Sinan ÇİFTYÜREK
“Demokles’in kılıcı” deyiminin arka planı bilinir. Bu deyim başta siyasette olmak üzere önemli mevkilerde bulunanlara dönük potansiyel tehlikelere vurgu yapmak için kullanılır. Deyim, son yıllarda bizzat kapitalistlerin de artık eleştirmeye başladıkları kapitalizm için de bugün geçerli!
Dünya Ekonomik Forumu’nun geleneksel toplantısı için İsviçre’nin Alpler’deki tatil kasabası Davos’a akın yine başladı! Dünyanın en zenginleri, küresel şirket CEO’ları ve finans odakları, onlarca ülkeden devlet ve hükümetlerin tepesindeki yöneticiler, büyük medya temsilcileri… Dünya Ekonomik Formu (DEF) adı altında Davos’ta her yıl gibi bu yıl da toplandılar. Ne yapacaklar ya da neleri tartışacaklar?
Elbette bunca temsilci panel ve konferanslarda, “memleket meselelerini” konuşacaklar! Öyle ki basına açık panel ve konferanslarda yer yer timsal gözyaşlarını da dökerek; “dünyamızın ekolojik dengesi bozuluyor O’nu nasıl kurtarabilecek”lerini(!), kapitalist sistemin selameti için “fakir-zengin arasındaki gelir uçurumunu nasıl azaltabileceklerini” konuşurken; kapalı kapılar ardında ki gizli toplantılarda ise; savaş silahlarını nasıl pazarlayacaklarını, daha fazla silahın satılabilmesi için daha fazla bölgesel savaşları nasıl çıkarabileceklerini, küresel finans oyunlarının nereye evirildiğini ve sistem için hangi tehlikeleri barındırdığını, baldırı çıplakların, işçilerin kapitalizm için tehdit oluşturup oluşturmadıklarını ve bunların toplamında küremizin ekolojik dengesini geri dönüşü olmayan şekilde bozacak adımları ….. konuşacaklar! Küresel sermayenin, tacir-tüccarların açık küresel pazarında başka ne konuşulacak ki?
Kısacası her şirket yöneticisi, her devlet ve hükümet temsilcisi kendi şirketinin, kendi devletinin amiyane tabirle malını nasıl pazarlar? Bunu görüşecekler! Zaten devlet ve hükümet temsilcileri, ticari ateşeler başta olmak üzere konsolosluk görevlileri devletlerinin yanı sıra sermaye gruplarının memurluğunu da yapmıyorlar mı?
Altını çizerek belirteyim; herkese açık toplantılarda “dünyayı nasıl kurtarırız”, “gelir dağılımı uçurumunu nasıl küçültürüz” diye nutuklar çekerken, gizli toplantılarda “her yıl dünya denizlerine dökülen sekiz milyon ton sentetik atığı” daha artıracak, emek ile sermaye arasındaki gelir dağılımı uçurumunu daha da büyütecek adımları konuşacaklar! Onlar Davas’ta “Dünyayı nasıl kurtaracaklarını” konuşa dursunlar, “2050 yılında denizlerde balıktan çok sentetik atığa rastlanacağı” söyleniyor!
Davos 2016 gündeminde özelde ne var?
“Dünya ekonomisinin geniş kesimlerini etkisi altına alan krizi, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi devletlerarası kurumların küresel büyüme beklentilerini düşürmesi, gelişen ülkeleri bekleyen daralma tehlikesi, hammadde fiyatlarındaki gerilemenin doğurabileceği ekonomik tehlikeler ve dijital teknolojilerdeki ilerlemenin muhtemel sonuçları da Davos'ta tartışılacak” konular arasında. Özelde bunlarla da bağlantılı şu konular önem kazanıyor bu yıl;mülteci krizi, Abuhava (iklim) değişikliği ve gelir dağılımı uçurumunun kapitalizm için yarattığı tehlike!
Davos’ta bunlar konuşulurken, dünyanın sosyal-ekonomik manzarasını yansıtan şu çarpıcı veriler küresel sermaye temsilcilerinin tepesinde “Demokles’in kılıcı” gibi sallanmaya devam ediyor! Örneğin:
Eğer, 1.2 milyar insan (Dünya nüfusunun %20'si) günde 1 $'ın altında bir gelirle yaşamakta”ysa;
Eğer, “Amerika ve Avrupa'daki en zengin 300 kişinin geliri, dünyadaki 4.7 Milyar insanın gelirine eşit” ise;
Eğer, “Dünyanın en zengin 62 kişinin serveti, dünya nüfusunun yarısını teşkil eden en yoksulların toplam servetine denk geliyor. Sadece 9'u kadın olan bu 62 kişinin serveti, 2010'dan bu yana 500 milyar dolar artarken, en yoksul yüzde 50'yi teşkil eden 3 milyar 600 milyon kişinin serveti 1 trilyon dolar azaldı”ysa;
Eğer, “Hindistanlilar'ın %80'i 2 Dolar'ın altında bir gelirle yaşıyorken, İsviçre’de 1.4 Trilyon Dolar Hindistanlilar'a ait Kara Para bulunmakta”ysa;
Eğer, “Şu an açlık yüzünden ölümle pençeleşen insan sayısı dünya çapında 900 Milyon olup
her gün 60 bin kişi açlıktan ölmekte” ise;
Eğer, “2013 yılında dünyada silaha harcanan para 1.7 Trilyon $” olup “Bu paranın sadece 60 milyar doları dünyadaki bütün açlığı bitirmeye yetiyor”sa;
Eğer, “Dünyada her gün 60 bin kişi açlıktan ölürken, ABD'de saatte 1 milyon hayvan tüketilip ABD'de obezlik oranı %60'a yaklaşmış” ise;
Eğer, “Dünyada insanlar açlık yüzünden ölürken, Batı ülkelerinde her gün 30 bin ton yiyeceğin çöpe atıldı”ğı doğru ise;
Eğer, üretimde artan onca prodovitiye karşın “"Her gece dünyadaki 9 insandan biri yatağına aç gidiyor”sa;
Ve eğer, modern “Amerika'da her 5 kadından birisi tecavüze uğruyor”sa………….
Kapitalist sistem sosyal ve giderek ekonomik açıdan sürdürülemez noktasına ilerlemektedir ki kapitalistlerin son yıllarda kapitalizm eleştirisi de zaten bu nedenle gündeme geliyor!
Bu veriler doğru ise (ki doğru), küresel sermayenin büyük patronlarının, silah tacir ve tüccarlarının Davos’ta temsil ettikleri sistemin tepesinde “Demokles’in kılıcı” sallanıyor demektir. Onlar da bunun farkındalar ki kendi sistemlerini eleştirip “kapitalizm nasıl sürdürülebilir kılarız” diye çözüm arıyorlar.
Çünkü verilerin de gösterdiği gibi kapitalist sistem sosyal açıdan artık sürdürülemez noktaya doğru evirilmektedir. İşverenler de sadece “ekonomik sürdürülebilirliğin” sistemi istikrarlı sürdürmeye yetmeyeceğini iyi bilirler. Sermayenin patronları, son 30 yıldır uygulanan neoliberal politikaların yol açtığı sınıflar arası aşırı gelir dağılımı adaletsizliği ile sosyal yara olarak büyüyen işsizliğin, işçi ve yoksular arasında kapitalizm karşıtı radikal görüşleri geliştireceğinden korkuyorlar. “Wall Street’i İşgal Et!” akımının yeniden ve küresel çapta büyümesinde endişe ediyorlar!
Bir ve esas yanıyla Batı emperyalist kapitalizminin eseri olan Asya ve Afrika’dan kopup gelen Göçmen akınının büyüyeceğinden korkuyorlar! Ve bu göç dalgasının önünü nasıl kesebiliriz yanı “Zengin Kuzey”i fakir Güney”den nasıl izole ederiz” arayışındalar!
Korktukları içindir ki, “ya biz sistem içi iyileştirmelerle düzelteceğiz ya da dipteki dalga gelip kapitalizmi aşarak düzeltecektir” diye çare-çözüm arıyorlar! Özetlediğim verilere bir daha bakın ve sonra Ali Koçların, Bill Gates’lerin neden son yıllar-aylarda kapitalizmdeki gelir dağılımı uçurumunu eleştirdikleri anlaşılır.
Kısacası kapitalizmi eleştiren işverenler, kapitalizmi tepesindeki Demokles’in Kılıcı’dan biri haline gelen gelir dağılımı uçurumunun yarattığı tehlikeden kurtarabilmek yanı sürdürülebilirliği kalıcılaştırmayı hedefliyorlar! Doğal olarak kapitalizmin kendisine değil onun giderek sistem için “ciddi tehlikeler yaratan” vahşi yüzüne karşı çıkıyorlar. Bunun için küresel sermaye temsilcileri, 30 yıldır uygulanan neoliberal politikaların terk edilmesi, “refahın tabana yayılması” gibi bildik eski şarkıları yeniden dilendirmeye başladılar ki bunun siyaseten karşılığı ise sosyal demokrat iktidarların önünü açmak olacaktır!
Dünyanın kısıtlı kaynaklarını sınırsız kâr ve büyüme hırsıyla vahşice sömür, teknolojinin sağladığı avantajlarla doğa ve çevre üzerinde geriye dönüşü olmayan yıkıcılığı dizginsiz sürdür, tam anlamıyla kullan at toplumunu yaratarak küremizin altını üstüne getirerek sömür sonra da “iklim değişikliği zirvesi” yaparak “küremizi nasıl kurtarırız” (de!) Eğer küremiz kapitalistlerin kurtarma planlarına kaldıysa eyvah ki eyvah!
Sonuç olarak
Kapitalizmin tepesindeki Demokles’in kılıcı; verilerin de gösterdiği gibi akıl almaz boyutlarda büyüyen gelir dağılımı uçurumu, artan işsizlik, ağırlaşan yoksulluk gibi etkenlerle kapitalizme karşı halk yığınlarının büyüyen geniş ve radikal öfkesidir.
Artan zenginlik ile ters orantılı sınıflar arası eşitsizliğin derinleştirilmesi, küremizin kapitalist tüketim toplumu yükünü taşıyamaz hale getirilmesi; teknolojik gelişmenin üretimde sağladığı büyük ilerlemenin emeğin aleyhine olarak işsizliği derinleştirmesi ….. gibi gelişmelerle kapitalist tüketim toplum kendisiyle birlikte yer küremizi de uçuruma sürüklemektedir. Büyük uygarlık krizi buna denir!
Çıkış, kapitalist sitemin kimi “iyileştirmelerle” sürdürülebilirliğini sağlamak değil, artık kendisiyle birlikte insanlığı ve küremizi de uçuruma sürükleyen kapitalizmi aşmadadır.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTSayıştay'ın Düzce karnesi.. 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECHP’nin iktidara yürüdüğü yolun taşlarını kim döşüyor? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZDemokrasinin hasta kökleri: Osmanlı’dan günümüze tekerrür eden otoriterlik 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENCHP’deki coşkuya iktidarın katkısı 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP: Doktrin’den kitleye 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanOrta gelir tuzağı: 17 yıldır aklı başında herkes aynı çözümü öneriyorken… 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKBaşkanlık sistemi CHP’yi çözüme zorluyor 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUCHP kendisini iktidara hazırlıyor, ama… 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇNifak ve münafık 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciSadece orta sınıf ezilmedi, akıl ve bilim de ezildi 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanOrtodoks solu ve merdiven altı İslamcılığı aşamazsak… 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKürt olmak 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÇözüm için ilk adım ne zaman atılacak? 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALTers köşe... 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBüyük ülkenin, küçük insanları… 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞReel politika, pragmatizm, ilkesizlik, oportünizm batağında AKP 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞZEHİRLENMELER “GIDA TERÖR” DEĞL Mİ? 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÖzgür Özel’in ve CHP’nin siyasi portföyü 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP nereye? 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Özgürlük Yasaları Çıkarılmalı"; Mücadele ve Sahiplenme Birlikte Yürür... 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRDevletin “büyük bir gizlilik” içerisinde gerçekleştirdiği İmralı Ziyareti! 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİznik’e gelen Papa değil Haçlı Ordusu sanki 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYKürt Sorununu Kavrayamayanlar Barışı da Kavrayamazlar 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBorçları SDG mi ödeyecek? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNÜç görüntü: Amerikan katarı püfleye püfleye ilerliyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRLİDER APO MU DEMİRTAŞ MI? 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİlk yılında Trump yönetimi: Yeni sınıf ittifakları ve alternatifler 26.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018