Akın ÖZÇER
Konuyla ilgili yazılarımda özetle, Türkiye’nin ifade ve örgütlenme özgürlüğü alanında, AK (Avrupa Konseyi) ve AİHM ölçütlerini (Venedik ölçütleri) karşılamadığını vurgulamıştım. Bu bağlamda özgürlük kapsamında olması gerekirken suç teşkil eden hususlarda yasama dokunulmazlığının da ortadan kalktığına (Anayasa’nın 83. maddesinde 14. Madde’ye yapılan atıf) işaret etmiştim. HADEP kararını örnek göstererek AİHM’in bu alandaki içtihadına uyum sağlamadan, Kürt partileriyle ilgili davaları, terör örgütüyle ilinti ölçütüne karşın, kazanmanın neredeyse imkânsız olduğuna dikkat çekmiştim.
Venedik ölçütlerini alakart uygulamanın, yani ifade özgürlüğü ölçütüne uymayıp, terörle ilinti ölçütünü kullanmanın kabul edilebilir bir tarafı yok elbette. Kürt siyasetçilerin ve partilerinin AİHM’e olası başvurularının, Batasuna’nın İspanya’ya karşı yaptığı başvuru gibi geri çevrilebilmesi için, şiddet ve terörle ilintili olmayan her düşüncenin, devletin milleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olanlar dâhil, serbestçe dile getirilmesine cevaz veren bir anayasaya sahip olmak şart. Bu da, Anayasa’nın değiştirilemez 3. maddesinde yer alan “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” kavramının, “toprak bütünlüğü ve ulusun birliği” dışında anlam yüklenemeyecek netlikte yeniden yazılmasını ve bunu yaparken “eylem” ile “söylem” ayrımının vurgulanmasını gerektiriyor. Başka bir deyişle, Türkiye’nin Venedik ölçütlerini karşılaması ve AİHM’de dava kazanması yeni bir anayasa yapmasına bağlı bulunuyor.
Ne var ki bu konuda toplumda henüz uzlaşma sağlanabilmiş değil, zira atanmış ve seçilmişiyle siyasetçiler yıllardır bunun tam tersini yapmakta inat ediyor. 90’lı yılların ikinci yarısında dönemin hâkim zihniyeti Başbakan Çiller’in telaffuz ettiği “Bask modeli” sözünü sanki “ağzına tıkamak” için sihirli bir “çifte standart” formülü bulmuştu: İspanya’daki bazı gelişmeleri örnek göstererek “Avrupa Türkiye’ye çifte standart uyguluyor” diye ortalığı ayağa kaldırmak. O dönemde İspanya’da ETA’nın videokasetini TV propaganda kuşağında yayınlatan Herri Batasuna Başkanlık Divanı’na dava açılmış ve özerk parlamentolara üye olanlar dâhil yöneticileri tutuklu yargılanmıştı. Orada özerklik sistemine dayalı demokratik bir anayasa varmış ya da bağımsızlık dâhil her türlü fikrin açıklanması serbestmiş, hatta ayrılıkçı partiler özerk hükümetlerde iktidar oluyormuş olsun, varsın dendi ve Türkiye uzunca bir süre bu yanlış argümanı kullandı. Hâl böyle olunca darbe ürünü Anayasa demokratikleştirilmedi, hafif bir makyajla idare edildi.
Bu gidişatı durduran Helsinki Zirvesi oldu. Üyelik süreciyle birlikte demokratikleşmenin yolu açıldı ama süreç olabildiğince tıkanmaya çalışıldı. Önce dönemin merhum başbakanı “AB’ye uyum için bir iki yasa değişikliği yeter” gibi bürokratları bile güldüren bir argümanla ikna edildi. İktidara AK Parti gelince meydanlara inildi ve bir yandan “şeriat geliyor”, öte yandan “AB Türkiye’yi bölmek istiyor” nutukları atıldı. Darbe yapılacaktı ama olmadı, AK Parti kapatılacaktı ama hesap tutmadı. Aksine AK Parti iktidara iyice yerleştiği gibi, hâkim zihniyetin ileri gelenleri de Ergenekon davaları sürecinde sanık oldu. Peki, ama bütün bunlardan statükonun artık kaybettiği, değişimin kazandığı sonucu çıkarılabilir mi?
Bilmem ama bu alanda ne kadar önemli mesafe kaydedilmiş olursa olsun, bugün Meclis’te yeni anayasa çalışmaları yürümüyor, yargıda ifade özgürlüğü alanı hâlâ sorunlu görünüyor, BDP’lilerin tartışılan dokunulmazlıkları kaldırılırsa Türkiye’ninAİHM’de yine mahkûm olma olasılığı bulunuyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018