Sezin ÖNEY
Beni bilfiil siyasi yorumculuğa başlatan, bir doktoraya, bir hayat biçimine mal olan konuda duruşum herhalde yeterince net; Ergenekon bir melanet.
Mahkeme kararlarına bakınca; kime kaç yıl verildi tartışmalarımızın “didişme ruhuna” tanık olunca...
Kararlarla ilgili her ince detay, sanki kim eline alıp kurcalasa, elinde patlayacak bir bubi tuzağı; bir toplumsal kutuplaşma, tartışma mekanizması.
Seçimler, başkanlık gibi “büyük” gündem maddeleriyle dolu Türkiye politikasında, ne kadar didişme, kutuplaşma o kadar iyi, gibi de bir mantık çıkıyor ortaya.
Ergenekon, zaten böylesi toplumsal kargaşaların pompalayıcısı değil miydi?
Galiba, “bildiğimiz hâliyle” yok olurken, son marifeti, toplumsal bir virüse dönüşmek sanki --vahşi kutuplaşmaları her daim uçuklatan...
2007’de beni Taraf’ta yazmaya başlatan, Türkiye’deki “derin devletin” yok olması, Türkiye’nin sivil, şeffaflığı prensip edinen, demokrasi mücadelesinden başarıyla çıkmış bir ülke olabilmesi idealine duyduğum müthiş bağdı.
Sevgili Hrant Dink’in öldürülmesi, 27 Nisan Muhtırası gibi dönüm noktaları, beni 19. yüzyılda Avusturya-Macaristan ve Osmanlı’nın siyasi karşılaştırmasından yola çıkan tarih doktoramdan uzaklaştırmış; adım adım gecemi gündüzümü Türkiye politikası yapmıştı.
O dönem, 2007’de yani, bir sürü farklı detay arasında en çok takıldığım şeylerden biri de, Türkiye’nin “derin yapılarının”, Irak Kürdistanı’nda giriştiği tuhaf maceraları, satır arasından, gizli ipuçlarından takip etmekti.
Türkiye, hem ordusu, hem istihbaratı ile “Kuzey Irak”ta varlığını hem resmen sürdürüyor, hem de Irak’ta o dönem tek “istikrar mekânı” olan bölgede, El Kaide kaynaklı birtakım saldırılara aracı olur izlenimi veriyordu.
2010’da, WikiLeaks’in ifşa ettiği diplomatik yazışmalar, tam da böyle bir duruma işaret etti.
Türkiye’de gazetelerde, 2010’da, “WikiLeaks’ten Türkiye Bombası” gibi başlıklarla duyurulacak haberlerde, sınırdan Irak’ta El Kaide’ye “mühimmat”, “yardım” geçmesine Türkiye’nin göz yumduğuna dair bilgiler, “şeker kaplı” şekilde yer aldı.
Şeker kaplı diyorum, çünkü bu bilgilerin arka planını ortaya koyacak “asıl haberler”, Türkiye’de hiçbir zaman yayınlanmadı.
2010’da, “Jeanne d’Arc Sendromu” başlıklı yazımda, şöyle demiştim;
“Mesela, Türkiye’de devlet içinden bazı güçlerin, Irak’ta El Kaide’ye yardım ettiği iddiasını alalım. 2007’nin o cehennemî muhtıra döneminde, Türkiye kamuoyunun Kuzey Irak’ı işgal etsek mi etmesek mi konusunu ateşli biçimde tartıştığı karanlık, kasvetli günlerde, birden ‘o taraflar’ bir karışıvermişti. Kuzey Irak’taki en büyük El Kaide saldırıları o günlerde gerçekleşmişti. Bunlar tesadüf müydü?”
O yazıyı yazarken, “Jeanne d’Arc Sendromu” diye kendimce adlandırdığım bir “hâle” tutulan bazı yazarlara yönelik, ince bir eleştiri vardı aklımda.
Jeanne d’Arc, 15. yüzyılda, Fransa’nın İngiliz Krallığı ile arasındaki Yüzyıl Savaşları’nda, “Tanrısal bir görevle orduları zafere yönlendirme” görevinin kendisine bağışlandığına inanan bir kahraman.
Tabii, “bizim kahramanımız” olmadığı için, hakkında rahat konuşabiliyor, “efsanesini” sorgulayabiliyoruz.
2010’da, “düşman gördüğü” her şeye bir kahramanlık ülküsüyle saldıran bazı yazarlarla, görünürde aynı şeyden bahsettiğimiz ama aslında çok farklı konuları mesele edindiğimiz hissine kapıldığımdan bu kavramı uydurmuştum.
Jeanne d’Arc Sendromu ile “ulvi görev” değil, vicdani mesele gazeteciliği yapanlar...
Ben mesela, aynı noktaya takılı kaldım aradan geçen yıllarda; Türkiye’de, bazı insanlar, yapılar, devlete bağlı, devletin bilgisi dâhilinde, El Kaide gibi, onun uzantısı yapıları, bölgeye “ayar vermek” için destekliyor mu?
Bu sorunun yanıtında, Suriye’ye, Rojava’ya bakınca nasıl bir karşılık var?
Yazarlar
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySanayi verileri alarm veriyor: Almanya serbest düşüşte 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖcalan’ın Uyarısı... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024