Alper GÖRMÜŞ
Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin’in 14-17 Kasım arasında yayımladığı beş bölümlük “15 Temmuz ve görevlendirme listeleri” yazı dizisinin ilkinin alt başlığı, bu dizinin temel sorusunu da ortaya koyuyordu: “Listedeki her isim darbeci mi?”
Sedat Ergin, 15 Temmuz cuntasının o gece yayımladığı sıkıyönetim komutanlıkları listelerinde ve başka görevlendirme listelerinde yer aldıkları için tutuklanan çoğu general muvazzaf askerlerin dosyaları üzerinden yaptığı araştırmada, yargı heyetlerinin bu soruya “hayır” cevabını verdiğini anlatıyor. Çünkü, dosyalara bakan mahkeme heyetleri, gıyaplarında o listelere eklenen isimlerin bir bölümünün o gece darbecilerin safında yer almadıklarına kesin olarak ikna olmuşlar ve bazılarının tahliyelerine karar vermişler. Ergin, yazı dizisinde, listelerde yer alan ve tutukluluk halleri halen devam eden bazı subaylarla ilgili bilgiler de veriyor ve onların da darbeye katılmamış olduklarını güçlü bir biçimde ima ediyor.
Sedat Ergin, 15 Temmuz darbe davalarına bakan mahkemelerin biribiri ardına verdiği tahliye kararlarının bir içtihadı akla getirecek ölçüde arttığı kanaatinde:
“Savcılar, 15 Temmuz’un olağanüstü koşulları içinde görev tanımlarının gereği olan şüphecilik içinde darbecilerin görevlendirme listelerini ‘kuvvetli şüphe nedeni’ olarak yorumladılar. Bu durum pek çok general ve subayın tutuklanmasına yol açtı. Bu askerlerin önemli bir bölümü 16 aydır tutuklu bulunuyor.
“Bununla birlikte, son aylarda mahkemelerde ilginç bir yöneliş de ortaya çıkmaya başladı. Birbiri ardına çıkan kararlar, görevlendirme listeleri üzerinden suçlanan askerleri -suçlamayı destekleyen başka deliller yoksa- tahliye etme yönünde bir içtihadın uç vermekte olduğuna işaret ediyor.”
İki örnek olay: Aylar süren tutukluluktan tahliyeye
Ergin, “bu yönelişin en çarpıcı örnekleri” dediği iki tahliye kararını da şöyle anlatıyor yazısında:
“Bu yönelişin en çarpıcı örneklerinden biri darbecilerin görevlendirme listesinde adının karşısında ‘İstanbul Sıkıyönetim Komutanı’ diye yazdıkları dönemin Üçüncü Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk’ün tahliye edilmesi oldu. (...) Savunmasından, darbe sırasında Side’de tatilde olan Öztürk’ün telefonla verdiği talimatlarla kendi birliklerinin darbeye katılmasını önlemek için yoğun bir çaba sarf ettiği anlaşılıyor. Üstelik Öztürk, gece 01.05’te TGRT’ye, 01.57’de NTV’ye bağlanarak, darbeye karşı olduğunu açıklayarak, darbeye katılan birliklere kışlaya dönmeleri çağrısında bulunmuştu. (...) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, geçen 27 Eylül tarihinde Öztürk’ün denetimli serbestlikle tahliyesine karar verdi.
“Bir diğer kayda değer örnek, darbecilerin listesinde adının karşısına ‘Şırnak Sıkıyönetim Komutanı’ yazılan dönemin 23. Jandarma Sınır Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar ve aynı listede ‘yardımcısı’ olarak gösterilen dönemin Şırnak Altıncı Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mesut Savaş’ın tahliye edilmiş olması...”
Sadece Ergin’in zikrettikleriyle sınırlı değil
Sedat Ergin beş gün boyunca başka örneklere da atıfta bulunuyor, fakat onun incelediği dosyaların dışında benzer dosyalar da var. Ergin’in yazı dizisinin ikinci gününde (15 Kasım) ajanslara düşen üç tahliye kararı mesela:
“Cuntacıların hazırladığı atama listesinde adları yer alan 3 generale tahliye / 15 Temmuz darbe girişiminde Yurtta Sulh Konseyi üyelerince belirlenen atama listesinde isimleri bulunan tutuklu 3 eski general hakkında tahliye kararı verildi. Eski Tuğgeneraller Murat Yaygın ve Celalettin Çoban ile Tuğgamiral Ercan İnceoğlu'nun yargılandığı davanın görülmesine Ankara 19. Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
“Sıkıyönetim atama listesine göre, 15 Temmuz’da MSB Personel Başkanı olan Yaygın, Devlet Personel Başkanı olarak görevlendirilmiş, MSB Milli Mayın Faaliyet Merkezi Başkanlığı görevini yürüten Çoban, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığına, MSB’de Genel Plan ve Prensipler Daire Başkanı olan İnceoğlu ise Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı’na atanmıştı.”
Ve bir Yargıtay kararı...
15 Temmuz cuntasının hazırladığı sıkıyönetim komutanlıkları ya da görevlendirme listelerinde yer almayı suç isnadı için yeterli saymama yönündeki eğilimin, geçtiğimiz temmuz ayında Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin verdiği bir karardan (da) güç aldığı muhakkak...
Söz konusu kararda, “Yurtta Sulh Konseyi’nce gönderilen sıkıyönetim direktifine ekli listede sıkıyönetim komutanı olarak atanmış olmanın tek başına bu suça iştirak olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı” vurgulanıyordu. Zaten bazı mahkemeler, tahliye kararlarında bu Yargıtay kararına da atıfta bulunuyorlar.
Şeytan’ın “sor” dediği
15 Temmuz cuntasının atama listelerinde yer aldıkları için tutuklu olarak yargılanan subayların -suçlamayı destekleyen başka deliller yoksa- tahliyelerini, hiç kuşkusuz darbe davalarında bugüne kadar yapılmış hataların düzeltilmesi yönünde atılmış bir adım olarak görmek gerekiyor.
Fakat o listelerde yer alanların hatırı sayılır bir bölümünün darbe gecesi darbecilerle birlikte hareket etmedikleri keyfiyeti, akla Sedat Ergin’in hiç sormadığı bir soruyu getirmiyor mu?
Soru şu: Cunta, darbenin başarıya ulaşmasından sonra dayanacağı en önemli kadro olan sıkıyönetim komutanlarını seçerken nasıl olmuş da bu kadar gevşek davranmış? Öyle ya, ordudaki tüm generallerin yüzde 50’si, albayların ise çok daha fazlası kendisine bağlı olan bir cunta neden bu kadroların tümünü kendi adamlarından oluşturmamış?
Sedat Ergin’in verdiği bir örnek, bu sorunun ne kadar yerinde olduğuna ilave bir katkı getiriyor:
“Bunlar arasında FETÖ/PDY’nin Balyoz kumpasında mahkûm edip hapse attığı ancak Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında beraat edip ardından tuğgeneralliğe terfi eden Levent Ergün gibi isimler de var. Görevlendirme listesine göre, FETÖ’cü darbeciler, FETÖ mağduru Tuğgeneral Ergün’ü Tunceli Sıkıyönetim Komutanlığı’na atamışlar.”
Mahkemeler tahliye kararları almaya devam ederlerse, yukarıda ifade ettiğim soru hiç kuşkusuz çok daha yakıcı bir hal alacaktır... O zaman, 15 Temmuz darbesinin bir koalisyon olarak başladığı, fakat belli bir andan itibaren bir grubun ya da bazı grupların çekilip darbenin tamamını Gülenci generallere ihale ettiği yönündeki iddiaları yeniden tartışmak zorunda kalabiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025