Ümit KARDAŞ
“Demokratik rejim, milletin kendi kendini yönetmesi olduğu gibi, mahalli muhtariyet (özerklik) esası da, belli bir alanda kaynaşmış bulunan toplulukların kendi kendilerini idare etmesidir.Hatta ülke çapında demokrasinin uygulanması ve gelişmesi için, halkın yerel ölçülerde kendi kendini yönetme deneylerinden ve sürecinden geçmesi gerektiği savunulmaktadır.” (Lütfi Duran’dan aktaran Cengiz Aktar- “Ademimerkeziyet Elkitabı, İletişim Yayınları, 2014, sh. 9)
Demokrasi kavramı içeriklendirilmedikçe bir anlam ifade etmez. Herkes kendi zihniyetine ve kodlarına göre demokrasi istiyor. Oysa demokrasi kavramının niteliklerini belirlemek, o niteliklerin içini doldurmak gerekiyor.
İstediğimiz demokrasi tekçi mi, çoğulcu mu olacak. Tekçiliğe devam edilmeyecekse o zaman cumhuriyetin bize miras bıraktığı tekçi zihniyeti terk etmemiz gerekiyor. Peki CHP yeni kurulan komisyonda cumhuriyetin kolonuna çivi çaktırmam derken neyi kast ediyor. Tekçi bir cumhuriyeti mi savunacak yoksa çoğulcu bir demokrasiyi mi?
Demokrasinin çoğulcu olması yetmez. Aynı zamanda katılımcı olacak. Yani yatay güçler ayrılığı ilkesi kadar dikey güçler ayrılığının gerçekleştirilmesi zorunlu. Oysa Türkiye sömürge tipi bir idari vesayet yapılanmasına sahip. Üstelik bu idari vesayet tek adam rejimiyle kaskatı, atıl, kapasitesi ve verimliliği düşük bir yapıya dönüşmüş durumda. Merkez, valiler, kaymakamlar, atadığı bürokratlar aracılığıyla toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş, toplumsal alan devletin tasallutuna uğramış durumda. Belediyeler ise yerel hizmetleri dahi yerine getirmeyecek kadar güçsüzleştirilmiş halde.
Kuşkusuz demokrasinin niteliklerine “özgürlükçü olmayı”, “hukukun üstünlüğüne dayalı olmayı”, “ insan onuruna, hak ve özgürlüklere saygılı olmayı” ekleyebiliriz. Bunlarla ilgili detayları sonraya bırakıp, Meclis’te kurulan komisyonun ana gündem maddesini oluşturacak katılımcılığa, dikey güçler ayırımına, ademimerkeziyete odaklanalım.
Yapacağımız kapsamlı tespitlerde göreceğiz ki, bizim kadar katı merkeziyetçi bir ülke bulmak zor. İmparatorluk’ta başlayan, Cumhuriyet dönemi boyunca devam eden ve tek adam rejimiyle adeta zirve yapan Kürt ve Alevi’lere uygulanan mezalime karşı yapılan itiraz ve direnmeler, Gezi itirazı, deprem ve yangınlara zamanında yapılmayan müdahalelerin yarattığı ağır sonuçlar bu konunun ne kadar önemli olduğunu göstermekte.
Ademimerkeziyet ya da bugünkü anlamıyla modern siyasal özerklik özünde, asgari düzeyde özyönetim ve bir bölgedeki geleneksel topraklarında yaşayan etnik ve kültürel toplulukların yeterli ölçüde korunmasını sağlar. Bu amaçla merkezi devletin yasama ve yürütme yetkilerinin bir kısmı bir bölgenin demokratik olarak seçilmiş organlarına, kalıcı ve anayasal olarak korunmuş biçimde aktarılır. Bu üniter devletin siyasi birliği sağlamak üzere uyguladığı bir siyasi tekniktir. ( Thomas Benedikter-“Modern Özerklik Sistemleri”, 2016, Nika Yayınları, Ankara sh. 13)
Etimolojik olarak iki Yunanca kelimeden oluşan özerklik ( otonomi) kavramı “kendi” anlamına gelen “autos” ve yasa ya da kural anlamına gelen “nomos” tan oluşmakta. Siyasi birliği sağlama amacına yönelik olan bu siyasi teknik üniter yapıyı bozmazken, karar almada ve yönetimde kolaylık sağlamakta.
Merkezi devletin egemenliğini kabul ederek, bölgesel bir topluluk olarak seçtiği parlamentoyla tanınan yetkiler içinde kararlar almak, bu kararları hükümeti eliyle merkezi devletin anayasası ve özerklik şartının çerçevesinde uygulamak, ayrılma olmaksızın “iç self-determinasyonu ” sağlamakta.
İlk modern özerklik devletin teritoryal örgütlenmesinin “dikey erk paylaşımı”nın örneği olarak 1921’de Finlandiya’da kurumsallaştı. Finlandiya, İsveç’li yerlilerin yaşadığı Aland Adaları’na özyönetimi tanımış oldu.
Bugünün dünyasında “dikey erkler ayrılığı ya da paylaşımı” yaygın olarak uygulanmakta. Avrupa’da birçok devlet özerk yönetimler için anayasal düzenlemeler yapmış durumda. Dünyanın birçok bölgesindeki etnik çatışmalar bu yolla çözülüp, etnik topluluklar koruma şemsiyesi altına alındı ya da en azından çözüm arayışı demokratik süreçlerle birlikte ilerleyerek siyasi alana aktarıldı.
Son 60 yılda devletler tarafından dikey yetki paylaşımı ret edildiğinden ,dünyanın birçok yerinde askeri çatışmalar, gerilla mücadeleleri, kurtuluş hareketleri yoğunlaştı. Filipinler- Mindano Adası (Moro Hareketi), Endonezya’da Açe ve Batı Papua, Sri Lanka (Tamil azınlığı), İspanya’da Bask bölgesi, Fransa’da Korsika ve Yeni Kaledonya, İtalya’da Güney Tirol’de ülkelerin yetki devrine yanaşmaması nedeniyle şiddet içeren eylemlerin artması devletlerin ağır bir baskı uygulaması sonucunu doğurdu. (Benedikter- a.g.e sh. 14)
Merkezi devletler, özerkliği ayrılığın ilk adımı olarak gördüklerinden ret etme eğiliminde oldular. Oysa anayasal zemini bulunan , hukukun üstünlüğünün sağlandığı bir rejimde gelişmiş bir özerklik, devleti yönetenlerle hak talebinde bulunan halklar arasında güven yaratırken self-determinasyon ( iç öz-belirlenim) için de bir çerçeve sunar. Ulusal ana akım kimlik karşısında farklı bir kimliği olan bölgesel toplulukların devletin erk paylaşımının yeniden belirlenmesini istemesi meşru ve zaruridir.
İsviçre, Belçika, Almanya federe devletlerken, Danimarka’da Faroe Adaları ve Grönland, Portekiz’de Azorlar ve Madeira Adaları özerkliğe sahip. İtalya’da beş özerk bölge, İspanya’da 17 özerk bölge ve iki özerk kent, Yunanistan’da Aynaroz keşişler özerk bölgesi bulunmakta.Fransa’da Yeni Kaledonya 1999 yılında (Noumea Antlaşmasıyla), Fransız Polinezyası 2004 yılında özerkliğe kavuştu.
Türk milletinin bölünmez bütünlüğü üzerine tekçi bir ideolojiyle temellenen dogma başlangıçtan itibaren etnik, dilsel, kültürel toplulukların eşit haklarını inkar etmekte. Bölünmez bütünlük 1971-1980 cuntalarının temel mottosuydu. 1971 askeri cuntasının isteği doğrultusunda, CHP’nin de desteğiyle 61 Anayasasının özgürlüklerin sınırlanması başlıklı 11. maddesine ”Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” gibi muğlak, hak ve özgürlükleri boğmaya uygun bir ek yapıldı.
Özgürlükleri kısıtlamak için kriter olarak kabul edilen bu motto Evren –Aldıkaçtı grubunca 82 Anayasasının hem başlangıç metnine hem özgürlükleri sınırlayan 14. maddeye konuldu. Bununla da yetinilmedi, kurnazca 3. madde içine sokularak değişmez bir norm haline getirildi. Bu hamleyle emeğin sömürüsünün sürekliliği garantiye alınırken, Kürtlerin, Alevilerin ve diğer grupların hak taleplerinin bölünmez bütünlük karşısında kabul edilemez olması sağlanıyordu. Böylece özgürlükleri keyfi bir şekilde sınırlayan bir norm ölümsüz hale getiriliyordu.Oysa devlet yurt dışında kültürel ve siyasal özerkliği desteklemekte. (Gagavuz Türkleri, Doğu Türkistan- Çin’in Sincan Bölgesi)
Özerklik hakkını da kapsayan bir hukuk sistemi ve özerkliği kesin olarak belirlenmiş şartlarla devam ettirme yükümlülüğü eşit kabul edilmeyen toplulukların sorunlarının barışçıl çözümünü sağlama imkanı sunmakta. Meclis’te görev yapacak Komisyon özerkliği ,dikey erkler ayrılığını ya da paylaşımını nasıl tanımlayacak?
Ruth Lapidoth şöyle tanımlamakta: “Özerklik, bir devletin bütünlüğünün korunmasında o devletin halkı arasındaki çeşitliliği korumak gayesiyle iktidarın paylaşımının bir aracıdır.”
Yash Ghai’nin tanımı ise şöyle: “Özerklik, kendi kimliğini korumayı talep eden etnik ya da diğer gruplara belirli meselelerde doğrudan kontrolü devreden, ancak devletin genel çıkarlarıyla ilgili yetkileri daha kapsamlı bir şekilde örgütlenmiş devlet aparatına bırakmayı hedefleyen bir araçtır.” (Benedikter- a.g.e sh.38-39)
Konu geniş, önemli detaylara sahip, dünya örnekleriyle çeşitlilik arz ediyor. Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025