Akın ÖZÇER
Ana muhalefet partisi 7 Haziran seçimlerinin sonuçları belli olur olmaz sandıktan AK Parti karşıtı çoğunluğun çıktığını ve hükümeti bu bloğun kurması gerektiğini dile getirmeye başlamıştı. AK Parti 9 puan kaybetmekle birlikte yüzde 40’ın üzerinde oyla birinci parti olduğu ve söz konusu bloğun içinde birbiriyle uzlaşması mümkün olmayan MHP ve HDP gibi iki parti bulunduğu halde. Kemal Kılıçdaroğlu daha da ileri giderek, sanki hükümeti kurmakla görevlendirilmiş gibi, HDP ile yan yana gelmek istemediğini seçim gecesi açıklamış olan MHP lideri Devlet Bahçeli’ye “başbakanlık” bile önermiş, bu nedenle de çok büyük tepki görmüştü.
Aslında seçimlerden sonra bu konuda Kılıçdaroğlu gibi düşünen o kadar çok yazarçizer vardı ki 7 Haziran nasıl böyle okunabilir diye hayrete düşüyordum. Çünkü bu sonuçlara bakıp AK Partisiz hükümet kurulmasını isteyen bir seçmen bloğu olduğunu söyleyebilmek mümkün değildi. CHP seçmeninin bir bölümünde böyle bir düşünce olduğu doğruydu; böyle bir bloğun hayaliyle barajı geçmesi için HDP’ye ödünç oy veren CHP seçmeni de olmuştu. Ancak diğer iki muhalefet partisinin ve özellikle MHP’nin seçmeninin AK Parti’ye karşı bir blok oluşsun ve hükümeti kursun diye oy kullandığını düşünmek mantık çizgisini zorlamaktan başka bir şey değildi.
Böyle düşünenler önceki günkü Meclis Başkanı seçimlerinde böyle bir bloğun aslında hayal ürünü olduğunu anladılar mı kuşkuluyum çünkü başta CHP sözcüsü Haluk Koç olmak üzere Sayın Bahçeli’ye ölçüsüz şekilde tepki gösteriyorlar. Kırmızıçizgileri olmayan bir Yeni Anayasa’dan veÇözüm Süreci’nin devamından yana olduğumdan MHP’li koalisyonu tercih edenlerden değilim ama MHP Genel Başkanı’nın Meclis Başkanı seçiminde aldığı pozisyonu, kimilerinin öne sürdüğü gibi, AK Parti’ye yeşil ışık olarak değerlendirmiyorum. Bahçeli’nin bu tutumuyla aslında tabanının sesini dinlediği kanısındayım.
Çevremde çok MHP’li yok ve seçmen davranışlarını ölçebildiğimi iddia edemem ama önceki seçimde AK Parti’ye oy vermişken bu defa tercihini MHP’den yana kullanmış milliyetçi camianın içinden gelen bazı kişilerin anlattıklarından çıkardığım kadarıyla bu oy kaymasının temel nedeni, AK Parti’ye değil, Çözüm Süreci’ne muhalefet. En azından bu iki partinin geçişken tabanı açısından bunun böyle olduğunu kabul etmek gerekir ki Tuğrul Türkeş de hangisinin ağır bastığını daha ölçemediklerini ama tabanlarında mevcut iki önemli görüşten birinin bu olduğunu açıkladı.
Bu itibarla, MHP’nin, her siyasi parti gibi, kendi seçmeninin hassasiyetlerine kulak vermesini ve HDP’siz hükümetten yana tutum almasını doğal karşılamak gerekiyor. Tercihlerini AK Parti’den MHP’ye kaydıranlar, Bahçeli’nin muhalefet bloğunda yer almasının kendilerine ihanet olacağını söyleyip duruyorlar ve buna ihtimal vermiyorlardı. Ama Meclis Başkanı seçimiyle ilgili katı bir tutumları yoktu. Bu nedenle olsa gerek, MHP’nin Sayın Baykal’ı destekleme olasılığı göz önüne alınıyordu ki AK Parti karşıtı bir blok kurma düşüncesinde olanlar Meclis Başkanı seçimlerinde bir kez daha hayal kırıklığına uğramış oldu.
Aslında Meclis Başkanı seçimindeki tutumundan ötürü asıl eleştirilmesi gereken parti MHP değil HDP. Deniz Baykal elbette değerli bir devlet adamı; keşke AK Parti ile CHP arasında bir centilmenlik anlaşmasına varılmış olsa ve veteran bir siyasetçi olarak Meclis Başkanı seçilebilseydi. Buna Habur açılımı sırasındaki muhalefetini özellikle tasvip etmemiş olmama karşın ben şahsen karşı çıkmazdım. Ama HDP’li milletvekillerinden önemli bir bölümünün sonuca etki yapmayacağını bildikleri halde kendisine oy vermesini, Stockholm sendromuyla mı, yoksa mantıksız şekilde AK Parti düşmanlığına savrulmalarıyla mı açıklamak gerekir bilmiyorum.
HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in CNN Türk’e yaptığı açıklamalara bakılırsa, gelecek seçimlere “demokratik bir blok” oluşturularak tek bir çatı altında girilmesi gerekiyor. Önder, bir soru üzerine, CHP-MHP bloğundan “daha fazlasını” kastettiğini dile getiriyor. Bir kere dönüşüm geçirdiğine inandığı CHP, Kürt sorununun çözümü için gerekli kırmızıçizgileri olmayan bir yeni anayasa yapılmasına ve demokratik ülkelerinkine uygun bir barış sürecine taraf olmaya ne kadar hazır, bu büyük bir soru işareti oluşturuyor. Dolayısıyla demokratik olduğu tartışmalı bir blok oluşturma fikri bugünkü koşullarda hiç gerçekçi değil. Tıpkı ölçüsü kaçmış bir AK Parti karşıtlığı gibi.
Sonuç olarak vurgulanması gereken husus, 7 Haziranda çeşitli nedenlerle AK Parti’ye oy vermeyen seçmenin muhalefet cephesinin hükümet kurması hedefinde birleşmiş olmadığı gerçeği. Meclis Başkanlığı seçimleri böyle bir hayale inananların ayaklarının yere basmasını sağlamış oldu. O bakımdan MHP’nin tutumunu, AK Parti ile bir koalisyona yeşil ışık yaktığı şeklinde yorumlamak Meclis Başkanlığı seçimlerini de yanlış okumak anlamına geliyor.
Başbakan Davutoğlu’nun Meclis Başkanlığı seçiminden sonra söylediği gibi “blok kavramı bugün itibariyle çökmüş” bulunuyor. Dolayısıyla Meclis aritmetiğinden AK Partisiz hükümet kurulması olasılığı çıkmıyor. AKP- MHP koalisyonu seçeneğine gelince, dün olduğu gibi bugün de, AKP-CHP koalisyon olasılığının önünde değil, hatta bir tık gerisinde bulunuyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025