Sinan ÇİFTYÜREK
I - Yazı başlığındaki sözler faciadan sağ kurtulabilen az sayıda insandan biri olan Bangladeşli mülteciye ait. Basına konuşan Bangladeşli 32 yaşındaki genç adam, “gemide 950 civarında insan vardı, 200ü kadın 50’i çocuktu. Geminin en altındaki mahzende kilit altındaydılar. Kafesteki fareler gibi can verdiler. Ben ve güvertedeki diğerleri kurtulabildik” diyor.
21. yüzyıl dünyasında “insanım” diyebilenin tüylerini diken diken eden bir açıklama! Ancak Afrikalı için yeni değil geçmiş tarihte hiç de yabancısı olmadığı uygulamalara yeniden maruz kalmakta Afrikalı. Geçmişte beyaz adam hayvan avlar gibi oyun ve tuzaklarla genç, dinamik Afrikalıları yakalayıp bağlar, gemilere doldurur ve yeni keşfedilen Amerika başta olmak üzere Batıya işgücü olarak götürürken yaşlı ya da hasta olanları “iç gücü” değeri yoktur gerekçesiyle götürmezlerdi.
Yüz yıllarca devam eden klasik sömürgecilik döneminden kalma gemi mahzenleri, zincirlenmiş ya da üzerleri kilitlenmiş siyahi insanların okyanusları aşan uzun çileli yolculuklarının farklı bir versiyonu tekrarlanıyor!
Birincisini Batılı beyaz adam yapıyordu. Köle tacirleri batıdaki beyaz adamın işgücü ihtiyacını karşılamak için gemi dolusu zincirlenmiş ya da üzeri kilitlenmiş siyah adamı taşıyordu Batı “medeniyetindeki” köle pazarlarına!
İkincisinde ise günümüzün adam tacirleri, can güvenliği ve açlık nedeniyle bir an evvel Avrupa’ya varmak isteyenlerin duygu ve istemlerini para karşılığı istismar ediyorlar. Öyle ki kırık dökük gemilere balık istifi doldurup, görünmesin diye de gemi mahzenlerine kilitlediği göçmen kitlesini göz göre göre ölüme sürüklüyor üstelik ölüme götürdüklerinden para da alarak!
II - Afrikalı neden ülkesinden kaçıyor? Neden maddi ve önemlisi manevi değerlerini gönüllü geride bırakarak canını kurtarmak için Avrupa’ya gitmek istiyor? Çünkü Afrikalı aç ve savaş tehdidi altında. Çünkü Afrikalının ülkesinde savaş var, Afrikalı açlık tehdidi altında, Afrikalı çocuklar ve kadınlar ya öldürüyor ya tacize, tecavüze uğruyor ya da açlıktan kırılma ile yüz yüze. Bütün bunların müsebbibi kim, kimler? Yanıtını uzun bir alıntıyla verelim:
"Büyük Sahra ve Doğu limanları aracılığıyla, VII-XX yüzyıl arasında Arap dünyasına gönderilen kölelere (ki yaklaşık 14 milyon kişi), XV-XIX yy'lar arasında Amerika'ya gönderilenler (yolda ölenler dışında 15-20 milyon kişi) eklendi. Amerika'ya gönderilen bu köleler "üçgen ticareti" adı verilen bu ticaretin öğelerinden birini oluşturdular.
Avrupa'dan getirilen mallar (dokuma, silah, hırdavat, inci, alkol), Afrika'da zenci köleyle değiş tokuş ediliyor; köleler, içlerinden birçoğunun ölümüne yol açan son derece kötü koşullar içindeki yolculukla Atlas okyanusunu aşarak Kuzey Amerika kıyılarına, Antil dağlarına, Orta Amerika'ya ya da Brezilya'ya getiriliyor, oralarda Avrupa'da para eden tropikal ürünlerle (özellikle şeker) değiş tokuş ediliyor ve bu ürünlerde Avrupa'ya götürülüyorlar.
Amerika'ya köle ticareti niye yoğun? Büyük tarım işletmelerinin temel gücünü köleler oluşturuyordu, çünkü bugünkü gibi tarımda makineleşme yoktu!
Derken beyaz adam köle olarak çalıştırdığı bu siyah adamların ülkelerini istilaya başlar, 17. yy sonlarına doğru dev yelkenli gemileri, acayip silah, giysileri ve ellerinde İncil’i eksik etmeyen misyonerleriyle Afrika'nın sömürgeleştirilmesi başlar. ...
20. yy sonlarında ise, Afrika kendi içinde büyük katliamlara, dahası soykırımlara da ev sahipliği yaptı. Aşağıda rakamların diliyle çıplak göreceğimiz gibi büyük trajediler yaşandı/yaşanıyor halen.
2000 yılı itibariyle dünyadaki açlık problemlerinin %44'ü Afrika'da yaşanıyor, trendin böyle devamı halinde 2015'te bu oran%73'e çıkacak....”
Sahra çölünün güneyindeki kriz 600 milyon insanı ilgilendiriyor. Nüfusun yaklaşık yarısı günde 1 dolardan az bir gelirle geçiniyor.
Ulusal bağımsızlık sonrası Afrika 20. yüzyılın en büyük en korkunç iç savaşlarına tanıklık etti. Özellikle 20.yy ikinci yarısının sonlarından bu yana kısa aralar verip sonra yeniden devam eden toplam 33 tane iç savaş yaşandı. Örneğin 1996 yılında 14 Afrika devleti doğrudan silahlı çatışmalarda yer almıştı.
Sadece 1979-1989 arasındaki 10 yılda büyük güçlerin Afrika'ya gönderdiği silah değeri 60 milyar dolar! Silah alımındaki esas artış Afrika ve Güney Asya'da yaşanıyor. Yani dünyanın sırasıyla ilk iki yoksul coğrafyasında!
2000'li yıllarda Afrika'da doğrudan savaştan, kanlı iç çatışmalardan etkilenen insan sayısı 100 milyondur. 10 milyon insan ise kendi ülkelerinde/topraklarında mülteci durumuna düştüler. Ki bu mültecilerin %90'ı kadın ve çocuklardır.” (Afrika…! Gönülden de, gözden de uzak tutulan Afrika S. Çiftyürek yazısından)
III - İşte Afrikalının ülkesinde kaçış nedenlerinin özeti. Buna son yıllarda Libya başta olmak üzere Kuzey Afrika’daki çatışmalarda eklenince, Akdeniz gerçekten de göçmen mezarlığına dönüşmeye başladı. Akdeniz artık neredeyse her gün can alıyor öyle ki yaşanan faciaları takip etmekte zorlanıyor insan.
Önceleri 5’er, 10 boğuldular kimseden çıt çıkmadı! Sonra 50’er, 100’er boğuldular, basının ancak kuytu köşelerine haber konusu olabildiler! Derken 300’er, 400’er, 700’er boğuldular yanı “kaçak göçmen” faciasının en büyükleri yaşanmaya başlandı ki ancak basının manşetine konu olabildiler! Ancak o zaman “Avrupa’nın en kara günü” denilerek basın manşetine taşınabildi. Ancak o zaman AB üyesi ülke bakanları bir zahmet toplanabildi. Ancak şimdi AB liderleri:
“Dayanışma, insan haklarına saygı ve herkesin onuruna saygı değerleri üzerine inşa edilen bir birlik için kabul edilemez”; “Avrupa daha fazlasını yapabilir ve yapmalıdır da. Sorumluluktan kaçan ülkelerin sayısı bir utanç ve başarısızlığın itirafıdır”; “İnsanlığa bağlı olan bu kıta cevap aramalıdır”, Nihayet Uluslararası Göç Örgütü Direktörü Lacy Swing “AB ve dünya güçleri yavaş çekimde gerçekleşen bu trajediyi daha fazla kenarda oturarak izleyemez” dedi.
AB madem bu değerlere bağlıdır o halde neden “bu insanlar ülkelerinden kitlesel olarak ölümü göze alarak kaçıyorlar” sorusuna yanıt aramıyor da daha fazla güvenlik duvarlarını örmeye odaklanıyor? Kısacası ekmek ve can güvenliği umuduyla çıktıkları yolculukta kitlesel ölümler geldikten sonradır ki bu açıklamalar gelebildi. Hanı derler ya “insanlığınız, değerleriniz” batsın!
IV - Afrika’nın yoksulluğunun ve süren kanlı savaşların ana nedenlerini yukarıda özetledik ki belirtilen nedenler çözümleri de bünyesinde barındırıyor. Çözüm;
İlk adım bir insanlık trajedisine dönüşen denizlerdeki özellikle Akdeniz’deki kitlesel boğulma facialarının önlenmesidir. Uzaya gitmekle övünen Batılılar denizdeki kurtarmaları isterse ölümsüz başarabilir. “İnsanlıktan”, “uygarlıktan”, “demokrasiden” bolca söz eden AB’nin özellikle ve öncelikle kitlesel boğulmaları önlemesi lazım.
İkincisi; emperyalist Batı’nın Asya’dan, Afrika’dan ekonomik, askeri ve kültürel olarak elini çekmesi lazım. Afrika’nın birçok ülkesinde devam eden iç savaşlar milyonlarca insanı, can güvenliği ve açlıkla yüz yüze getirmiştir. Afrika’da, son yıllarda da Libya başta olmak üzere Kuzey Afrika’da artan göç dalgasının esas nedeni emperyalist batının tetiklediği bölgesel savaşlardır. Libya’daki rejimi yıkarak tam bir kaosa sürükleyen Batı Avrupa, böylece göç dalgasını da kendi eliyle tetiklemiş oldu. Bu gerçeklik Avrupa’yı önümüzdeki yıllarda daha büyük göç dalgasıyla karşı karşıya getirebilir. Getirebilir çünkü can güvenlikleri ciddi tehdit altında olmazsa, açlıkla burun buruna gelmezlerse ölümü göze alıp infaz gemilerine binmezler.
Üçüncü adım üretilen zenginliklerin paylaşımdadır. Avrupa bencilliği aşarak paylaşmayı öğrenmelidir unutmamalı ki, Avrupa zenginliği sadece Avrupalıların ürünü değil. Yüzyıllara dayanan klasik sömürgecilik ve son yüz yıla yakındır uygulanan yeni sömürgecilik politikalarıyla Avrupa; Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerinin yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını talan edip sömürerek zenginliğine zenginlik kattı. Bu halen devam ediyor. Geçmişte işgücüne, değerli madenlerine ve enerji kaynaklarına el koyan emperyalist güçler bugün ise Afrika’nın yeni keşfedilen bakir tarım potansiyeline el attılar. Dün Afrika’nın zenginlik kaynakları talan edilerek Avrupa kıtasına taşınırken, 21. Yüz yılda ise bir yandan Afrika’dan tarımsal amaçlı toprak kiralama ve hatta satın almalar gerçekleştirilirken diğer yandan Libya’ya askeri müdahale ile görüldüğü gibi savaş yoluyla enerji kaynaklarına ucuz yoldan el koyabilme hesabı yapılmaktadır.” 22-04-2015
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTSayıştay'ın Düzce karnesi.. 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZDemokrasinin hasta kökleri: Osmanlı’dan günümüze tekerrür eden otoriterlik 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP: Doktrin’den kitleye 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKBaşkanlık sistemi CHP’yi çözüme zorluyor 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanOrta gelir tuzağı: 17 yıldır aklı başında herkes aynı çözümü öneriyorken… 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUCHP kendisini iktidara hazırlıyor, ama… 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENCHP’deki coşkuya iktidarın katkısı 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECHP’nin iktidara yürüdüğü yolun taşlarını kim döşüyor? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇNifak ve münafık 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÖzgür Özel’in ve CHP’nin siyasi portföyü 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKürt olmak 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞReel politika, pragmatizm, ilkesizlik, oportünizm batağında AKP 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALTers köşe... 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÇözüm için ilk adım ne zaman atılacak? 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanOrtodoks solu ve merdiven altı İslamcılığı aşamazsak… 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBüyük ülkenin, küçük insanları… 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciSadece orta sınıf ezilmedi, akıl ve bilim de ezildi 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞZEHİRLENMELER “GIDA TERÖR” DEĞL Mİ? 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRDevletin “büyük bir gizlilik” içerisinde gerçekleştirdiği İmralı Ziyareti! 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Özgürlük Yasaları Çıkarılmalı"; Mücadele ve Sahiplenme Birlikte Yürür... 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP nereye? 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİznik’e gelen Papa değil Haçlı Ordusu sanki 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBorçları SDG mi ödeyecek? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYKürt Sorununu Kavrayamayanlar Barışı da Kavrayamazlar 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİlk yılında Trump yönetimi: Yeni sınıf ittifakları ve alternatifler 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNÜç görüntü: Amerikan katarı püfleye püfleye ilerliyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKodlar 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRLİDER APO MU DEMİRTAŞ MI? 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal ette skandal bitmiyor: Sığırlar da hep aynı şirketten alınmış! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİlk adım Öcalan olunca süreç zorlanıyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezİBB iddianamesi: İslamî kesimden örnek yorum 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018