Alper GÖRMÜŞ
Az çok gelişmiş medeni bir ülkede bir günlük gazetenin birinci sayfasının tamamını bir manifestoya ayırması görülmüş şey değildir. Çünkü günlük gazetenin birinci sayfası, mantık icabı, o gün dünyada ve ülkede vuku bulmuş haberler arasından yapılmış bir seçkiden oluşur. Yine de günün birinde “normal” bir ülkenin bir gazetesinde böyle bir şey olacaksa, mutlaka akıllara durgunluk veren bir olaydan sonra olacaktır; mesela dünyayı işgal eden uzaylılara karşı bir direniş çığlığı suretinde!
Sorabilirsiniz: Türkiye’deki kadın cinayetlerinin ulaştığı boyut karşısında aklı duran ve çığlık atma ihtiyacı duyan bir gazete, bir günlüğüne birinci sayfasını bir manifesto suretinde bu çığlığa ayırsa ne olur yani?
Bu soruya cevap vermek zor biraz. Kendi payıma, gazeteciliğin yukarıda anlatmaya çalıştığım en temel doğrularından birini açıkça ihlal etse de, böyle bir istisnanın tolere edilebilir olduğunu söyleyebilirim.
Fakat biraz sonra sizi başbaşa bırakacağım manifesto metni bir protesto çığlığı değil, bir merhamet haykırışı değil. 10 yaşındaki kızının önünde kocası tarafından katledilen Emine Bulut’un ölümünü izleyen gün Diriliş Postası’nın birinci sayfasının tamamını işgal eden manifesto, hayır, cinayeti (ve öbür kadın cinayetlerini) kınamak amacıyla değil, “Medeniyetimizde kadının yerinin Batı tasavvurunun hayalini bile kuramayacağı kadar yükseklerde” olduğunu anlatmak için kaleme alınmıştı...
Bugünkü yazımın bundan sonrasını bu parlak manifestoya ayırıyorum...
HANIM
Bin yıllık köklerimize uzanan özümüzün kadına verdiği anlam bugün göstermelik kadın hakları savunuculuğuna soyunan Batı’ya lügatlere sığmayacak ölçüde dersler çıkartır. Sinema, dizi, reklam gibi her türden mecrada kadını metalaştırarak değersizleştiren Batı için kadının kelime olarak karşılığı “wife on man”den türeyen “woman” yani “kadın eş”tir. Oysa bizim coğrafyamızda kadın kelimesine yüzyıllardır bir biriden eşsiz anlamlar yüklenmiştir.
Merkezde duran sultan
Misal; bizim medeniyetimizin kültürel kodları içinde yer alan “kadın” ifadesi “katun” yani “merkezde duran sultan” anlamına gelir. Bu topraklarda bin yıldır Türkçe ile kardeş yaşayan Kürtçe’de kadına “Jin” yani “hayat kaynağı” denilmiştir.
Daha da gerilere gidecek olursak “Hanım” veyahut “hanımefendi” kelimelerinin anlamları eski Türk-Moğol topluluklarına kadar gider. Zira bu kelimenin kökeni “Han”dır. “Hükümdar”, “Ulu insan” ve “Lider” anlamlarına gelir. Dahası Moğolca ve bazı Altay lehçelerinde Kan (Gan) olarak da ifade edilen bu kelime Arapça’da “Melik”, Farsça’da “Şah”, Latince’de “Regis”, İngilizce’de “King” kelimesinin tam karşılığıdır.
Hayat kayanağı
Buradan bakıldığında hanım, Türk toplumlarında kadın yönetici, kraliçe. “Kanım” şeklinde de ifade edildiği biliniyor. Türkler devlet yöneticilerini; “Han ve Hanım”, Moğollar “Han ve Hatan” (Kan “hakan” ve Katan “hatun”) olarak bir çift şeklinde ifade ederler. Millet olarak üzerinde yaşadığımız toprakların medeniyet kodlarına dönerek gelenekten geleceğe yol alamaya başladığımızda bugün aile hayatı çökmüş tek dişi kalmış bir canavara dönüşen Batı’nın aynaya dönüp kendine bakması gerekir.
Uçurumun dibindeki Batı
Bugün bilimde, teknolojide ve fende bizden önde görünen Batı’nın aile konusunda ahkam kesmeye hiçbir şekilde hakkı yok. Çünkü geçmişi çıkar çatışmaları, soykırımlar, hırsızlık, gasp, şiddet, tecavüz, cinsel istismar sabıkasıyla kirli Batı’da aile yerle bir olmuş durumda. Öyle ki bugün birtakım raporların gözler önüne serdiği gerçeklere göre 5 kişilik bir ailede, en az bir kişi ya uyuşturucu kullanıyor ya da alkolik… Bir kişi gay, lezbiyen veyahut ensest mağduru… Aile üyelerinden biri en az bir kez intihara teşebbüs etmiş durumda. Aynı şekilde en az bir kişi psikolojik destek almadan kendini yönetemiyor ve en az bir kişi engelli… Hepsinden acı olan insanların %75’i gerçek babasından emin olamadığı için yeni nesillerin nesebi belirsiz.
Özümüze dönmeliyiz
Bütün bu tablo pedegoji, psikoloji, davranış bilimleri, aile hukuku gibi başlıkların hepsinin atasının olduğu yerlerde oluyor. Sonuçları böyle olan kanunlardan, sistemlerden bizim alacağımız bir şey yok. Sonuç olarak yüzyıllardır kadına hak ettiği gerçek değeri veren ve gerçek anlamını tarif eden özümüze dönmek zorundayız...
NOT. Türkiye’de İslami kesimin kadına şiddet ve kadın hakları konusundaki yaklaşımına hep bu bakış açısı yön veriyor. Seküler kesim pek farkında değil ama, İslami kesimde kamuoyunda "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinen, Türkiye’nin de 2011’de imzaladığı "Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"ne yönelik büyük bir karşı kampanya var. Pazartesi günü bu konu üzerine yazacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025