Alper GÖRMÜŞ
Fransa’daki Sarı Yelekliler hareketini, hayat standartlarındaki gerilemeye isyan eden orta sınıfların eylemi olarak görenler, eylemi güdüleyen temeldeki sâiki ıskalıyorlar: Adaletsizlik...
Mesela geçtiğimiz günlerde CNNTürk’te Deniz Bayramoğlu’nun konuya ilişkin sorularını cevaplarken, tarihçi İlber Ortaylı böyle bir ıskalamanın tipik bir örneğini verdi. Ortaylı’ya göre, itirazın temel nedeni, orta sınıf Fransızların hayat standartlarındaki bariz düşüştü... “Mesela” dedi, “yirmi yıl önce küçük bir çocukken anne-babasıyla yılda iki kez İspanya’da tatil yapan orta sınıf bir Fransız, şimdi çocuklarıyla birlikte yurtdışına tatile gidemeyince, bu onun için bir itiraz ve hatta isyan nedeni olabiliyor...”
Ortaylı bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra şunu da ekledi: “Bu ilk bakışta şımarıkça gelebilir fakat gelmesin; alışkanlık çok güçlü bir şeydir.”
Peki, bu ve benzeri değerlendirmeler neden Sarı Yelekliler hareketini asıl güdüleyen şeyin adaletsizlik olduğu hakikatini ıskalamakla mâlûller?
Bu soruya cevap vermeden önce şöyle bir varsayım üzerinde düşünelim: Sarı Yelekliler’i harekete geçiren kötü iktisadi koşullar, aşırı ölçülere varan gelir adaletsizliğinden ve benzeri adaletsiz tercihlerden değil de, mesela büyük bir milli felaketten kaynaklansaydı... Varsayımımızı sürdürüyoruz: Dolayısıyla da bütün bir ulus, ortaya çıkan kötü iktisadi koşullara birlikte maruz kalsaydı... O koşullarda Fransız orta sınıfları “hayat standartımız düştü” diyerek isyana kalkarlar mıydı?
Hiç kuşkunuz olmasın ki kalkmazlardı. (Kalkarlardı belki, fakat ne zaman biliyor musunuz: Hükümet, ülkenin kaynaklarını felakete uğramışların sadece bir bölümünün yararına olacak şekilde kullandığında...)
Çünkü yoksulluk tek başına insanda öfke uyandıran yoksunluk duygusuna yol açmaz; yoksunluk duygusu, yoksulluğun adaletsizlik ve eşitsizlikle buluştuğu noktada ortaya çıkar. Şöyle de diyebiliriz: Yoksulluk, arada adaletsizlik ve eşitsizlik katalizörü olmaksızın yoksunluk duygusu üretmez.
Bunu, aklıma gelen somut örnekler üzerinden izah etmeye çalışayım... Bunlardan ilki İtalyan yazar Alberto Moravia’nın kırk yıl önce okuduğum bir kitabında çıkmıştı karşıma; yazdıkları o kadar çarpıcı gelmişti ki bana, hiç unutmadım. Çarpıcı gelmişti, çünkü söylediklerini ben de somut hayatımın çocukluk ve ilk gençlik döneminde hemen hemen aynıyla hissetmiştim: Yoksulluk içinde büyümüştüm ama yoksunluk duygusunu hiç bilmemiştim.
Alberto Moravia’nın Çin’i ve benim Alibeyköy’üm...
İtalyan yazar Alberto Moravia’nın 1960’lardaki Çin gezisini anlattığı kitabı Çin İzlenimleri’ni 1970’lerin başında, ilk gençliğimi yaşadığım Alibeyköy’de okumuştum. (Alibeyköy’ü neden andığımı biraz sonra göreceksiniz).
Moravia, kitabının önsözüne, İtalya’ya dönüşünde gezisiyle ilgili olarak kendisiyle söyleşi yapan bir gazeteciyle diyaloglarını almıştı (tabii burada aklımda kalanıyla aktarıyorum, fakat özünün aynen böyle olduğuna sizi temin edebilirim).
“- Demek Çin’den geliyorsunuz...
“- Çin’den geliyorum, evet.
“- Orada sizi en fazla etkileyen şey ne oldu?
“- Büyük ve çok derin bir yoksulluk.
“- Peki, bu yoksulluk o insanlarda nasıl bir duyguya yol açıyordu? Siz ne hissettiniz?
“- Buradaki insanları hiç yoklamayan bir şey vardı orada: Garip bir rahatlık, bir tür huzur duygusu. Ben de benzer şeyler hissettim.
“- Fakat nasıl olur? ‘Büyük ve derin bir yoksulluk’ demiştiniz. Böyle bir yoksullukla bu dediğiniz duygular nasıl bağdaşır? Peki, bu duyguyu yaratan şey neydi sizce?
“- Herkesin yoksul olması tabii...”
Bu satırları okuduğumda, o zamanlar İstanbul’un yoksul banliyölerinden biri olan Alibeyköy’de yaşıyordum. Ailemin oraya yerleşmesinden (1962) önce de, yani 3-10 yaş aralığında, şimdi nüfusu bir milyona yaklaşan, o zamanlar 58 haneli küçük bir köy olan Esenyurt’ta (Ekşinoz) yaşamıştım.
Gerek Ekşinoz gerekse de Alibeyköy herkesin neredeyse aynı hayatı yaşadığı yerlerdi.
Alibeyköy’deki hayatım çok daha yoksuldu, fakat herkes aynı yoksul hayatı paylaşıyordu. Etrafımda, “o niye öyle yaşıyor da ben böyle yaşıyorum” diyeceğim birileri yoktu. Yani yoksulduk, yoksuldum ama yoksunluk duygusunu hiç bilmemiştim. O nedenle de o duyguyla birlikte gelen (gelebilen) öfke ve hırsı da hiç tanımamıştım. Bir başka deyişle, adalet duygum, içinde bulunduğum yoksulluk nedeniyle hiç örselenmemişti.
ABD’deki araştırma
2000’li yılların başlarında ABD’de gelirleri çok yüksek beyaz yakalılar arasında yapılmış bir araştırmanın sonuçları da insanları hayat standartlarının düşmesinden çok adaletsizliğin yaraladığını gösteriyordu.
Araştırmada, çalışanlara şu soru sorulmuştu (mealen):
“Şu iki şıktan hangisi tercih edersiniz?..
“Birinci şık: Maaşınıza, firmada aynı işi yaptığınız ve aynı ücreti aldığınız başka çalışanlarla birlikte 1000’er dolar zam yapılacak.
“İkinci şık: Firmada aynı işi yaptığınız ve aynı ücreti aldığınız bazı çalışanlara 2000 dolar zam yapılacak. Buna karşılık aralarında sizin de olduğunuz bazı çalışanlara 1800 dolar zam yapılacak...”
Araştırmanın sonucu, neredeyse bütün çalışanların birinci seçeneği işaretlediğini gösteriyordu. Yani çalışanlar, hayat standartlarını yükseltse de adalet duygularını incitecek bir tercihi geri çeviriyor, daha adil olduğunu düşündükleri seçeneği, gelirlerinin düşmesi pahasına tercih ediyorlardı.
Fransa’da olan, Küba’da neden olmuyor?
Hayat standartları Fransız Sarı Yelekliler’inin yanına bile yaklaşamayan Kübalıların neden benzer itirazlara yönelmedikleri sorusunun cevabını sadece Küba’nın demokratik bir ülke olmadığında arayanlar yanılır.
Bunun tabii ki bir rolü var, fakat geçenlerde Küba’yı gezen gazeteci İsmail Saymaz’ın attığı şu tweet’te ifade edilen gerçeği de hesaba katmadan bu soruya doğruya yakın bir cevap veremeyiz:
“Küba, yoksulluğu ‘adil’ dağıtıyor. Her mahallede ‘bogeda’ denilen devlet bakkalları var. Bu bakkallarda vatandaşa ayda 2.5 kilo pirinç, bir miktar yağ, fasülye, şeker, bir sabun, üç but tavuk veriliyor. Her vatandaşın bir karnesi var. Bu karneyle temel gıdalar çok ucuza alınıyor.”
İşte bu nedenle, Küba halkı Sarı Yelekliler’den çok daha yoksul oldukları halde onların algıladıkları adaletsizlik ve eşitsizlik duygusunu algılamıyorlar ya da algıladıkları kadarı, onları bir isyana sürükleyecek kadar yoğun değil.
İşte bütün bu örnekler ve kendi yaşadığım tecrübe beni, insanı asıl yaralayan şeyin yoksulluk değil, yoksunluk, adaletsizlik ve eşitsizlik olduğunu düşünmeye sevk ediyor.
Yani, yoksulluk o kadar da dert olmazdı, adaletsizlik olmasaydı...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025