Roni MARGULIES
Sanat çok önemli bir şeydir.
Bana inanmıyorsanız, bakın, Levent Kırca da söylemiş çok önemli bir şey olduğunu:
“Sanat, toplumun okuludur. Halkın yansımasıdır, soluğudur. Sanat, bir toplumun ‘ten’idir, ‘cilt’idir. Sanat toplumu bilinçlendirdiği için, önce onu yok ederler. Kendimi, elleri kolları alçıya alınmış bir ahtapot gibi hissediyorum.”
Yüzü Levent Kırca’ya benzeyen alçıya alınmış ahtapot imajını gözlerinizin önünden silebilirseniz, yazıya devam etmek istiyorum lütfen.
Ne yalan söyleyeyim, tiyatrocu, komedyen ve yazar kimliklerinin hiçbiriyle Levent Kırca’yı bugüne kadar ciddiye almış, izlemiş değildim.
Kendi kabahatim. Halkın yansımasından, soluğundan mahrum etmişim kendimi.
Tam hatırlayamıyorum, ama Atatürk de demiş ya: “Damarlarından biri kesilen bir toplum sanat yapamaz, çok kan akar ve o kan çok asildir.”
Bu eksiğimi kapatmak için, ‘Sanatçılar Girişimi’ diye bir şey kurulduğunu duyduğumda ilgilenmeye çalıştım.
Şöyle anlatmış Kırca:
“En son sanatçılar girişimi bir araya geldi. Bir platform oluşturuldu. Bir basın açıklaması yapıldı. Ben bu girişimi planlayan grubun içindeyim. Bu girişimin amacı bugün ülkemizde birtakım hakların gasp edilişi, özgürlüklerin önüne set çekilmesi. Aydınların tutuklanması. Sanatın yasaklarla karşı karşıya gelmesi. Bir heykelin yıkılması. Yeni bir şey icat etmiyorum. Var olanı söylüyorum. Atatürk’e yönelik birtakım hareketlerin olması. Onun için de biz buradayız. Bazı haksızlıklara da karşıyız dedik. 100 kadar arkadaşım var.”
Bu arkadaşlar arasında çok değerli isimler de var: Tarık Akan, Ferhan Şensoy, Yıldız Kenter, Leylâ Erbil, Genco Erkal, Müjdat Gezen, Edip Akbayram, Zeynep Oral, Rutkay Aziz, Kürşat Başar, Bedri Baykam, Nihat Behram, Ataol Behramoğlu, Nedim Saban, Nejat Yavaşoğulları.
Girişim’in bir eksiği var bence.
Adı ‘Çağdaş Sanatçılar Girişimi’ olsa daha iyi olurdu. Memleketimizde gelenek olmuştur çünkü.
“Ben çağdaşım, aydınlanmış bir insanım, çağdaş ve aydınlanmış olmak Atatürk gibi yaşamak, Atatürk gibi düşünmek demektir. Atatürk gibi yaşamayan ve düşünmeyen herkes gerici, şeriatçı ve/veya eşşoğleşşektir. Onları aydın ve yurtsever orgenerallerimizin yardımıyla çağdaşlaştırmak ve eşşoğleşşeklikten vaz geçirmek gerekir” diye düşünen oluşumların isminde “çağdaş” kelimesi olur.
İnsan hem çağdaş hem de sanatçı olunca, bunun bazı gerekleri vardır tabii.
Girişim’in katılımcılarından eski şair Ataol Behramoğlu bir tv programında çok güzel belirtmiş bu gereklerin neler olduğunu.
Demiş ki, “Hiçbir demokratik ülkede gelen başbakan ilk gün es selam ün aleyküm demez. Halkın oyları ile seçilmiş parti bir ülkenin temellerini oluşturan değerleri ortadan kaldırma hakkına sahip midir? Mesela laiklik olgusunu ortadan kaldırmaya sahip midir? Cumhuriyet'in niteliklerini ortadan kaldırmaya yönelik haklara sahip midir? Halk örgütlü değilse buna bir şekilde asker karar verebilir. Askerin yaptığına sivil toplum sahip çıkabilseydi, toplum bambaşka bir yere gidebilirdi. Ama sahip çıkamadı. Toplum örgütsüz olduğu için bilinçsiz olduğu için yapamadı”.
Behramoğlu’nun kaygılarını anlıyorum. Kısaca şöyle özetlenebilir: “Halk aptal, askerin yaptığına sahip çıkmıyor, kendi seçtiği hükümete sahip çıkıyor, ay ne kötü durumdayız. Keşke askerler darbe yapsa da, çağdaş ve demokratik olsak.”
Aslında özetlememe gerek de yok, kendisi özetlemiş zaten: “Göreceğiz ülke nereye doğru gidiyor. Devam etsinler oy vermeye. Toplumun uyarılması lazım, aydınlatılması lazım. Her toplumun kendine özgü gerçekleri var. Ben darbe iyidir, demokrasi kötüdür demiyorum. Asla böyle bir şeyi savunmuyorum. Ama gerekirse olabilir.”
Bütün bunları kolayca anlıyorum da, “Hiçbir demokratik ülkede gelen başbakan ilk gün es selam ün aleyküm demez” kaygısını anlayamadım doğrusu.
Başbakan’ın “es selam ün aleyküm” demesine mi itiraz ediyor Behramoğlu, yoksa bunu “ilk gün” söylemesine mi?
İlk gün değil de ikinci gün mü selam vermesi gerekiyordu? Yoksa zaten “es selam ün aleyküm” değil, “good morning” mi demeliydi?
Atatürk’ün lafını hatırlayıverdim birden: “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”.
Söylemeyi unutmuş, “Sanatçıları Levent Kırca ve Ataol Behramoğlu gibi olan bir toplumun sanatla zaten işi kalmamıştır.”
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Haydi başka gezegene gidelim!
22.03.2023 - Diktatör, komplo ve ölüm
13.03.2023 - “Maşallah şehrin temizliği gayet güzel”
27.02.2023 - Türk erkeği ağlamaz (ben ağlarım)
20.02.2023 - Puslu havayı seven yabancı kurtlar
13.02.2023 - Dört dilde geçinemiyoruz!
6.02.2023 - Yasaklamalı mı, yasaklamamalı mı?
29.01.2023 - İnsan insanın kurdu mudur?
21.01.2023 - Ardahan Umumî Helalar Müstahdemliği ve hukuk
15.01.2023 - Seküler milliyetçilik ve dindar milliyetçilik
15.01.2023
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
tuncay demirtaş
bu "iyi" şeyleri söylemek hangi politik gereksinimden kaynaklanıyor. bir köşeniz var ve okunuyorsunuz ama yazdıklarınızın okuyanlarınıza bir "iyi"liği olması gerekmezmi. ben sizi 15 yaşımda "politika" gazetesinden okuyor sürgünde taksi şoförlüğünüzü de biliyorum. şimdi oya baydar ile anlamsız "mor" polemiği bana ne katacak. bugün prof.lar gazeteciler ve artık avukatlar tutsak alınıyor ve siz dersim övgüsüyle birilerinin "2011" işlerini kolaylaştırıyosunuz.herkesi kavgaya çağırın, artık HDK var