Alper GÖRMÜŞ
2006 baharında Nokta’nın yeni imtiyaz sahibinin dergiyi benim yönetmemi istediğini telefonda bildiren ortak tanıdığımıza, “Peki,” dedim, “birlikte oturup bir konuşalım bakalım...”
O tarihten önceki sekiz yıl boyunca (1998-2006) ağırlıklı olarak medya eleştirisi ve editoryal bağımsızlık konuları üzerinde uğraşmamı, düşünmemi gerektiren bir işim olmuştu... Ercan Arıklı’nın“Sekreter Ayşe için bir dergi” talebinin ardından İstanbul’u da gazeteciliği de terk edip Ayvalık’a yerleştiğimi (1995) geçen yazıda anlatmıştım. Üç yıl sonra, 1998’de ziyaret ettiğim hocam, Bilgi Üniversitesi Rektörü Asaf Savaş Akat benden İletişim Fakültesi’nde ders vermemi isteyince İstanbul’a dönüp fakültenin “Medya ve İletişim Sistemleri” bölümünde “haber analizi” dersleri vermeye başladım.
İki yıl sonra Kürşat Bumin ve Ümit Kıvanç’la birlikte üniversite bünyesinde Medyakronik adlı medya eleştirisi sitesini kurduk. İki yıllık Medyakronik dönemi Türkiye’deki gazeteciliğin sefaletini yakından görme ve durumu daha da açık bir biçimde idrak etme fırsatı verdi bana. Medyakronikkapandıktan sonra Kürşat Bumin’le birlikte Türk basınını yakından takip ettiğimiz Kronik Medya(Yeni Şafak, 2003-2005) sayfasını başlattık, aynı dönemde Bilgi Üniversitesi’ndeki derslerim de sürüyordu.
Nokta’nın genel yayın yönetmenliği teklifini aldığımda işte bu sekiz yıllık eleştirel perspektif yön veriyordu bana... Doğrusu, o derslerden yola çıkıp geriye baktığımda, editoryal bağımsızlıkla bağdaşmayacak bir dizi pratiği kendimin de tecrübe ettiğini görebiliyordum... Mesela, gazeteciliği patronluğundan önde gelse de, Ercan Arıklı’nın zaman zaman genel yayın yönetmeni gibi davranmasını makul ve normal bulmak gibi... (Gerçi o zamanlar bunun bir problem olduğunun bilgisine bile sahip değildim, kimse değildi, ama bilgisizlik yanlışı ortadan kaldırmaz... Bunu biraz, gençliğimde askerlik yapmayı reddetmediğim için şimdiki hayıflanmalarıma benzetiyorum... Böyle anlarımda beni sadece, o zamanlar vicdani reddin adını bile duymadığımı düşünmek teselli ediyor.)
Sahiplik başka, editoryal süreç başka
Nokta’nın yeni imtiyaz sahibiyle konuşmaya giderken kafamda bu sekiz yılda biriktirdiklerim vardı. Ona, her şeyden önce, Türk basınında tamamen içselleştirilmiş, dolayısıyla bir problem teşkil ettiği artık hiçbir şekilde görülemeyen “sahiplikle editoryal sürecin birbirinin içine girmesi”sorununu uzun uzun anlatacak ve ancak bunun dışına çıkabilmiş bir yapıyı kabul ederse birlikte çalışabileceğimizi söyleyecektim.
Girizgâhı haliyle o yaptı ve basın işine neden girdiğine dair beni şaşırtan bir açıklıkla konuştu: Esasen siyasetçi olmak istiyordu, medya patronluğunun da bunun için iyi bir basamak olacağını düşünüyordu.
Ben de kendisine, bu düşüncesinin beni hiç rahatsız etmeyeceğini söyledikten sonra lafı patronajla editoryal bağımsızlığın farklı farklı süreçler olduğuna getirdim. Bizim basınımızda bunun feci şekilde karıştırıldığını; patronların buradan genel yayın yönetmeni gibi davranma imtiyazı peydahladığını; benim böyle bir şeyi kabul edemeyeceğimi anlattım... Derginin içeriğini sadece derginin editoryal kadrosu belirleyebilirdi ve o da dergiyi okurlar gibi basıldıktan sonra görebilirdi.
Bunun karşılığında kendisine etkili, itibarlı bir dergi vaat ettiğimi; bunun manevi hazzıyla yetinebilecekse ve böyle bir sahipliğin hâlâ siyasetçi olma hedefi doğrultusunda işine yarayacağını düşünüyorsa teklifini kabul edeceğimi söyledim.
Anlaştık ve başladık.
O haberler çöpe giderdi...
Nokta tecrübesi boyunca bir kez daha anladım ki, eğer patrona karşı editoryal bağımsızlığınızı garanti edememişseniz, siyasi-askerî güç odaklarına karşı da bağımsız davranamazsınız.
Bunu, 2007’nin askerî vesayet ortamında bütün patronların ürküp engellemeye çalışacakları üç“tehlikeli” haberi, baştan aldığım söze bağlı olarak patronun bilgisinin dışında yayımlamamıza bakarak söylüyorum. (Bu haberler Genelkurmay’ın medya andıcı, Darbe Günlükleri ve Genelkurmay’ın “dost” sivil toplum örgütleriyle işbirliği plan belgesiydi.)
Türk medyası normalleri içinde hareket edildiğinde, her üçü de ya daha “editoryal” aşamada çöpe gönderilir, ya da iyi ihtimalle patronlara sunulur ve onların “delirdiniz mi siz” paylamaları eşliğinde yine çöpe gönderilirdi.
Darbe Günlükleri örneğinde bu sürecin aynıyla gerçekleştiği artık bir tahmin değil, bir bilgi...Mehmet Ali Birand Günlükler’in Nokta’dan önce kendilerine de gittiğini fakat korktukları için yayımlamadıklarını açıklamıştı.
Öte yandan Günlükler’in muhafazakâr basından en az bir gazeteye gittiğini fakat onların da yayımlamadıklarını, o gazetenin yazıişleri kadrolarından birinin bir arkadaşımıza itirafından biliyoruz. İnkâr durumunda “dedi”, “demedi” polemiğine girmemek için isim vermeyeceğim. Belki bir gün onların içinden de bir Birand çıkar!
Bir de şu soru var, ki çok soruldu zamanında: Hükümet gibi (!) kurumlar bunları yayımlamaya korktukları halde Nokta nasıl cesaret edebilmişti buna? Sırtını nereye dayıyordu ki böyle bir güç vehmedebilmişti kendisine?
O zamanlar da defalarca söylemiştim, sırtını bir yere dayamadan “cesaret” gösteremeyenlerin algılayabileceği şeyler değil bunlar. Ne desem boş. “Mazurdurlar” deyip geçiyorum.
***
NOT. Üçüncü bölümde, Emin Çölaşan ve Fehmi Koru’nun adının geçtiği bölümde, Çölaşan’ın“Fehmi Koru’nun bazı yazılarına yönetimler tarafından müdahale edildiğini diline doladığı”ndan söz etmiştim. Oysa Çölaşan’ın diline doladığı yazar Fehmi Koru değil, merhum Yavuz Gökmen’di. Koru, sadece duruma tahammül edemeyip müdahale etmişti. Koru’yla ilgili yanlış anlamalara yol açabilecek bu hatamı düzeltiyorum.
-
TİB, kayıtları mahkemeye göndermiş
Hrant Dink cinayeti günü kameralara takılan şüphelilerin cep telefonu kayıtlarını tesbit etmek üzere mahkemenin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) istediği baz istasyonu kayıtlarıyla ilgili bilgi karışıklığı devam ediyor... Dolayısıyla şüphelerimiz de devam ediyor.
Başlığı ve şu üstteki giriş paragrafını birlikte okuyup da bu satırların, şüpheciliği maraziliğe varmış birinin kaleminden çıktığına hükmederseniz, size alınmam... Ne var ki, beni böyle yapan, başkanı aracılığıyla “kayıtları gönderdik” açıklamasını yapan kurumun şimdiye kadar gösterdiği performans...
Önce en taze haberi, bugün piyasaya çıkan AGOS dergisinden aktarayım... Evet, TİB Başkanı Fethi Şimşek, kendisiyle konuşan AGOS muhabirine “Kayıtları 21 kasım pazartesi günü mahkemeye gönderdik” demiş.
Bu durumda siz de bana “E, daha ne kardeşim” diyebilirsiniz... Deyin de şunları bilerek deyin (AGOS’un haberinden faydalanarak aktarıyorum):
TİB, mahkemenin Nisan 2009, Temmuz 2009, Şubat 2010 tarihli üç talebine ancak Nisan 2010’da cevap verdi. Cevaba göre GSM operatörlerinin orada baz istasyonu yoktu ya da varsa bile hiçbir görüşme tesbit edilememişti.
Mayıs 2011’deki dördüncü talep ise Haziran 2011’de bu kez “özel hayatı ihlal olur” gerekçesiyle TİB’in itirazıyla karşılaştı. Mahkeme, Temmuz 2011’de itirazı oybirliğiyle reddetti. TİB bu kez de kayıtları vermek için mahkemeden bazı bilgiler istedi.
Son bir haftadaki “yürek soğutan” açıklamalara gelince...
İlk haberi, TİB’den isimsiz bir yetkiliye dayanarak Radikal gazetesi manşetten verdi (19 Kasım 2011). Habere göre, mahkeme sürdüğü için kayıtların silinmesi söz konusu değildi. TİB, 21 kasımda da resmî bir açıklama yaparak kayıtların mahkemeye gönderileceğini açıkladı. Bugünkü AGOS’ta yayımlanan haber ise, bu resmî açıklamanın devamı niteliğinde...
Peki, bütün bunlara rağmen ben neden hâlâ şüphedeyim?
İki nedenle:
Birincisi: Bu hikâyeyi geçmişiyle birlikte ele aldığımda, gönderilen şeyin mahkemenin istediği şey olup olmadığı hususunda kaygılıyım.
İkincisi: TİB’den yapılan resmî ya da şifahî bütün açıklamalarda “mahkeme sürdüğü sürece kayıtlar silinmez” deniyor ama, yönetmelikte, bunun mahkemenin “tedbir kararı”na bağlı olduğu ısrarla “es” geçiliyor. Açıkçası, bir süre de mahkemeye gönderilen fakat “işe yaramayan” birtakım kayıtlarla boğuştuktan sonra yasal sürenin sonunda kayıtların silinmesinden korkuyorum; “ne yapalım, mahkeme tedbir kararı çıkarmadı” gerekçesiyle...
Kabul ediyorum, bütün kuşkularım birtakım varsayımlara dayalı... Fakat TİB’in geçmiş performansı da ortada...
Yine de bu aşamada köşemdeki kum saatini kaldırıyorum.
En sonunda mahcup olursam, TİB’den okkalı bir özür dilemek de boynumun borcu olsun!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025