Ali BAYRAMOĞLU
Bir yanda ışık ve umut var.
Herkes meşrebine göre yorumlasa da barış sürecinin, en azından görüşmelerin yoğunlaştığı ve yeni bir raya oturduğu çıplak bir gerçek. Öcalan'la görüşen heyetin aynı zamanda devletin üç bakanından oluşan karşı bir heyetle görüşüyor olması, Öcalan'ın olumlu açıklamaları, Başbakan Yardımcısı Atalay'ın yeni bir dönemi tanımlayan beyanları bu açıdan yok sayılamaz...
Öte yanda artan gerginlik ve kısmi çatışmalar var.
Dağa çıkan gençler, tepkili aileler, ailelere verilen tepkiler, kalekol yapımlarına karşı sivil kesimin de seferber edildiği örgüt direnci, yol kesme ve kimlik kontroluyla örgütün güç gösterisi, çatışmalar, ölümler, takip eden protestolar. İstanbul'da, Kocaeli'nde olaylar, HDP ve örgütten gelen, barış sürecini tehdit eden sert açıklamalar bambaşka bir resme işaret ediyor.
Neler oluyor?
Bu tür süreçlerle benzetme Türkiye için de geçerli:
'Bisiklete binmişseniz pedalı sürekli çevirmek zorundasınız, aksi halde düşersiniz...'
Olan biraz budur: Bisikletin üzerinde pedallara yeteri kadar güç vermeden durmaya çalışıyor ve sallanıyoruz.
Bu çerçevede üç tespit yapmak mümkün.
1.Çözüm sürecinde yaşanan 'donma hali', daha doğrusu 'tarafların karşılıklı güvensizliklerine dayalı ilk aşama tıkanması' olumsuz sonuçlarını veriyor.
Barış sürecine rağmen hükümetin PKK'lıların çekildiği yerlere askeri tahkimat yapması, çekilme adımlarına yönelik güvensizliği, katı dili; buna karşılık örgütün çekilme konusundaki isteksizliği, ilk ciddi krizde çekilmeyi durdurduğunu ilan etmesi, kalekol yapımları karşısında adım adım silahlı seferberlik görüntüsü vermesi bu olumsuz sonuçlar arasında. Bu çerçevede bakıldığında Lice olayları bir anlama, barış sürecinin yürüme tarzı ve hızına örgüt tarafından gösterilen tepki, ancak aynı zamanda, barış sürecinin içinde yer alan bir güç gösterisidir.
2. Barış sürecine ilişkin mevcut 'ikili hali' üreten diğer bir faktör de 'mutabakat ve müzakerelerin muğlak kalması, yerinde sayması'dır.
Hala bir 'görüşme çerçevesi'nin oluşturulmamış olması buna yol açan unsurların başında geliyor. Nitekim MİT-İmralı ve HDP-AKP görüşmeleri gerek zemin gerek içerik açısından somut ve takvimli bir yol haritasına henüz kavuşmamıştır. Her ne kadar son gelişmeler bu istikamette bir gidişe işaret etse de, kurullaşma ve mutabakat açısından barış süreci henüz 'olgun' bir noktaya gelmemiştir.
3. Bu açıdan gerek hükümetin gerek Kürt hareketinin önünde ciddi bir 'paradoks' bulunuyor.
Hükümet, çözüm görüşmelerini HDP'yle yürütme niyeti ve arzusunu dile getiriyor. Ancak HDP'nin bu konuda hareket alanı oldukça kısıtlı. Buna karşılık asıl görüşme ve yol haritasının Öcalan'la tartışıldığı, HDP'nin hem Öcalan ve Kandil ile görüşmeler arasında hem İmralı ile KCK arasında bağ işlevi gördüğü açık. Bağ işlevi barış sürecine, görüşmelere, bunların politik iklimi ve sosyal çevresine hakim olma, bunlar üzerinde yönlendirme kabiliyetine sahip bulunma anlamına gelmiyor. Nitekim Kürt Siyasi Hareketi'nin bugün yaşadığı en büyük sorun parçalı bir alana sahip olmasıdır. Bir yandan Öcalan'dan gelen ılımlı mesajlar, öte yandan örgütten gelen tehdit mesajları, HDP'nin ikisi arasında adeta milletvekilleri itibariyle bölünmesinin işaret ettiği paradoks, görüşme taraflarından birisi olan hükümet açısından da büyük bir sorundur.
Nitekim son olaylar üzerine HDP heyetinin hızla dün İmralı'ya gönderilmesi bu dolaylı ilişkilerdeki sıkıntıları, kaçakları ve ikili strateji sorunları göstermektedir.
Şimdi beklenen Öcalan'ın devreye girmesi ve gerginliğin aşağı çekilmesidir.
Açıktır: Barış sürecinin önündeki iki tehlikeden birisi bu paradoks diğeri ise keyfilik, daha doğrusu süreçle ilgili tanımsızlıktır.
Hükümetin bu iki tehlikeyi hızla bertaraf etmesi gerekir.
Bunun ilk adımı risk alarak, belki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, Öcalan'ın hareket alanını genişletmek, dış dünyayla, Kürtlerle temasını sağlamak ve müzakareyi onunla yürütmektir. Bu gerçekleşirse tanım sorunu da önemli ölçüde hal yoluna girecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025