Abdurrahman Dilipak
Evet, oyuna gelmeyelim. Unutmayalım ki “Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.” Hep diyorum ya, Kaab b. Züheyr’in Kaside-i Bürde’sinde dediği gibi “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı!” Evet dikkatli olalım, ama “dikkatli olalım” derken bu gerçeklerin üstünü örtmek şeklinde olmamalı. Dikkatli olmamak, bir şeyi yapmamak, söylememek değil, yapıp söylerken, muhatabımızın bizim yapıp / söylediklerimizden ne anladığını dikkate almak ve birilerinin bu söz ve işi istismar etmemesi için dikkatli davranmak anlamına geliyor. Yani söyleyeceğimiz sözün “efradına cami, ağyarına mani” olmak gerek.
“Fasıklar bize bir haber getirdiklerinde hemen inanmamamız gerekiyor”. Ben de zaman zaman kanıyorum bunlara. İnsanlık hali, kandırıldığımızı fark ettiğimizde hemen özür dilemesini ve işin aslını da olduğu gibi ifade etmesini de bilmemiz gerekiyor.
Bir de bütün bunları kavga etmeden yapmamız gerekiyor.
Ne yapalım yani, Satanistlerin gönlünü kırmayalım diye “Euzu billahi mineşşeytanirraciym” demeyecek miyiz? Vejetaryenler ya da Hindular alınır diye inek eti yemeyecek miyiz? Ama elbette “Hindu mahallesinde dana kurban etmeyeceğiz”. “Onların dinlerine hakaret etmeyelim ki, onlar da bizim kutsalımıza hakaret etmesinler.” Değil mi ki, “Hürmetler karşılıklıdır”.
Birileri bu süreci istismar edip, bizi bize kırdırmak isteyecek. Yani yangına körükle gidecek birileri. Buna dikkat edelim. Şu Kemalizm tartışmasında, tarafları birbirine kışkırtanların çoğu Pensilvanya kaynaklı. Şunu aklımızdan çıkarmayalım: “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder.” Sormak gerek: “Maksat bağcıyı dövmek mi, yoksa üzüm yemek mi?” Birbirimizi ikna etmeye yönelik bir dil kullanmamız gerek. Hakaret, tehdit, küfür, bunlar olmamalı.
Biraz da birbirimize tahammül etmeyi öğrenmemiz gerek. Sabretmeyi öğrenmemiz gerek. Türkiye, bölgemiz ve dünya çok tehlikeli bir sürece giriyor. Uzun sürecek bir türbülansa hazır olmamız gerek.
Öte yandan, eleştirenler, eleştirilmeyi de normal kabul etmeli. Hatta eleştirenler aynı zamanda bir özeleştiri de yapabilmeli. O zaman daha inandırıcı olur eleştirimiz. Zira hepimizin dünden gelip, bugün de devam eden bir sürü yanlışlarımız var. Kimse kendi yanlışlarını görmezden gelerek birtakım bahanelerin arkasına saklanmasın. Başkalarının yanlışını kendi yanlışlarının gerekçesi yapmasın.. Haksızlığa uğrayan kimse, haksızlığa uğradığı için başkasına haksızlık yapma hakkı elde etmez.
Kimse kimseyi hoş görmek zorunda değil. Ben Şeytana tapanın neyini hoş göreceğim ki, hatta nasıl hoş görebilirim. Tamam, hoş görmesek bile sabretmemiz gerekebilir. Bir tahammül yükümlülüğümüz olduğunu bilmemiz gerek. Kuşkusuz biri bana İlahlık ve Rablik taslarsa, temel haklarıma yönelik bir tecavüz olursa, bu anlamda açık ve yakın bir tehdit oluşturacak olursa tepki görecektir.
Adalet yoksa barış da yok. Adalet yokken barış, teslimiyettir. Adalet ve barış yoksa, hiçbir özgürlük güvende olmayacaktır. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz Şeytanlardır. Birileri kriz bahanesi ise gerçeklerin konuşulmasının üstünü örtmeye kalkarsa, gerçeklerin bir huyu vardır, ertelenince daha da büyüyerek ilk uygun zaman ve şartlarda yeniden gündeme gelir.
Elbette işi kavgaya vardırmamak, ağız dalaşı ile seviyeyi de düşürmemek gerek. Birileri konuşacak, her şeyi söyleyecek, ortalık karışmasın diye ben susacağım. Böyle bir şey de olmaz. Siz sustukça birileri saldırılarını artırabilir. Haksızlıklar karşısında susmayacağımız gibi, zalimler karşısında tevazu gösterip boynumuzu öne eğmeyeceğiz. Zalimler karşısında tevazu zillettir.
Tamam, seviyesiz birtakım adamların her sözüne cevap vermeye, onların “adam yerine koymaya” gerek olmayabilir. Bazı edepsizlerle tartışmamak gerekebilir. Çünkü bu tür müfsitlerle ağız dalaşına girdiğinizde dışarıdan bakanlar farkı fark edemeyebilir..
Hani bir söz vardır: “Her söze verecek bir cevabım vardır, önce söze bakarım söz mü diye ve sonra söyleyene bakarım adam mı diye.”
Her şeyi bugün halledecek değiliz. Eğer işe “ecinniler / İyi saatte olsunlar” karışmışsa, bulanık suda balık avlamak isteyenler, yangına körükle gidenler etrafımızda dolaşmaya başlamışsa, tartışmanın şiddetini düşürmek ve zamana yaymak daha doğru olacaktır.
Birilerinin de hassas konularda adım atarken daha dikkatli olması gerekir. Bazen kaş yapayım derken göz çıkarabiliriz. Birilerini kazanalım derken, daha fazlasını kaybedebilirsiniz. Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var. Bunu da bir kenara not edelim.
Neyse ben bu tartışmanın çok fazla süreceğini sanmıyorum. Dikkatli olmak gerek, bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir. Her 29 Ekim’de, her 10 Kasım’da benzer hassasiyetler oluşur. Şimdi önümüzde bir de seçim var. Başımızın püsküllü belası bir de FETÖ’müz var!. Onlar her fırsatı değerlendirmek isteyecekler. Bunu da hesaba katmamız gerek. CHP içinde de bir süreden beri devam eden örtülü bir iç hesaplaşma var. CHP’liler dışarıda kriz oluşturarak, kendi içlerindeki sorunu dışarıya yansıtmaya çalışıyor. Böyle bir durum da var. Hepsi üst üste gelince bu tür olaylar daha can yakıcı oluyor.
CHP’lilerin “eli ayağı boş değil, tuttukları iş değil”. “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden en iyi bildikleri şey yapıyorlar. Kriz çıkarmaya bayılıyorlar. Mayınlı tarlada top oynamayı seviyorlar.
Sonuçta şöyle ya da böyle bu konular tartışıldıkça sonuçta “müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğuyor”. Biraz pahalı, can sıkıcı bir sürecin sonunda bu hedefe varılsa da, bu konular tartışıldıkça tabular yıkılıyor.
CHP tek parti dönemi ile açık yüreklilikle yüzleşmeyi kabul etmediği sürece bu krizler hep yaşanacak ve CHP her krizden daha da küçülerek çıkacak.
Bugün uluslararası sistemin sebeb olduğu krizin bir benzeri, uluslararası sistemin Türkiye’deki Truva atı olan CHP içinde yaşanmaktadır. Uluslararası düzenin krizi sona ermeden CHP’deki krizin sonra ermesi de zor görünüyor. Ama görünen o ki, uluslararası düzen tüm kavram ve kurumları çözülmektedir ve değişim kaçınılmaz gözükmektedir.
Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları






























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024