Ümit KARDAŞ
Taksim Gezi Parkı’nın yapılaştırılmasına ilişkin olarak, iktidar erkinin projesine ve yaklaşımına karşı, çevre hukukunu savunan ve aynı mekânda gerçekleştirilen eylem, bir hukuk devletinde sivil itaatsizlik olarak nitelenebilir mi? Hukukun nihai hedefi özgürlük içinde hakikate ulaşmak ve adaleti sağlamaktır. Adalet, özgürlük ve hakikat hukukun asli boyutlarıdır. Bu nedenle hukuk yalnız norm realitesine yani yasa koyucunun irade bildirimi olan yasalara indirgenemez. Hukuku savunmak için yasalara karşı mücadele edilebilir. Bunun bir yöntemi de şiddetsizlik yoluyla sivil itaatsizliktir. (civil disobedience). Sivil itaatsizlikte hukukun karşıt açıdan anlamlandırılması vardır.
Sivil itaatsizliğin Antik Çağ’daki örneği, Sophokles’in Antigone’sinde dile gelir. Thebia’nın yeni kralı Kreon, Krallığı paylaşamayıp, savaşarak ölen iki kardeşten biri olan Eteokles’i kahraman ilan ederek törenle gömülmesini, diğer kardeş Polyneikos’un ise ülkesine zarar verdiği için gömülmeyerek cesedinin hayvanlara yem olarak açıkta bırakılmasını emreder. Ayrıca onu gömmeye yeltenecek kişilerin ölümle cezalandırılacağını açıklar. Antigone, bu buyruğa karşı gelerek kardeşini gömer ve eyleminin değişmez evrensel yasalara uygun olduğunu, suç oluşturmadığını savunur. Kreon’un temsil ettiği hukuksuz güce karşı vicdanının tanıdığı bir hukuku öne sürer. Antigone, kralın buyruğunun çiğnenmesini haklı gösteren bir meşruluk gerekçesiyle itaatsizliğe yönelmektedir
Sokrates, Henry David Thoreau ve Mahathma Gandhi’nin fikir ve eylemlerinden de anladığımız, itaatsizliğin şiddet ve çatışmadan kaçınarak, buyurganı hukuku anlamaya çağırması ve bunu bir iletişim imkânı olarak kullanmasıdır. Sivil itaatsizlik, iktidar erkini dışlamak yerine, onu savunduğu değerler çerçevesinde ikna etmeye yönelik bir çaba olduğundan hukuk devletinde güncel kalmış ve gerekli kabul edilmiştir. Son bir çare ve yöntem olarak (ultima ratio) olarak gerçekleşen ve gelecekte olabilecek olumsuzlukları görüp de sesini duyuramayanların çağrısı (Kassandra çağrısı) olan sivil itaatsizlik, bir hukuk devletinde hak ve özgürlükler bağlamında muhatap alınır.
Her şeyin araçların içinde bulunduğunu, amacın araçlara denk olduğunu belirten Gandhi şöyle demektedir. “Araçlar tohum gibidir, amaç da ağaç gibidir. Amaç ile araçlar arasındaki ilişki, ağaç ile tohum arasındaki ilişki kadar zaruridir. Çünkü kalıcı bir bağın yalandan ya da şiddetten asla kaynaklanamayacağını deneyim bana kanıtlamaktadır. Sonuç olarak şiddetsizlik ya da sevginin gücü yolları temsil eder, hakikat ise amacı.”Gandhi’nin belirttiği gibi vicdanın hüküm vereceği yerde, çoğunluğun yasasının söyleyecek sözü olamaz. Bireyin, yurttaşlık erdemi, itaatkâr olmasında değil, sorumlu olmasındadır.
Taksim Gezi Parkı’nda sivil itaatsizlik eylemini gerçekleştirenler, şiddetsizlik ve iletişim yolunu kullanmışlar, itaatsizliğin çerçevesini somut olarak belirlemişler ve sonuna kadar şiddetin dışında kalmayı başarmışlardır. Bu kapsamın dışında şiddet kullanarak iktidar devirmeyi amaçladığı düşünülen unsurların eylemi, sivil itaatsizlik kapsamında düşünülemez. Gezi Parkı’ndaki eylem kuşkusuz bir park düzenlemesi meselesinden daha çok, siyasi alanda karşılığını bulamayan bir toplumsal muhalefeti de ima etmektedir. Bu durumda, sözkonusu hareketin süratle siyasi ve toplumsal alanda örgütlenmesi ve taleplerini siyasi alana taşıması gerekmektedir.
Siyasi iktidar, başından sonuna kadar süreci çok kötü yönetmiştir. Başbakan’ın meydanlardaki konuşmalarında, gerçek olan ve olmayan Türkiye ayrımı yapması, semtleri ayrıştırması, bayrağı sembol olarak fetişleştirmesi, milli iradeyi tabanı üzerinden kutsallaştırması, barış sürecine birlikte başladığı muhatabını terörist başı olarak nitelemesi gerilim ve kutuplaşmayı arttırmakta, barış sürecini zora sokmaktadır.
Fransız yargıç Sainati’nin deyişiyle, devleti yönetenler, toplumda tehlike oluşturan insanların bulunduğu, çeşitlilik ve zenginlik oluşturan farklı kesimlerin topluma zarar verecek niyette ve güçte oldukları korkusunu topluma mesaj olarak verdiğinde rejim iç çatışmaların ve faşizmin kıyısında demektir. Yazımı José Bové- Gilles Luneau’dan bir temenni ile bitirmek istiyorum. “Eğer, ‘Öteki’nin özgürlüğü benim özgürlüğümü sonsuzca genişletir’ ilkesini esas alırsak, bu ilke, Öteki’nin asla mutlak bir rakip değil, bir partner olarak görülmesini gerektirir. Bilgelik yolunun başlangıcı. Ve,belki de, toplumun yetişkinlik çağı.”
www.umitkardas.com
Yazarlar
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025