Roni MARGULIES
Kürt sorunu çözüldü galiba.
Epey zamandır gazeteler bu konuda sessiz. Hiçbir şey yok.
Ben bundan şu sonucu çıkarıyorum: Hiçbirimizin bilmediği bir yerde, iki tarafın temsilcileri harıl harıl görüşüyor, müzakere ediyor, yol alıyor. Hiç bilgim yok, ama hiç kuşkum da yok.
Geçen gün Taraf’ta “Hükümetin oluşturduğu ve yeni diye sunulan planın mimarları arasında bulunan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Murat Özçelik’in.. istifa kararı aldığı” ama bu karardan vazgeçirildiği haberini okudum. Müsteşar Bey “PKK’yı olası bir müzakerede devre dışı bırakan Kürt Planı’nın mimarları arasında” yer alıyormuş.
Bu mimarlara ve onları istihdam eden müteahhitlere geçmiş olsun.
Konuyla ilgili küçük bir hatırlatma yapmak isterim.
Önce, Kürt sorununun temelinden, savaşın ve ölümlerin temel nedeninden başlayalım. Tüm ayrıntılar bir yana; PKK ne yaptı, Barzani ne dedi, kim kime kurşun sıktı, Roboski’nin anlamı neydi, MİT neyi niye yapar gibi tüm sorular bir yana; temel sorun nedir?
Ülkenin bir bölgesinde yaşayan ve sayıları milyonlarla ifade edilen bir insan grubunun siyasî, ekonomik ve kültürel talepleri var. Haklı talepleri var. Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez, ama bu insan grubunun kendi dilini konuşmak, eşit vatandaş olmak, kimliği nedeniyle baskı görmemek gibi taleplerinin meşru ve haklı olduğu reddedilemez. Hiçbir hak, hiçbir hukuk anlayışı uyarınca reddedilemez.
Sorun, bu haklı taleplerin reddedilmesi, silah zoruyla reddedilmesi. Sorun, hak arayan bir toplumun üzerine askerle, silahla, tank, top ve tüfekle gidilmesi; gidilmiş olması ve hâlâ gidiliyor olması. Tüm ölümlerin sorumlusu, hem asker hem gerilla hem sıradan vatandaş ölümlerinin sorumlusu, tetiği hangi parmak çekmiş olursa olsun, hak arayanların üzerine asker gönderen devlettir. Akan kanların sorumlusu, toplumsal bir sorunu askerî güç kullanarak çözmeyi seçmiş olanlardır. Geri kalan her tartışma ikincildir, ayrıntıdır. Önce bunu unutmayalım.
Bu insan grubu, haklarının verilmeyeceğine kanaat getirip silaha davranmadan önce, eşit haklara sahip vatandaş muamelesi görse, kendi tarihini, kültürünü, dilini istediği gibi ve hor görülmeden yaşamasına izin verilse, yoksul bırakılmasa, “dağ Türk’ü” diye hakarete maruz kalmasa, bugün tek bir kişi ölecek miydi?
Bu insan grubu silaha davrandıktan sonra, silaha gerek olmadığı gösterilse, Türkiye’nin eşit vatandaşlardan oluşan demokratik bir ülke olduğu kendilerine kanıtlansa, talepleri karşılansa, binlerce insan ölecek miydi?
Sorun, ne Kürtler, ne PKK, ne silah. Sorun, devletin 1926’dan beri uyguladığı silahlı çözüm çabası. Önce bunu unutmayalım.
Çözüm ise, dün olduğu gibi bugün de, haksızlığı ortadan kaldırmak. Devletin silahlı çözüm çabası sürdükçe, haklarını silah kullanarak arayanlar bitmez, bitirilemez, hep var olur. İnsanların ilelebet silah zoruyla, askerî yöntemlerle baskı altında tutulabildiklerinin örneği tarihte yoktur.
Demek ki, Türk, doğru ve çalışkan olan herkesin üzerine düşen, savaşın bitmesi için, hak arayanların haklı taleplerinin karşılanmasını talep etmektir. Savaşın başka türlü bitmeyeceğini, haklı talepler karşılanana kadar bitmesinin mümkün olmayacağını anlatmaktır.
Savaş sürerken, taraflardan birinin silah bırakmasını istemek anlamsız bir çağrıdır. Silah, masaya oturulup karşılıklı taahhütler verildiğinde bırakılır, durup dururken değil. Akıllı Türklere düşen, taraflardan birinin silah bırakması çağrısında değil, taraflardan diğerinin haklı talepleri karşılaması çağrısında bulunmaktır.
Hem hükümet, hem Genelkurmay, yarım yamalak da olsa, çekingen ve tereddütlü bir biçimde de olsa, bu savaşın silah zoruyla kazanılamayacağının bilincinde. Olmasalar, ne “Kürt Açılımı” diye bir ifade siyasî hayatımıza girmiş olurdu, ne “Kürt Planı” hazırlanırdı. Hükümet bu işe hiç bulaşmazdı, seksen yıl boyunca olduğu gibi konu Genelkurmay’ın, JİTEM’in ve benzer katil sürülerinin tekelinde kalırdı.
Hükümet yeterince milliyetçi ve vatansever görünmeme kaygısıyla bazen esip gürlüyor. Çok doğal. Ama umurumda bile değil, çünkü inandırıcı değil.
Meselenin masa başında çözüleceğini artık kavradıklarını, Kürt hareketinin onlara bunu kavrattığını sanıyorum.
Bizlere düşen, daha da iyi kavramaları için çalışmak.
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023