Alper GÖRMÜŞ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı”nın bir maddesi kamuoyunda geniş bir tartışmaya yol açtı.
Madde, “Gazino, düğün salonu gibi eğlence yapılarında, sinema, tiyatro, opera, müze, kütüphane, konferans salonu gibi kültürel binalarda, eğitim, özel eğitim, hastane, sağlık ve özel sağlık tesislerinde, kamu hizmeti için kullanılan resmî binalarda, kara limanları, deniz limanları, hava limanları, terminal, tren garı, metro istasyonları gibi ulaşım yapı ve tesislerinde, otel, yurt ve özel yurt binalarında çalışanların veya müşterilerin çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kreş, ibadet yeri ve oyun alanı yapılmasını” öngörüyor.
Bu madde, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)çevrelerinden gelen başka çıkışlarla birleştirildi ve kamuoyunun bir kesimindeki “toplumsal hayatta dinî görünürlüğün artmakta olduğuna” dair “kaygı”ları zirveye taşıdı.
İktidar partisinden gelen bu türden çıkışları, Uludere katliamının ardından Kürt meselesinde ağır bir baskı altında kalan hükümetin “gündem değiştirme” çabalarına bağlayanlar var. Haklı da olabilirler. Fakat öyle olsa bile bu, sözünü ettiğim “kaygı”lara yol açan konuşmaların, önerilerin, yasa ve kararname girişimlerinin iktidar çevrelerinin samimi arzularını, temennilerini ve toplumsal tahayyüllerini yansıttığı gerçeğini değiştirmez.
İslami görünürlüğün artması bir sorun mu?
Bu, şu demektir: İçinde bulunduğumuz tartışma, iktidarın “gündem değiştirme” çabaları ya da Başbakan Erdoğan’ın “başkanlık” hesapları nedeniyle biraz erken doğmuş olabilir, fakat öyle olmasaydı da er geç önümüze gelecekti.
Çünkü mesele içinde bulunduğumuz rejim kurulduğundan bu yana hep öyle olageldiği için hayatını seküler tarzda yaşayanların tümüne ve –hatta hayatını dindarca yaşayanların bir bölümüne “normal”gelen bir toplumsal durumun aslında normal olmamasından kaynaklanıyor. Bu toplumsal durumu,“dinin olabildiği kadar gündelik hayatın dışına itilmesi ya da gündelik hayatta ‘görünür’ olmaktan çıkartılması” diye tarif edebiliriz.
Bu, dediğim gibi bir “cumhuriyet normali” olarak kabul görse de, “cumhur”un büyük bölümünün dindar olduğu bir ülke için açık bir “anomali”ydi ve birileri ne kadar arzu ederse etsin, sonsuza kadar sürdürülemezdi.
Diyeceğim o ki hepimiz hazır olalım: Önümüzdeki dönem, toplumsal hayatta İslam’ın görünürlüğü artacak. Devlet, dindar vatandaşlarının manevi ihtiyaçlarını karşılamalarını kolaylaştırmak için toplumsal alanda da birtakım adımlar atacak ve bu adımlar, şimdiye kadar tümüyle seküler kalabilmiş alanlarda da yansımalarını bulacak.
Tutarlı kalabilmek için...
Benim bu konuya dair ilkesel tavrım şöyle:
Demokratik ve modern bir devlet, vatandaşlarının maddi ya da manevi ihtiyaçlarını ve hak taleplerini yerine getirmeye gayret etmekle mükelleftir.
Bu çerçevede devlet, Türkiye’nin Müslüman inançlı vatandaşlarının manevi ihtiyaçlarını gidermelerine yardımcı olmak ve bunun maddi koşullarını yaratmakla (da) mükelleftir.
Kanaatimce, buna prensip olarak karşı çıkmakla, mesela devletin engelli yurttaşların hayatlarını kolaylaştırıcı birtakım tedbirler almasına ve o doğrultuda yatırım yapmasına karşı çıkmak arasında hiçbir fark yoktur.
Aynı anda birinciye karşı çıkıp ikinciyi desteklemek ve yine de tutarlı kalabilmek için dindarların manevi ihtiyaçlarını önemsememek, hatta meşru saymamak gerekir.
İnançlı yurttaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak, bir devleti laik olmaktan çıkarmaz. Laik devlet, inançlı yurttaşlarının ihtiyaçlarını görmezlikten gelen bir devlet değildir. Laik devlet, bütün inançlardan yurttaşlarının manevi ihtiyaçlarını karşılamada aynı derecede hevesli olan, bütün inançlardan yurttaşlarına eşit mesafede duran bir devlettir.
Bence aynı anda hem bu ilkesel çerçeveyi kabul etmek, hem de çalışan ya da müşteri olarak insanların gündelik hayatlarının bir bölümünü geçirdikleri kamusal mekânlarda ibadet imkânının yaratılmasına karşı çıkmak tutarlı bir düşünsel pozisyon değildir.
Üstelik bu türden pozisyon sahipleri, bir demokratik hak, bir insan hakkı olduğu tartışılamayacak bir talebi reddettikleri için, o talebin gündelik hayat içindeki uygulamalarında karşılaşılabilecek sorunlara yöneltecekleri itirazların inandırıcılığını da önemli ölçüde zedelerler.
Burada tayin edici olan şey, devletin dindar vatandaşlarının ihtiyacını karşılarken dinin emirlerinden değil dindar vatandaşlarının taleplerinden yola çıkmasıdır. Devletin yalnızca laik değil demokratik de olmasını savunan birinin temel argümanı bu olmalıdır. Çünkü devletin bu doğrultudaki hizmetlerinin kaynağının dinin emirleri olması durumunda, bu “hizmet”lerden herkesin “faydalanması”hususunda baskıcı olması da kaçınılmazdır.
Dindarların hakkı, devletin görevi...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda önerdiği “toplumsal yaşam modelleri”nin“başkalarının günahlarından da sorumlu bir dindarlık algısı”ndan kaynaklanması ihtimali işte tam da bu nedenle ürkütücü. Erdoğan’ın kürtajla ilgili tavrının böyle bir algıdan beslendiğini söylemek sanırım yanlış olmaz (inşallah yanılıyorumdur).
Lafı kürtaj meselesine özellikle getirdim; “mescit” tartışmasıyla kıyaslayabilmek için...
Ben şöyle düşünüyorum: Yoğun insani faaliyetlerin olduğu mekânlarda mescit açılması ülkenin dindar vatandaşları için bir hak, devlet için de bir görevdir. Buna karşılık kürtaj yasağı, bireylerle ve bireysel kararlarla ilgili bir alanda devletin bütün bireyler adına karar alıp zorla uygulama girişimidir.
Dolayısıyla liberal ya da özgürlükçü sol bir bakıştan “mescit”le kürtaj yasağını aynı kefeye koyup ikisine de karşı çıkmak tutarlı değildir.
Ya da: Kürtaj yasağına karşı çıkışın güçlü ve inandırıcı olabilmesi için “mescit” bir insan hakkı olarak görülmeli ve savunulmalıdır.
Elbette, talep gelmesi durumunda Türkiye’nin Müslüman olmayan inanç sahiplerinin manevi ihtiyaçlarını karşılamak da devletin görevidir. Fakat bunu savunmanın yolu, haklı bir talebi karşılamaya çalışan devletin bu inisiyatifinde çapanoğlu arayıp ona karşı çıkmak değildir.
-
Rahim Bey teşekkür ediyor...
Köyünün etrafındaki çölleşmiş araziyi orman haline getirmek için varını yoğunu feda eden, bu uğurda icralık olan ve hapis tehdidiyle karşı karşıya kalan emekli matematik öğretmeni Rahim Demirbaş’ın hikâyesini bu köşeden size anlatmıştım.
Yazının sonunda verdiğim banka hesabına gönderilen paralarla ilgili olarak Rahim Bey’den geçtiğimiz günlerde iki mektup aldım.
İlkinde, “Bugün güneş, insanlar daha güzel görünüyor. Bankaya hiç tanımadığım insanlardan gelen 3740 lirayı aldım” diyen Rahim Bey, ikincisinde de bunları borç olarak kabul ettiğini anlatıyordu:
“Bugün sabah 9’da bankaya uğradım. 930 lira gelmiş. Allah gönderenlerin kazançlarını bereketlendirsin. 30-40-50 liralar gönderilmiş. Kimisi ormana destek, kimisi helal olsun diye yazmış. Size kimlerin gönderdiğini liste halinde bildireceğim. Sıkıntıları atlatınca, bu defa güzel insanların paralarını iade etmek için inşallah çağrıda bulunacağız.”
Rahim Bey’in iki mektubu arasında bir kadın okurumdan gelen bir e-posta, bilmem neden, beni çok umutlandırdı. O kadar ki, “Konuyla ilgilenen kişi bizzat ben değilim. İsmini vermek istemeyen bir tanıdığım adına mümkünse sizden telefon numarasını rica ediyorum...”diyen mektubu Rahim Bey’e iletirken altına şu notu düştüm: “Bu mektup beni çok umutlandırdı. Hadi hayırlısı.”
Sezgilerimde yanılmamışım. Kadın okurum, iki başka arkadaşının da katkılarını sağlayarak Rahim Bey’in hesabına 12 bin lira göndermiş. Rahim Bey bu haberi bana ilettiğinde çok sevinçliydi. Böylece toplam haciz karşılığının yarısını karşılamış, hapis ihtimali de ortadan kalkmıştı.
Rahim Bey’in yardımına koşan okurlarım! Ben de hepinize yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Rahim Demirbaş’ın ikinci mektubundan sonra kendisiyle telefonda konuştum ve sizin adınıza, onun kimseye borçlu olmadığını, sizlerin sadece toplumun ona olan borcunun küçük bir bölümünü ödediğinizi söyledim.
Rahim Bey benim aracılığımla hepinize teşekkür ediyor, ben de iletiyorum.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sırada Türkiye mi var?
19.06.2025 - ‘Siyasi çözüm’ Gülen cemaatinin tabanındaki ‘aidiyet suçluları’nın psikolojik travmalarına merhem olabilir mi?
17.06.2025 - “DEM, demokrasiye ihanet ediyor” korosuna karşı cesur, âdil, ahlaklı bir cevap; Özgür Özel’den…
8.06.2025 - Demokratikleşme olmadan barış mümkündür fakat bunu durmaksızın tekrar etmekte bir problem var
1.06.2025 - Vicdan duygusunun sızamadığı bir sevme biçimi olarak ultra milliyetçilik
11.05.2025 - Kürt sorunu, PKK sorunu, PKK’lılar sorunu
8.05.2025 - İrfanından nasiplenebilecek miyiz?
4.05.2025 - “Medyanın yüzde 70’inin genel yayın yönetmeni olarak devlet ve iktidar” bahsi
29.04.2025 - Müsâdeme-i efkârdan müsâdemenin doğduğu dünyanın dışından yazılmış bir kitap okudum
25.04.2025 - Sırrı Süreyya Önder: Bir önyargı parçalayıcısı…
21.04.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Kurt Sorununun cozumu Erdoganin iki dudagi arasinda. Onun icin de her sozunu dikkatli soylemesi lazim. PKK veya Suriyedeki uzantisi ISiDe karsi Kobanide var olma savasi verirken, "PKK ile ISiD arasinda bir fark yoktur" deyip "zaten Kobani dusmek uzere" diye temennide bulunursaniz, cozum sureci denen olayin da dibine dari ekersiniz. Bunu Erdogan bilmiyorsa bile (bilmemesi cok az ihtimal) danismanlari da mi bilmiyor? Kurt sorununun cozumunde en onemli unsur karsilikli guven duygusudur. Bu duygu zaten cok zayif, bir de kalkip Kurtleri rencide edecek seyler soylerseniz, ISiD gibi seriatci, kelle kesen, kadinlari kole olarak alip satan eskiyayi PKK ile mukayese ederseniz , ustelik bu eskiyayi beslemis oldugunuz da herkesin malumu ise, guven diye bir sey kalir mi? Kurtlerin bu sozlere tepkisiz kalmasini bekleyebilir misiniz?