Alper GÖRMÜŞ
Cumhuriyet savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğdu, 25 Aralık soruşturmasının 96 şüphelisiyle ilgili olarak verdikleri “takipsizlik” kararında şu ifadeye yer verdiler:
“Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının örgüt lideri olarak gösterilmesi ve ‘dönemin başbakanı’ ibaresi kullanılmak suretiyle fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır.”
... Ve o üç savcıdan biri olan İsmail Uçar, bu kez 96 kişiyle ilgili soruşturmayı yürüten polisleri sorgulayan savcı olarak, onların bir bölümünü “darbeye teşebbüs”le suçlayıp mahkemeye sevk etti.
Emniyet içinde “paralel” bir örgüt kurdukları gerekçesiyle başlatılan operasyonların birinci ve ikinci dalgalarında “darbeye teşebbüs” suçlaması yoktu. Bu suçlama, ilk kez 17-25 Aralık soruşturmalarını yürüten mali şube polisleriyle ilgili olarak öne sürülüyor. Belki de İstanbul Emniyeti Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı, muhtemel bir iddianamede “darbenin lideri” ya da “örgüt lideri” olarak suçlanacak.
İşte bu nedenle, Yakup Saygılı’ya poliste ve savcılıkta sorulan sorularla onun bu sorulara verdiği cevaplar, muhtemel bir “darbe davası”nın hangi suçlama, delil ve savunma ekseninde yürüyeceği hususunda önemli ipuçları veriyor.
Siyasi ikna başka, hukuki ikna başka
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti / AKP) ikitdarı, 17-25 Aralık’ın kendisine karşı yolsuzluk kılıfı altında kurgulanmış bir darbe teşebbüsü olduğu hususunda kamuoyunun bir bölümünü ikna edebildi. Fakat bir darbe teşebbüsünün mahkeme önünde, somut kanıtlarla ispatlanabilmesi, kamuoyunu ikna etmede kullanılan argümanlardan daha fazlasını gerektirir. Dolayısıyla, ortada hükümeti devirmeye yönelik bir girişim olduğunu siyasi düzeyde kabul edenlerin bir bölümü, hukuki delilleri yetersiz bulup darbe girişiminin kanun karşısında kanıtlanamadığına inanabilir.
Biraz daha somutlarsak: Mesela, birbiriyle hiç ilgisi olmayan birkaç soruşturmayla ilgili gözaltı faaliyetinin aynı gün başlatılmış olması, olan bitenin bir darbe girişimi olduğu hususunda birçok kişiyi siyasi olarak ikna edebilir. Ama bir savcı, bunu “darbe delili” olarak kullanamaz.
Meseleyi hukuki çerçevede ele aldığımızda soru şudur: Darbe teşebbüsüyle suçlanan polisler hangi deliller kullanılarak suçlanmaktadır ve bu deliller ne kadar güçlüdür?
Bu sorulara şimdilik ancak, polislerin sorgularından elde edebildiğimiz bilgilerle cevap verebiliriz. Fakat bu yazıda ben meseleyi bir miktar daha indirgeyerek, sorunun cevabını sadece Yakup Saygılı’nın sorgusundan yola çıkarak cevaplamaya çalışacağım.
Bunun yöntem olarak yanlış olmadığına da inanıyorum: Çünkü diğer polislere sorulan sorular, Yakup Saygılı’ya sorulanların hemen hemen aynısı...
Darbe imâ eden güçlü ifadeler
17-25 Aralık’ın bir darbe girişimi olduğuna inananlar, ağırlıklı olarak o günlerin başbakanı Tayyip Erdoğan’a yönelik “dönemin başbakanı”, “örgüt lideri” gibi ibarelere dayanageldiler, şimdi üç savcı da temel olarak bu argümanı kullanıyor. Buna, ilk kez 25 Aralık’ın 96 şüphelisiyle ilgili olarak savcılığın verdiği takipsizlik kararında karşımıza çıkan bir başka güçlü ibare daha eklendi: Buna göre, kendi aralarında kullandıkları Spark adlı bir mesajlaşma programında, polislerden biri mesajında “Bütün kabineyi burada toplayacağız” diye yazmıştı.
Savcıların muhtemel bir davada başlıca “somut deliller” olarak kullanacakları anlaşılan bu ibareler, sorgusunda Yakup Saygılı’ya da soruldu. Saygılı’nın sorulara verdiği cevaplar, yukarıda da değindiğim gibi, suçlanan polislerin, “somut deliller” ile ilgili olarak nasıl bir savunma çizgisi izleyeceklerine dair önemli ipuçları veriyor.
Saygılı, “dönemin başbakanı” ve “örgüt lideri” ibareleriyle ilgili olarak, kendisinin ve arkadaşlarının imzalı olarak savcılara gönderilen fezlekedeki ibarelerden sorumlu tutulabileceğini, “bilgisayardaki silinmiş bir taslak dosyadan çıkartılan” ya da bir “kâğıt parçası” üzerinde yazılı bulunan ibarelerden sorumlu tutulamayacağını söylüyor. Bu özeti kendi cümleleriyle ayrıntılandırırsak:
“Cumhuriyet Savcılığına gönderilen fezleke, altı imzalanarak geçerlilik kazanmıştır, bilgisayarda bulunduğu iddia edilen bütün konular taslaklara aittir. (...) Altı imzalanarak gönderilen fezlekede yukarıda bahsettiğiniz tabirler geçmediği gibi, tarafıma sunulan taslaklarda da bu ibare geçmemekte idi, bu ve bahsettiğiniz dosyaları bugüne kadar hiç görmedim.
“(...) En az on defa denetimden geçen ve daha sonrasında imzalanan fezlekede yazılı her cümle ile ilgili sorumluluğu alırken, altını imzalamadığım ve adliyeye göndermediğim bir kâğıt parçasından veya bilgisayarın silinmiş bir taslak dosyasında yer aldığı iddia edilen tabirler ile ilgili sorumluluğun tarafıma yüklenemeyeceğini değerlendiriyorum.”
Spark’ta da benzer savunma
Görüldüğü gibi Yakup Saygılı bir yandan kendi sorumluluğunun, imzalayıp adliyeye gönderdiği fezlekeyle sınırlı olduğunu savunuyor, bir yandan da “dönemin başbakanı”, “örgüt lideri” gibi ibareler bir yerlerden çıksa bile, bunun kendisini ve fezlekeyi hazırlayan öbür arkadaşlarını bağlamayacağını söylüyor.
Saygılı, benzer bir savunmayı Spark programında geçtiği iddia edilen “kabineyi burada toplayacağız” cümlesi için yapıyor:
“Şube içi kullanıldığını söylediğiniz Spark isimli yazışma programı şubede kullanılmamıştır. Teknik gelişmelere paralel olarak yeni donanım ve yazılımlar sürekli denenir. Bu denemeler kapsamında lokal bir iki bilgisayarda denenmiş olabilir, ama şube müdürlüğümüzde böyle bir program yaygın ve aktif olarak kullanılmamıştır. Dolayısı ile kullanıldığı iddia edilen ‘kabineyi burada toplayacağız’ ibaresi şubemizde kullanılan ve geçerliliği olan hiçbir programda ve dosyada geçmemiştir.”
Benim dil duygum şunları söylüyor: Yakup Saygılı ve arkadaşları, darbe imâ eden bu türden ibarelerin şubede zinhar kullanılmadığı yönünde bir savunma yapmayacaklar, mahkemeyi, kendi sorumluluklarının imzaladıkları metinlerle sınırlı olduğu yönünde ikna etmeye çalışacaklar.
Mahkeme bu savunmayı geçerli bulabileceği gibi, zaten fezlekeye yansıtılmasının düşünülemeyeceği söz konusu ibarelerin “şube”de dolaşımda bulunmasının yeterli olacağını düşünüp, Emniyet’te hükümete karşı bir girişimin varlığına kanaat getirebilir.
Bekleyip, göreceğiz
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/darbe-delilleri-ne-kadar-guclu
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sırada Türkiye mi var?
19.06.2025 - ‘Siyasi çözüm’ Gülen cemaatinin tabanındaki ‘aidiyet suçluları’nın psikolojik travmalarına merhem olabilir mi?
17.06.2025 - “DEM, demokrasiye ihanet ediyor” korosuna karşı cesur, âdil, ahlaklı bir cevap; Özgür Özel’den…
8.06.2025 - Demokratikleşme olmadan barış mümkündür fakat bunu durmaksızın tekrar etmekte bir problem var
1.06.2025 - Vicdan duygusunun sızamadığı bir sevme biçimi olarak ultra milliyetçilik
11.05.2025 - Kürt sorunu, PKK sorunu, PKK’lılar sorunu
8.05.2025 - İrfanından nasiplenebilecek miyiz?
4.05.2025 - “Medyanın yüzde 70’inin genel yayın yönetmeni olarak devlet ve iktidar” bahsi
29.04.2025 - Müsâdeme-i efkârdan müsâdemenin doğduğu dünyanın dışından yazılmış bir kitap okudum
25.04.2025 - Sırrı Süreyya Önder: Bir önyargı parçalayıcısı…
21.04.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Reynald Beaufort
Imza Kampanyası Sevil Sevimliye özgürlük! Erasmus öğrenci değişim programı ile Türkiye’ye okumaya giden Türk asıllı Fransız vatandaşı Sevil Sevimli, 9 mayıs 2012 tarihinde sol içerikli kitaplar okuduğu, Grup Yorum konseri ve 1 mayıs gösterilerine katıldığı gerekçeleriyle Eskisehir’de tutuklandı. Türkiye yasalarına aykırı olmayan bu tür eylemler cezalandırılmamalı. (...) http://www.avaaz.org/en/petition/Liberez_Sevil_Sevimli/ Tercümeler : http://liberezsevil.wordpress.com/