Alper GÖRMÜŞ
2015’in ocak ayında Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP), o tarihe kadar bağımsız adaylarla girdiği seçimlere bundan böyle parti olarak katılacağını açıklaması herkes için çok şaşırtıcı olmuştu. Çünkü partinin yüzde 10 barajını aşabilmesi ilk anda neredeyse imkânsız görünüyordu, zaten HDP de o tarihe kadar seçimlere bu endişeyle bağımsız adaylarla girmişti.
İşte bu nedenle bazı çevreler o günlerde hayli gözde olan bir komplo teorisini dolaşıma soktular. Buna göre, HDP seçimlere girecek, barajı aşamayıp hiç milletvekili çıkaramayacak ve böylece o milletvekillerinin tamamı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) hanesine yazılacaktı.
Komplo teorisini inandırıcı kılmak için de devamı mealen şöyle getiriliyordu: İki partinin anlaşması sonucu AK Parti tek başına Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşacak, o da seçimlerden sonra Kürt sorununu HDP’yi tatmin edecek şekilde çözmek için radikal adımlar atacaktı.
Bir yandan HDP’nin AK Parti ile böyle bir anlaşma yapmış olmasını inandırıcı bulmayan, öte yandan da HDP’nin seçimlere parti olarak girmesini akıl dışı bulup ‘delirdi mi bu HDP yönetimi’ diyenler ise tam anlamıyla paralize olmuştu; partinin böyle bir kararı neye güvenerek aldığını bir türlü anlayamıyorlardı..
İşte ben o şaşkınlık günlerinde, Şubat 2015’te Al Jazeera Turk’te kaleme aldığım bir makalede şaşıracak bir şey olmadığını, HDP yönetiminin siyasi atmosferi ve duyguları çok iyi tahlil edip böyle bir karara vardığını, kararın doğru olduğunu ve HDP’nin bırakın barajı aşmasını, alacağı oylarla herkesi şaşırtacağını savundum. (“HDP’nin oyları şaşırtıcı yükseklikte olabilir”, Al Jazeera Turk, 10 Şubat 2015).
O gün bu iddiama gerekçe teşkil eden koşullar bugün fazlasıyla geçerli. O nedenle o yazının başlığındaki, yine de bir temkinliliği ifade eden ‘olabilir’ fiilini bu defa ‘olacak’ biçiminde değiştiriyorum.
Bugünkü ‘fazla’lara geçmeden önce, bakalım o günlerde hangi gerekçelerle HDP’nin oylarının şaşırtıcı yükseklikte ‘olabileceğini’ savunmuşum...
Haziran 2015 seçimleri: ‘Oyları bölmeyelim’in önemsizleştiği ilk seçim
İddiamı dayandırdığım temel argüman, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) seçmeninin bir bölümünün kendi partilerinin yerine HDP’ye oy verme eğiliminin düşünülenden çok daha yaygın olduğuna dair gözlemlerimdi. Bunun böyle olmasının mantıklı nedenleri vardı ve yazıda bunları şöyle ifade etmiştim:
“CHP seçmenleri partilerinden, onları AK Parti’den kurtaracak bir performans (esas beklenti), bunun gerçekleşmediği durumlarda da ona dünyayı dar edecek etkili bir muhalefet (tâli beklenti) umageldi.
“CHP’nin, kendisine oy veren seçmenlerin her iki beklentisini de hakkıyla karşılayamadığı apaçık bir gerçek.
“Bu seçimleri farklı ve ilginç kılan en önemli olgulardan biri, partisinden ne kadar memnuniyetsiz olsa da her yeni seçimde umut tazeleyip ‘bu defa tamam’ beklentisine giren CHP seçmenlerinin ilk kez bu seçimde böyle bir beklenti içinde olmamaları... Bu ‘öğrenilmiş çaresizlik’ son birkaç seçim öncesinde de ortaya çıkabilirdi, fakat her şeyin bir zamanı var; demek ki üst üste alınan seçim yenilgilerinin CHP seçmeninde böyle bir kırılmaya yol açabilmesi için işte bu kadar yenilgi gerekiyormuş.
“Denkleme, seküler-sol seçmenlerin CHP’den ‘tâli’ beklentileri olan ‘etkili muhalefet’ bahsinde de hayal kırıklığı içinde olduklarını ilave ettiğimizde, HDP’nin nasıl bir politik fırsatla karşı karşıya olduğu daha da netleşiyor.”
CHP seçmeni ve AKP nefreti
HDP’nin Haziran 2015 seçimlerinde alacağı oyların şaşırtıcı yükseklikte olacağına dair iddiamı dayandırdığım ikinci argüman, CHP seçmeninin Erdoğan ve AK Parti nefretiydi.
Bu seçmen, nefret ettiği parti tarafından sürekli olarak yenilgiye uğratılmaktan bıkmıştı. Bu defa da bir umudu yoktu, fakat hiç değilse partisi güçlü bir muhalefet performansı sergileyebilseydi... Ne var ki ‘öğrenilmiş çaresizlik’in bir boyutu da buydu işte; partilerinin bunu dahi başaramayacağını biliyorlardı.
Şimdi bu seçmen, AK Parti’nin canını acıtmanın (ya da kendi yüreğini soğutmanın) en doğru yolunun HDP’nin barajı aşıp Meclis’e girmesi olduğunu düşünmeye başlarsa, bunda şaşıracak bir şey olabilir miydi? Aynı şekilde: Bu seçmen, partisinin 140 kişiyle değil de 120 kişiyle Meclis’e girmesi arasında bir fark görmemeye başlarsa, bunda şaşıracak bir şey olabilir miydi?
Bunları anlattıktan sonra şöyle bir soru sormuştum:
“HDP’nin, CHP seçmeninin aklına bu soruları getirmek için bir kampanya yürüttüğünü ve onları şu soruyla yüz yüze bıraktığını düşünün: Şu iki bileşimden hangisi AKP için hayatı daha çekilmez kılar? Birinci bileşim: CHP 140, HDP 0, ikinci bileşim: CHP 120, HDP 60... Sizce bu soru karşısında, psikolojisini yukarıda izah etmeye çalıştığım CHP seçmenleri ne yapar?”
Sorunun cevabı belliydi: Tabii ki oylarının bir bölümünü HDP’ye aktarırdı ve onun barajı rahatça geçmesini sağlardı.
Nitekim aynen öyle oldu. HDP, tahmin edilenden (60) çok fazla sayıda (80) milletvekilliği kazandı ve bütün kötümser tahminleri boşa çıkardı.
Gelelim bugüne...
Bugüne gelirsek... Yukarıda da dediğim gibi, CHP oylarının bir bölümünün HDP’ye gitmesini mantıklı kılan nedenler bugün 2015’e nazaran ‘fazlasıyla’ geçerli.
Önce tablonun rakamsal yanına bakalım...
HDP’nin barajı aşamaması durumunda, onun kazanacağı milletvekillerinin tamamına yakını AK Parti’ye gidecek. Yani tablonun rakamsal yanında hiçbir değişiklik yok.
Öte yandan, 60-70 milletvekilinin fazladan AK Parti’ye gitmesi, 2015’te ifade ettiğinden çok daha fazlasını ifade edecek. Nedenine gelince...
2015’te, HDP barajı aşıp Meclis’e girse de AK Parti Meclis’te çoğunluğu yine elde edecekti (nitekim öyle oldu). Yani HDP’nin barajı aşması sadece muhalefetin gücünü artıracaktı, AK Parti’nin Meclis’i ‘yönetme’ ehliyetine halel getirmeyecekti. Oysa bugün HDP’nin barajı aşıp Meclis’e girmesi durumunda AK Parti ve müttefiklerinin oluşturduğu Cumhur İttifakı parlamentoda çoğunluğu elde edemeyecek. Yani CHP seçmeninin HDP’ye oy vermesi bugün 2015’ten çok daha ‘stratejik...’
HDP’ye oy veren CHP’li kendini daha az ‘kötü’ hissedecek
CHP’li olup da HDP’ye oy vermek, ne olursa olsun sıkıntılı bir psikolojiyi imâ eder; ‘stratejik oy veriyorum’un rahatlatıcı etkisi bir yere kadar; neticede kendi partine oy vermiyorsun. (Anketlerin CHP’den HDP’ye oy kaymasını neden saptayamayıp HDP’nin oylarını baraj sınırında gösterdiğinin sırrı burada... Sandıkta HDP’ye oy vermeye karar vermiş CHP’lilerin anketçilerle yüzyüze kaldıklarında niyetlerini o açıklıkla ifade etmeleri beklenmemeli. Elbette çoğu tercihini çarpıtacak ve yine CHP’ye o vereceklerini söyleyeceklerdir.)
Fakat bu seçimde tercihini HDP yönünde kullanacak CHP’liler 2015 seçimlerine kıyasla daha rahat bir psikoloji içinde verecekler oylarını. Bunun nedeni, ‘bir oyun İnce’ye, bir oyun HDP’ye’ gidecek olması... 2015’te ‘stratejik’ davranıp HDP’ye oy veren CHP’liler, böylece partilerinin oy oranında belirgin bir düşüşe razı gelmek zorundaydılar. Oysa şimdi, kendi partilerinin gerçek oyunun Muharrem İnce’nin aldığı oy olduğunu savunup yüreklerini soğutma imkânına sahipler. Bu nedenle, eller şimdi HDP’ye oy vermeye daha rahat gidecek.
Vahap Coşkun’la gıyabında bahis
Vahap Coşkun, “HDP ve seçim barajı meselesi” başlıklı yazısında (Kürdistan 24, 6 Haziran ve Serbestiyet, 9 Haziran) HDP’nin barajı aşma şansını kritik görüyor ve bunun sakıncalarına dikkat çekiyordu.
Coşkun, HDP’nin barajı aşmasına yardımcı olabilecek koşullar arasında CHP’lilerin ‘stratejik oy’ eğilimine de yer vermiş, şöyle demişti:
“HDP’nin Meclis’te olup olmaması sadece kendisini ilgilendirmiyor. Biraz önce değinildiği gibi bu, Türkiye’de siyasetin alacağı hale de doğrudan tesir ediyor. 24 Haziran’da HDP barajı aştığında mevcut muhalefet Meclis’te daha da kuvvetlenir ve belki de Meclis’te çoğunluğu elde edebilir. Aksi bir vaziyet ise iktidar blokunun lehine işler.
Bundan ötürü CHP seçmeninin -son derece sınırlı da olsa- bir bölümü, sırf HDP Meclis’e girsin ve AK Parti’nin gücünü kırsın diye HDP’ye stratejik oy verebilir. Çünkü CHP’nin +1 puan alması genel manzara içinde anlamlı bir değişikliğe neden olmaz. Ama HDP’nin +1 puan alması siyasi haritanın rengini büyük ölçüde değiştirir.”
Ben, Vahap Coşkun’un, bu seçimde CHP’den HDP’ye kayacak oyların miktarı hususunda yanıldığı kanaatindeyim. Hayır, “son derece sınırlı” olmayacak, en azından 7 Haziran 2015’teki kadar olacak ve HDP’nin oyları yüzde 13’ü aşacak.
Ben burada Vahap Coşkun’la gıyabında iddiaya giriyorum.
Seçimlerden sonra bu yazımı -sonuç ne olursa olsun- hatırlayacağım ve hatırlatacağım.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025