Roni MARGULIES
Richard Nixon 1968 Kasım ayında Cumhurbaşkanı seçildiğinde, seçim vaadlerinin başında Vietnam savaşını sona erdirmek, Amerikan askerlerini memlekete geri getirmek geliyordu. Vietnam, ülkenin başlıca tartışma konusu olmuş, savaşın kazanılabileceği kamuoyunda giderek kuşkuyla karşılanmaya başlamış, savaş karşıtı hareket üniversitelerden taşarak her yanı kaplamıştı.
İşler Nixon'un umduğu gibi gelişmedi. Yirmi yılı aşkın bir süredir, ta 1950'lerden beri, birkaç askeri danışman göndererek başladığı Vietnam müdahalesine her yıl asker sayısını artırarak sürdüren eden Amerika, aynı şekilde devam etti. Ama Amerikan toplumu artık devam etmeye niyetli değildi.
Tet Taarruzu
Nixon'un seçilmesinden tam bir yıl önce, Başkomutan General Westmoreland 21 Kasım 1967'de şöyle demişti: "Komünistler artık önemli bir saldırıya girişebilecek güçte değil... Kesinlikle eminim ki, 1965'te savaşı kazanmakta olan düşman bugün savaşı kuşkusuz kaybetmekte... Önemli bir aşamaya vardık: savaşın sonu artık görünür oldu."
Gerçekten de, Nixon koltuğuna otururken, hükümeti onaylayanların oranı 8 puan artıyordu. Ama anketler yine de kamuoyunun %47'sinin savaştan memnun olmadığını gösteriyordu.
Bu iyimser hava yaratılır, kazandık kazanıyoruz propagandası yapılırken, saldıramazlar bile denilirken, 30 Ocak 1968 günü 84.000 Viet Kong gerillası ve Kuzey Vietnam askeri savaşın en kapsamlı saldırısını başlattı! Tet Saldırısı toplam 64 şehri, daha da fazla sayıda küçük yerleşimi ve tüm Amerikan hava üslerini kapsıyordu.
Saldırının amacı bir halk ayaklanmasını tetiklemekti. Bu amacına ulaşamadı. Vietnamlı bir komutanın ifadesiyle: "Doğrusunu söylemek gerekirse, ana hedefimizi gerçekleştiremedik. Ama Amerikalılara çok büyük kayıplar yaşattık, kazanımımız bu oldu. Amerika'da bir etki yaratmaya gelince, amacımız bu değildi, ama bizim açımızdan çok olumlu bir sonuç elde etmiş olduk."
Saldırının sonucunda, Amerika'da savaşın kazanılabileceğine inananların sayısı daha da azaldı; savaş karşıtlarının eli iyice güçlendi.
Ertesi ay tüm savaş boyunca bir haftada en çok Amerikan askerinin öldüğü (543) hafta yaşandı. Ve 1968 yılı en çok Amerikalının (16.592) öldüğü yıl oldu. Şubat ayında, seçim vaadlerinin tam tersine, Nixon 48.000 kişinin askere alınması emrini imzaladı.
My Lai Katliamı
Ertesi yıl Kasım ayında Amerikan askerleri My Lai köyüne girip 400 ile 500 arası sivil köylüyü katletti. Olay bütün dünyada bir öfke dalgasına yol açtı. Aralık ayında öğrenci ve öğretmenlerin artık askerlikten muaf olmayacağı açıklandı.
Üniversitelerde öğrenciler askere celp kağıtlarını yakarken; askere gitmemek için Kanada'ya kaçan genç Amerikalıların sayısı giderek artıyordu.
Savaşın sona erdirilmesi beklenirken, 1970 başında Amerika Kamboçya'yı işgal etti.
Üniversitelerde kitlesel savaş karşıtı eylemler patlak verdi. Mayıs ayında Kent State üniversitesinde gösteri yapan öğrencilere Ulusal Muhafızlar saldırdı, ateş açtı ve dört öğrenciyi öldürdü. Ülke çapında başlayan boykot hareketine dört milyon öğrenci katıldı.
İngiltere'de Vietnam Dayanışma Kampanyası (Vietnam Solidarity Campaign, VSC) 1966 yılında kurulmuştu. Kampanyanın 1967 Ekim'inde örgütlediği 20.000 kişilik savaş karşıtı gösteri polisin tüm çabalarına karşı Londra'da Amerikan Elçiliği'nin bulunduğu meydana girmeyi başardı. Ertesi yıl Mart ayında 100.000, Ekim ayında 200.000 kişilik iki gösteri örgütlendi. Bunlar İngiltere tarihinin belki de o güne kadarki en büyük gösterileriydi.
Portekiz Devrimi
Vietnam savaşının yanı sıra, dünyanın ve 1968 hareketinin ilgisini toplayan diğer savaşlar Portekiz'in Afrika'daki üç sömürgesi Angola, Mozambik ve Gine-Bisau'daki kurtuluş savaşlarıydı.
İspanya'daki Franco rejimi gibi, Portekiz'de de 1930'larda kurulmuş olan faşist rejim hâlâ varlığını sürdürüyordu.
Üç sömürgede süren savaş ülke ekonomisini giderek zora sokuyor ve Portekiz'i dünyada ve Birleşmiş Milletler'de dışlanan, kınanan bir hâle getiriyordu.
Diktatör Salazar 1968'de 79 yaşında hastalanıp yerine Caetano geçtiğinde,
sömürge savaşlarına karşı çıkmak tüm rejim karşıtlarını birleştiren konu olmuştu.
Nihayet, 25 Nisan 1974'te Portekiz ordusunun içindeki bir grup, Silahlı Kuvvetler Hareketi, darbe yaparak Caetano'yu devirdi. Darbede tek bir kurşun atılmamıştı.
Darbeyle birlikte halk sokaklara döküldü. Halkın askerlerin tüfek namlularına soktuğu karanfiller nedeniyle Portekizde faşizme son veren hareketin adı tarihe Karanfil Devrimi olarak geçti.
Yeni hükümetin ilk kararlarından biri tüm askerleri Portekiz'den çekmek, sömürgelerin bağımsızlığını tanımak oldu.
Afrika'daki bir diğer sömürgede, İngiliz sömürgesi Rodezya'da mücadele sürüyordu. Orada bağımsızlığın kazanılması biraz daha uzun sürecekti, ama artık sona yaklaşılmıştı: Ancak 1968 hareketinin artık sönümlendiği günlerde, belki de hareketin son zaferi olarak, Rodezya 1980 yılında Zimbabwe oldu.
Tek dünya, tek mücadele
Hareket 1968'de ve izleyen yıllarda Vietnam'da savaşa karşı mücadele etti, Afrika'da sömürgeciliğe karşı mücadele etti, Amerika'da ve Güney Afrika'da ırkçılığa karşı mücadele etti, Portekiz ve Çekoslovakya'da diktatörlüğe karşı mücadele etti. Ve tarihsel zaferler kazandı, dünyanın çehresini değiştirdi.
Dünyayı yönetenler her yanda geri adımlar attı, yenilgiler yaşadı. Sonra, 1970'lerin ikinci yarısından itibaren toparlanmaya başladılar, karşı saldırıya geçtiler. Ve 1980'lere gelindiğinde, iktidarda Reagan, Thatcher, Kohl ve Özal vardı.
Tarih, sınıf mücadelesinin tarihidir. Bazen onlar üste çıkar, bazen biz. O dönemde biz kazanıyorduk. Nihaî darbeyi vurmamıza ramak kalmıştı. Vuramadık.
Vuramadığımız için, tarih ve mücadele devam ediyor.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023