldır yoğun ekonomik ve parasal kaygılarla yaşıyor. Ve bir yandan da, kendileri hep kaygılıyken, o küçük kesime hiçbir şey olmadığını gözlemliyor. İngiltere'de 22 katlı toplu konut binası içinde yaşayanlarla birlikte geçen hafta yandığında, herkes derhal "O binada yoksullar yaşıyordu" sonucunu çıkardı. Kimse bahane aramadı, derhal sistemin kendisi suçlandı. Bu durum siyasî kurum ve konsensüsleri tümüyle savunulamaz, sürdürülemez kılıyor. Toplumun tabanında sisteme karşı müthiş bir yabancılaşma ve öfke var.
Çıkış yolu
Bütün bunların üzerine Türkiye'nin kendine özgü sorunları da ekleyince, Xanax, Prozac, Cipralex ve Cipram gibi antidepresan ilaçları Türkler kullanmasın da kim kullansın!
Oysa, dünyaya biraz daha ayrıntılı bakınca tüm istikrarsızlık ve kriz dönemlerinde olduğu gibi, genel tabloda çelişkili alanlar olduğunu görebiliriz. Sadece iki tanesini hatırlatayım.
Herkes Trump'ın seçildiğini biliyor ve haklı olarak korku çığlıkları atıyor. Ama unutulan bir şey var. Kendini sosyalist olarak tanımlayan Bernie Sanders, Hilary Clinton'u yenip Trump'ın karşısına aday olarak çıkmanın eşiğine geldi. Amerika'da sosyalist bir cumhurbaşkanı adayı! Duyulmuş şey değil! Ama duyulmasına ramak kalmıştı. Ve Trump'a karşı Sanders çıksaydı kazanma şansının çok yüksek olduğu tahmin ediliyor.
İngiltere'de 8 Haziran erken seçimlerinde, İşçi Partisi'nin sosyalist başkanı Jeremy Corby'in hezimete uğrayacağına garanti gözüyle bakılıyordu. Corbyn tüm beklentileri aştı, Muhafazakâr Parti çoğunluk sağlayamadı ve kampanya bir iki hafta daha devam etseydi İşçi Partisi'nin kazanacağı tahmin ediliyor.
Evet, dünya ve Türkiye istikrarsız ve tehlikeli. Ama sisteme yabancılaşmış büyük yoksul emekçi kitlelere sosyalist bir alternatif sunulduğunda, krizden ve antidepresan kullanımından çıkmanın yolu da görünür oluyor.
Roni Margulies
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023