Yıldıray OĞUR
Sigmund Freud’un altıncı ve küçük çocuğu Anna Freud onun ekolünün de mirasçısı olmuştur. Onun 1936’da yazdığı Ego ve Savunma Mekanizmaları kitabı narsist (kendine aşık) kişilerde görünen ego savunma mekanizmalarını literatüre kazandırmıştır.
İnkar onlardan biridir. Narsist kişi, hoşlanmadığı, yüzleşemediği bir nesnel gerçekliği yok sayar, olmamış kabul eder, öylece rahatlar.
İkinci ve paranoya sınırlarındaki savunma refleksi yansıtmadır. Kendinde olan ama kabul edemediğin, kendine yakıştırmadığın kusuru başkasına yükleyip, projeksiyon yaparsın ve üzerinden atarsın.
Üçüncüsü çarpıtmadır. Hasta gerçeği ihtiyacına göre çarpıtıp rahatlar.
Dördüncüsü “ayrırma ya da primitif ideâlizasyon” olarak geçer. Gerçeği nüanslarıyla anlamak yerine mutlak iyi ve mutlak kötü olarak ikiye bölersin, başın ağırmaz.
Kondensasyon en ileri aşamalardandır. Artık zaman ve mekan ortadan kalkmıştır.
Sevgilisinin intikamını ona benzeyen herkesi öldürerek alan seri katilliğe kadar çıkabilir ucu.
Türkiye günlük politikası üzerine yazarken psikolojiye en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerdeyiz yine.İnkar vakalarında büyük artış var. Büyük egolara göre “Yeni Türkiye” diye bir şey yok. Hiçbir şey değişmedi. Her şey eski tas eski hamam.
“Yeni Türkiye yok” diye atılan taklalar standart bir atletizm şampiyonasında bile atılmamıştır herhalde. Bilecik’te bir tavuğun kanadı kırılsa “İşte Yeni Türkiyeniz” diye başlıyor tatava. Yeni Türkiye diye Alişan’ın Köşk’e davet edilmesiyle zavallı bir eski Türkiye jargonuyla dalga geçenden, şimdiden Yeni Türkiye’den sıkılanına kadar semptomlar görülmekte…
Hastaya yine de iyi davranıyoruz.
Bu günler de sık sık başvurulan savunma mekanizmalarından biri
“Çarpıtma.”
En son örnek Milli Eğitim’in yeni TEOG sistemiyle aralarında Hristiyan ve
Musevi vatandaşların da olduğu binlerce öğrencinin zorla İmam Hatiplere yerleştirildiği haberleri.
Haberlere göre Fatih Altaylı’nın kızı, iki Ermeni öğrenci ve Hahambaşı Izak Haleva’nın torunu da zorla İHL’li yapılan öğrencilerin içinde.
Şimdiden AKP’nin İslamcı faşizme gittiğine dair yüzlerce yazı yazıldı, binlerce tweet atıldı, "işte yeni Kemalizm” diye analizler dahi yapıldı.
Hasta için bir kıymeti var mı bilinmez ama buyurun rakamlara bakalım.
Temel Eğitiminden Orta Eğitime Geçiş (TEOG) sisteminde bu yıl bir liseye yerleştirilmesi gereken öğrenci sayısı 1 milyon 300 yüzbin. Lise eğitimi zorunlu, herkes kanunen bir yere yerleştirilmeli.
Bunun için online bir sistem kurulmuş. Öğrenciler okullarda aldıkları puanlarıyla internette 15 okul tercih ediyorlar. 15’ine de puanları yetmezse ikinci bir listeden istedikleri okul türlerini işaretliyor. Özel okulların çok büyük bir kısmı ve azınlık okulları bu sisteme dahil değil.
Ama özel okullara gidecek 200 bin öğrenciye devlet para yardımı yapacağı için öğrenciler arasında bir fırsat eşitsizliği olmasın diye sisteme “özel okulu tercih ediyorum” diye bir seçenek konmamış, sistem onları da otomatik olarak gitseler de gitmeseler de bir okula yerleştirmek üzere programlanmış. Burada bir hesap hatası olabilir. Ama bir kötü niyet olmadığı açık. İmam Hatip rakamlarına bakalım.
1 milyon 300 bin öğrenci içinde 15 tercihinden birini İmam Hatip olarak tercih eden öğrencilerin sayısı 359 bin. İlk üç tercihinden biri İmam Hatip olanların sayısı da yaklaşık 90 bin. Peki tercih etmelerine rağmen kaçı yeni adıyla
Anadolu İmam Hatip Liselerine yerleştirilmiş?
Sadece 159 bini. Yani İmam Hatip’i tercih etmiş öğrencilerden 200 bini kontejan olmadığı için bu okullara yerleştirilememiş.
Peki nasıl oluyor da aynı anda binlerce öğrenci zorunlu olarak İmam Hatip’e yerleştirilmiş olsun?
O iddianın kaynağına gidelim. Sistemde özel okul ya da azınlık okuluna gideceğim tercihi olmadığını söylemiştik. Yani çocuğunu lisede özel okula ya da bir azınlık okuluna göndermek isteyen velilerin bu sistemde tercih yapmasına gerek yok. Onlar da yapmamış zaten. Kızını özel bir okula gönderecek olan
Fatih Altaylı, torunu cemaat lisesine devam edecek İzak Haleva ve Ermeni öğrencilerin velileri de sisteme girip tercih yapmamışlar.
Ama sistem onları yine de gitmeyecek olmalarına rağmen bir okula yerleştirmiş. Sadece İmam Hatiplere değil, aynı durumda olup, meslek okullarına, düz liselere kaydedilmiş olanlar da var.
Peki 1 milyon 300 bin öğrenciden tercih etmemelerine rağmen bakanlık sisteminin
İmam Hatip’e yönlendirdiği öğrenci sayısı kaç. Sadece 209. Fatih Altaylı’nın kızı, İzak Haleva’nın torunu da dahil bu rakama.
Evet günlerdir, İslami Faşizme gerekçe yapılan rakam bu kadar işte. 209 bile bir zorunluluk varsa yüksek bir rakam.
Peki bu öğrenciler zorunlu olarak İmam Hatip’e mi gidecek? Hayır.
Zaten sisteme bile girmediklerine göre seçtikleri özel okullara gidecekler. Diyelim bu 209 öğrenciden bir kısmı tercih yapmayı unuttuğu ya da yapamadığı için zorunlu olarak İmam Hatip’e gönderildi. Bakanlık 15 Eylül’e kadar okulundan memnun olmayan öğrencilere nakil şansı tanıdı, müsait okullar her cuma duyuruluyor. Yani zorunlun olarak İmam Hatip’e gitmek mümkün değil. Peki tercih ettiği halde İmam Hatip’e gidemeyen öğrenci sayısı kaç; 200 bin.
İşte İslami Kemalizm, neo-Kemalizm analizlerine meze yapılan çarpıtılmış gerçek böyle.
Zaten o İslami Kemalizm analizleri de başka bir savunma mekanizmasının işareti; Yansıtma.
Gezi’den beri Atatürk’ün diktatörlüğü altında inim inim inleme hayalleri kuran Kemalistlerle, resmi olarak proleter diktatörlüğü savunan sosyalistlerle elele yaşam tarzı için mücadele veren sol-liberallerde sıklıkla görülen bir vaka yansıtma.
Atatürk’ün adının geçmediği Anayasa önermiş, 19 Mayıs törenlerinden Andımıza Kemalist ritüelleri kaldırmış, cumhuriyetin katliamları için özür dilemiş, her gün Kemalist basının küfrettiği, Atatürk devrinde yaşasalar muhtemelen iktidarlarının her yılı için İstiklal Mahkemeleri’nde yeniden yargılanıp idam cezalarına çarptırılacak bir siyaset kadrosuna Kemalist diyerek kendi Kemalizmlerini örtmeye çalışmaktalar.
Hatta daha ileri vakalarda kondensasyonla nefretinden “bu toplum varlığını dağılmadan, bir iç savaşın kanlı cehenneminden geçmeden sürdürebilir mi?” gibi cümlelerle iç savaş hayalleri kuranı bile olabilmekte. Primitif ideâlizasyonla yücelttiği, tartışmasız , mutlak doğru ilan ettiği AB’ye üyeliği tek seçenek kalsın diye bu iç savaştan medet bile umabiliyorsun, ama ne kadar şanslısın ki seni kliniğe yatırmak yerine televizyona çıkarıp, diyazem serumu yerine sana mikrofon bile takabiliyorlar.
Bu narsist savunma mekanizmalarıyla yolunu kaybedip, sırtını askeri vesayetin koltuklarına göz dikmiş cemaat vesayetine dayayıp, mahkeme, polis, savcıyla siyasetin adam edilmesini savunup, en büyük derdinin Çankaya’da içki içilip içilmeyeceği, yaşam tarzın haline geldiğinde de eski Türkiye saflarında yerini almış oluyorsun.
Self-oryantalizm olmadı İslamafobi ya da anti-siyaset mutlaka muhteşem dürüst vatansever bürokratlara hayranlık hiçbiri olmadı içe kapanmacı dış politikaya gönlün kaydığı anda ise Nutuk’tan tek bir sayfa bile okumadan Kemalizmin serin sularına atlayıveriyorsun.
Biraz daha dişini sıkıp, utanma eşiğini aşarsan AKP’ye neo-Kemalist derken kendini CHP kongresinde bulman bile mümkün.
Vallahi bakmıyoruz, gözümüzü kapattık. Yeter ki hasta iyi olsun…
Yazarlar
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025