Alper GÖRMÜŞ
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile PKK’nın, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) ilan ettiği bağımsızlık referandumu kararı karşısında zıt pozisyonlar almaları ne anlama geliyor?
Referandumda Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile PKK’nın “hayır” çizgisinde buluşmalarını görmezlikten gelip üzerinden atlayan hükümete yakın yazarlar, HDP ile PKK’nın referandum karşısında zıt pozisyonları paylaşmalarına da benzer bir tavırla yaklaştılar: Ya görmezlikten geldiler ya da bunun anlaşmalı bir “iyi polis kötü polis” oyunu olduğunu savundular.
HDP ve PKK’nın zıt pozisyonları benimsemelerinin sahici bir görüş ayrımına işaret etmediğine inanıyor olsalar ki, sol-liberal çevreler de mesele üzerinde durmadılar.
Oysa kanaatimce HDP’nin, PKK’nın net “hayır”ına karşılık aynı netlikte “evet” demesi çok önemli bir hamle ve bundan sonrasında HDP’den benzer hamlelerin gelmesi şaşırtıcı olmamalı.
Ayhan Bilgen: HDP aynı söylemleri tekrarlayamaz
HDP’nin eski sözcüsü ve Kars milletvekili Ayhan Bilgen’in, Gazeteduvar’dan Özlem Akarsu Çelik’e verdiği söyleşi de (11 Ekim 2017) bu açıdan çok önemli.
“HDP, kuruluş döneminin koşullarına sahip değil. Dolayısıyla kurulduğu dönemin atraksiyonlarını aynı söylemle tekrarlayamaz” diyen Bilgen, Güneydoğu’daki “hendek siyaseti”yle ilgili olarak da şu ilginç cümleyi kullanıyor:
"Cizre-Sur sürecinde demokratik siyaset kurumlarının sorunu çözmeye güç yetirememiş olması elbette HDP’nin geleneksel tabanında ciddi bir sorgulama nedeni olmuştur.”
Bilgen’in sözlerindeki PKK eleştirisi ve HDP özeleştirisi açık. Bilgen, yapılanın yanlış olduğunu söylüyor, ilaveten, kendilerinin bu yanlışı önlemede yeteri kadar kararlı ve etkili davranmadıklarını, bunun da tabanda bir rahatsızlığa ve sorgulamaya yol açtığını teslim ediyor.
Bu özeleştiriyi, HDP içinden son zamanlarda yükselen benzer özeleştirilerle birlikte okumak gerekir.
Adım adım “böyle devam edemeyiz” noktasına...
HDP’nin PKK ile aynı sosyolojik tabana ve destekçi kitlesine sahip olduğu, dolayısıyla PKK’nın belirlediği siyasi çizginin dışına çıkmasının kolay olmayacağı hep söylendi. Fakat bu hakikat, HDP’nin hangi koşullarda PKK’dan farklı siyasetler izleyebileceğinin ipucunu da içeriyor: HDP, buna ancak PKK’nın kendi siyasetleri ve pratiği nedeniyle kendi kitlesinden aldığı desteğin azalması koşullarında yeltenebilir.
Türkiye Kürtlerinin kahir ekseriyetinin, Barzani’nin ilan ettiği referandum karşısında olumlu hisler beslediği açık... Bu koşullarda PKK’nın referanduma karşı çıkmasının kendi destekçi kitlesinde (de) bir kırılmaya neden olacağı besbelliydi. Fakat PKK bunu da göze alarak “hayır” dedi. HDP’nin işte bu koşullarda referanduma destek vermesini, sadece doğruluğuna inandığı bir adımdan imtina etmemesi olarak görmemek gerekiyor. Bence, bu hamlenin, referandumu PKK ile arasına mesafe koyma arzusu doğrultusunda uygun bir araç, bir fırsat olarak değerlendirme gibi bir anlamı da var.
Hangi derslerden sonra?
HDP’nin PKK ile arasına mesafe koymaksızın etkili bir siyasi varlık haline gelemeyeceğine dair güçlü değerlendirmelerin başlangıcını, 7 Haziran 2015’teki yüzde 13’lük büyük seçim başarısından sonraki gelişmelere kadar götürebiliriz.
Bu büyük başarı, Kürtlerin kendi adlarına nasıl bir siyasi mücadele istediklerini açık bir biçimde gösteriyordu ama seçimlerden hemen sonra PKK’dan çok tuhaf bir atak geldi. PKK, Kürtler seçimlerde sanki seçimleri ve parlamentoyu reddettiklerine dair bir mesaj vermişlercesine “halk savaşı” ilan etti.
Eski Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, “halk savaşı” ilanından 8-9 ay kadar sonra HDP’nin bu karardan nasıl etkilendiğini anlatırken şöyle diyecekti: “Şahsen ben HDP’nin Türkiye demokratik sistemi içindeki yerini ve gelişimini ve Türkiye demokrasisinin nitelik kazandırılmasında bir motor güç olarak görenlerdenim. Hâlâ bu umudumu korumaktayım. Ancak bu son gelişmeler HDP’ye büyük darbe vurmuştur. Türkiye toplumunda kazandığı güveni yer yer kaldırmış veya yer yer sarsmıştır. Bugün seçim olsa karşı rakip partilerin gayretleriyle değil, PKK’nın gayretleriyle HDP baraj altında kalır. Böylesine bir durumu süreçler içindeki siyaset üretiminin yetersizliklerinin etkileri vardır ancak PKK’nın etkisi öncelikli ve tayin edicidir.” (BBC Türkçe, 18 Mart 2016).
HDP, kendi aleyhine işleyeceğini bile bile bu PKK tavrına karşı etkili bir itiraz geliştiremedi. Kasım 2015 seçimlerinde barajı kıl payı geçebilmesinde herhalde bu pasif tutumunun da etkisi oldu. Cevat Öneş’in “Bugün seçim olsa karşı rakip partilerin gayretleriyle değil, PKK’nın gayretleriyle HDP baraj altında kalır” değerlendirmesini sınayacak bir seçim de henüz yapılmadı.
İkinci ders: Hendek “siyaseti”
PKK’nın, legal bir siyasi parti olarak HDP’yi zor durumda bırakan ikinci “siyaset”i ise “hendek savaşları” olarak bilinen olaylar oldu.
Bu “siyaset”, PKK’nın “halk savaşı” diye adlandırdığı şeyden çok daha radikal, sıradan insanlardan çok daha fazla şey talep eden bir stratejiydi: Çünkü PKK böylece savaşı şehirlere taşımak suretiyle Kürt halkını militanlaştırmak ve doğrudan doğruya silahlı savaşın içine çekmeyi amaçlıyordu.
Bu, “hendek savaşları”nın en sıcak günlerinde kaleme aldığım yazılarda defalarca savunduğum gibi sonuçsuz kalmaya mahkûm bir ataktı... İki nedenle...
Öncelikle Kürt halkı daha çok kısa bir süre önce HDP’ye verdiği büyük destekle mücadelenin demokratik bir biçimde, şiddetsiz olarak sürdürülmesinden yana olduğunu göstermişti.
İkinci neden, kitlelerin militanlaşmasının o kadar da kolay bir şey olmamasıyla ilgiliydi. PKK-KCK önderliğinin anlamadığı, anlamak istemediği şey, dünyadaki bütün militanca mücadele içinde olanların anlamadığı, anlamak istemediği şeyle aynıydı: Kitleler sadece çok istisnai durumlarda militanlaşır.
“Hendek siyaseti” sürerken, 21 Aralık 2015’te Serbestiyet’te kaleme aldığım Bugünün sorusu: PKK Kürt halkını militanlaştırabilecek mi? başlıklı yazıda şu tahminde bulunmuştum:
“KCK-PKK taktiğinin işleyip işlemeyeceğini önümüzdeki haftalarda, aylarda anlayabileceğiz ancak. Son olarak, bunun riskli bir oyun olduğunu; KCK-PKK’nın, kendi oyununu uygulayamadığı için puan kaybeden güreşçi durumuna düşme ihtimalini içerdiğini de ekleyelim.”
Aradan çok zaman geçti, şimdi artık biliyoruz ki, seçilen yol hüsranla sonuçlanmıştır. HDP’ye gelince: O da, tıpkı “halk savaşı” ilanında olduğu gibi “hendek savaşları”nda da yapması gerekeni yapmadığı için etkili parti konumundan hızla uzaklaştı. Hükümetin, yeniden güvenlikçi siyasetlere dönmesini izleyen kitlesel ve haksız tutuklamalar, bu süreci daha da hızlandırdı ve böylece bugünlere geldik.
Benim bundan sonrası için tahminim şöyle: HDP, PKK’nın şiddete dayalı siyasi stratejisine giderek daha fazla itiraz edecek, bağımsız varlığını giderek daha fazla vurgulayacak ve parlamenter demokratik siyaseti daha çapaksız bir biçimde savunacak.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025