Alper GÖRMÜŞ
Muhalif gazetecilik, eleştirel gazetecilik...
16.10.2012
4438
Taraf ’ın haber dilindeki sorun, Ahmet Altan’ın yazdığı gibi gazetenin Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile hükümete yönelttiği eleştirinin “sert” olmasında değil. Sorun, bu dilin “eleştirel”olmaktan çıkıp “muhalif” olmaya yönelmesinde...
Madem genel yayın yönetmenimiz hepimize “netlik” çağrısı yaptı, o çağrıya icabet ederek diyorum ki: Benim talebim,Taraf ’taki “sert haber dilinin yumuşatılması” değil; ben, giderek hırçın bir“muhalif” karakter kazanan bu dilin gazetecinin dili olmadığını söylüyor, yerini “kararlı, sert ve sakin bir eleştirel dil”e terk etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bunu, sadece inandığım bir gazetecilik çizgisini savunmak için söylemiyorum.Taraf ’ın yapmaya çalıştığı şeyin bu yolla daha etkin bir biçimde yapılabileceğine yürekten inandığım için de söylüyorum. (Taraf ’ın yapmaya çalıştığı şeyin özünde ne kadar doğru ve haklı olduğunu, başka deyişle iktidarın endazesinin ne kadar şaştığını bir kez daha görmek için sizi, Ümit Cizre’nin AGOS’un son sayısında manşetten yayımlanan “Vesayet ipinin cambazları” başlıklı analizini okumaya davet ediyorum.)
“Muhalif gazetecilik” nedir?
“Muhalif gazetecilik”, bütün fiyakasına rağmen doğru ve etkili bir gazetecilik çizgisini ima etmez. Doğrusu, gazetecinin “eleştirel” olmasıdır. Bu da, bir durumu, bir olguyu bütün yönleriyle okurun dikkatine sunma sorumluluğuna ve ahlakına tekabül eder.Tartıştığımız olgu “iktidar ve hükümet” olduğuna göre, eleştirel gazeteciliğin onlar karşısındaki pozisyonuna da bakalım...
Eleştirel gazetecilik, kamuoyu adına giriştiği bütün anlama ve anlatma çabalarında olduğu gibi, iktidarlar ve hükümetler sözkonusu olduğunda da aynı sorumluluk ve ahlakla davranır: Onları da bütün yönleriyle; olumlu ve olumsuz yanlarıyla okurun dikkatine sunmaya gayret eder.
İktidarlar ve hükümetler karşısında “muhalif” olmak ve “yandaş” olmak, “eleştirel gazetecilik”çizgisinden iki sapmayı ifade eder... Eliniz, birinci durumda iktidarın “doğrularını”, ikinci durumda da “yanlışlarını” kamuoyuna duyurmaya bir türlü gitmez. Her iki durumda da okurlar, nesnel gerçekliğin bilgisinden epeyce uzakta bir yerdedir.
“Muhalif” ve “yandaş” pozisyonlar, kendi katılıkları içinde zamanla birinci durumda“düşmanlığa”, ikinci durumda “iktidarla özdeşleşmeye” varabilir... Bunlar aslında gazetecilik içinde mütalaa edilmemeli ama işi buralara kadar vardıranların olduğu ve onların da “gazete” olarak anıldığı, bir vakıa; şimdi saydırmayın adlarını bana...
Taraf “muhalif” bir gazete oldu mu?
Peki,Taraf, iktidar ve hükümetin yapıp ettikleri sözkonusu olduğunda, kendi bakış açısından “doğru ve olumlu” bulduğu kimi gelişmelere (bile) gözlerini ve sayfalarını kapayacak; ya da onları okurların göz menzilinden mümkün olduğu kadar uzak tutmaya yeltenecek kadar “muhalif” bir gazete oldu mu?Ben, o noktada olduğumuzu düşünmüyorum... FakatTaraf ’ın yazıişlerine, işleri o noktaya götürebilecek asabi bir ruh hâlinin hâkim olduğunu sezebiliyorum.
Şunu da söyleyeyim:Taraf ’ta bazı haber tercihleri ve sunumları var ki, biri kalkıp bana, “gazetenin henüz o noktada olmadığını söylüyorsun ama, bu ne” diye sorsa, soranı da kendimi de iknada epey zorlanırım: Askerlerin “darbe hakkı”nı düzenleyen ünlü 35. Madde ve ona bağlı bir dizi maddeye yakında veda edeceğimize dair habereTaraf ’ın verdiği kıymet örneğinde olduğu gibi...
NOT. Geçen yazıda “Balyoz” dizisi bitene kadar tartışmadan çekildiğimi söylemiştim ama, gördüğünüz gibi olmadı. Fakat bu defa kararlıyım. Birkaç yazı sonra bu verimli tartışmada yeniden birlikte olmak dileğiyle...
‘Balyoz’ kararları tartışması (5)
“Balyoz kararları tartışması” dizisinde, “2003’te 1. Ordu’da bir darbe planlandığına işaret eden ‘dijital olmayan deliller’ bahsi”ne geçmiştik ki, “Taraf tartışması” araya girdi ve diziye bir yazılık ara verdim.9 ekim (salı) tarihli son yazıda Darbe Günlükleri’nde Balyoz’a dair ne var ne yok, ona bakmaya başlamıştık...
Oradan devam edeceğiz, fakat ondan önce, salı günkü yazının başlığı ile finali arasındaki tezadı izah etmem gerekiyor, çünkü epeyce “uyarı” aldım o konuda...
Biliyorsunuz, yazının başlığı “Darbe Günlükleri’nde ‘Balyoz’ neden yok?”tu... Buna karşılık yazının son paragrafı şöyleydi:
“‘Darbe Günlükleri’nde neden Balyoz’u işaret eden bir şeyler yok’ sorusu, Darbe Günlükleri’nin kamusal bölümlerinin tamamını kapsayacak İmaj ve Hakikat adlı kitabımın üzerinde çalışmaya başladığım günlerde de kafamı meşgul ediyordu... O nedenle çalışmalarımı, metinde bu soruya cevap teşkil edecek noktalar olup olmadığı üzerinde yoğunlaştırdım. Sonuçta, 2007 martında Günlükler’i sınırlı bir zaman diliminde hazırlayıp yayımladığımız için Nokta’daki versiyonda yer almayan fakat yukarıdaki soru açısından anlamlı ve önemli bazı notlarla karşılaştım... Bunların bir bölümüne Taraf’ta kaleme aldığım yazılarda yer verdim, bir bölümü de İmaj ve Hakikat’i bekledi. Cuma günü bunları derli toplu bir biçimde bir daha dikkatinize sunacağım.”
Bana e-posta atan ve “başlıkta ‘yok’ diyorsun, yazıda ‘var’ diyorsun, anlamadık ki” mealinde serzenişte bulunan okurlara ve hepinize açıklayayım... Mesele şu:
Yazının başlığı aslında “Darbe Günlükleri’nde ‘Balyoz’ neden yok? Yok mu?” idi... Fakat o başlık basılı versiyonda bir aksaklık sonucu “Yok mu?” kısmı eksik olarak çıkmış, editörümüz Tamer Kayaş’ın da dikkatinden kaçmış.
Başlık,Taraf ’ın internet versiyonunda tam hâliyle kullanıldığı için, bana sadece yazıyı basılı versiyondan okuyanlar e-posta atmışlar...
Gelelim asıl meseleye...
“Kendi aralarında bir şeyler yapan Doğan ve Tolon”
2003 Balyoz’unun Darbe Günlükleri’ndeki izleri deyince, ilk olarak Günlükler’in 24 Şubat-2 Mart 2003 tarihli bölümüne bakmak gerekir... Şöyle deniyor orada:“27 şubat günü sabahleyin Genkur. denetlemesi için bölgeye gelen Tümg. Can Teller beni ziyarete geldi. Oldukça ilginç bir görüşme yaptık. Önceleri konuşmada çekingendi ama kendisini cesaretlendirdim ve konuşmaya başladı. Genelkurmay Başkanı’nın şahsına karşı bir tepki olduğunu, dinci kesimlere kendisine yaraşır bir şekilde tepki vermediği gibi adeta onlarla işbirliği yaptığını ve Çetin Doğan Paşa ile Hurşit Tolon Paşa’nın bu konulardan çok rahatsız olduklarını ve kendi aralarında bir şeyler yaptıklarını, benim de onlarla görüşmemi ima etti.
“Bir tümgeneralin böyle konuşması beni şaşırttı. Genelkurmay Başkanı’nın kendine dinci bir subayı emir subayı olarak almak istediğini ama yapılan incelemede adamın dinci olduğu ortaya çıkınca bundan vazgeçtiğini ama adamın kendi akrabası olduğunun tesbit edildiğini; Kıbrıs’ın elden gittiğini bilmesine rağmen hiçbir tepki vermediğini; 8 Ocak günü yaptığı konuşmanın metnini daha önceden AKP ile koordine ettiğini; dincilere karşı konuşmak istemediğini söyledi, ben de dinledim. Ayrılırken bana 2. Başkan (Orgeneral İlker Başbuğ —A.G.) ile görüşüp görüşmediğimi sordu. Anladığım kadarı ile onun da Genelkurmay Başkanlığı hesabına girdiğini ve bu nedenle karargâhın ondan da memnun olmadığını söyledi.”
“Yalman’ın yapılacak bir darbeyi önlediğine ve...”
İlk kez İmaj ve Hakikat ’te yayımladığım bu bölümle ilgili olarak kitapta şu değerlendirmeyi yapmıştım:“Bu notun tutulduğu tarihin, 2003 Mart’ındaki Balyoz Planı seminerinden bir hafta kadar öncesine rastladığına dikkatinizi çekmek isterim. Nottan anlıyoruz ki, ‘kendi aralarında bir şeyler yapan’ Çetin Doğan ve Hurşit Tolon, aralarına katılmaları için Özden Örnek’i yoklamışlardır. Örnek, bir tümgeneralin kendisiyle böyle konuşmasını yadırgadığını söylüyor; olabilir, fakat bir yandan da onun yukarılardan talimat almaksızın bir orgeneralle böyle bir konuşma yapamayacağını bildiğini varsayarsak hata etmiş olmayız.”
Şimdi de şunu ekleyeyim: Günlüğün bu bölümü, 2003 martında Çetin Doğan ile Hurşit Tolon’un hükümete karşı bir plan içinde olduğuna va —Çetin Doğan o tarihten dört beş ay sonra (Ağustos 2003) emekli olacağına göre— bu planın çok yakın bir tarih için öngörüldüğüne işaret ediyor.
Cuma günü, Günlükler’deki “Balyoz” izlerini aktarmaya devam edeceğim: Önce Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın “yapılacak bir darbeyi önlediğine ve son anda oyunbozanlık yaparak vazgeçtiğine” dair bölüm, ardından da Yalman’ın Hilmi Özkök’e yönelik “Ben olmasaydım onu parçalarlardı” şeklindeki serzenişi...
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025