Amberin ZAMAN

Amberin ZAMAN
Amberin ZAMAN
DİKEN Tüm Yazıları
Demirtaş’ın Washington’ın aklına ihtiyacı var mı?
26.12.2015
2316

 İktidar ve havuz medyasının bitmez tükenmez algı operasyonlarına bir yenisi eklendi. Bu kez Selahattin Demirtaş’ın ABD’den aldığı talimatlar doğrultusunda gittikçe şahinleştiği ve Kürtler için öz yönetim talebinde bulunduğu iddiası sürekli karşımıza çıkıyor.

Mesela Yeni Şafak’taki bir köşe yazısında yayımlanan şu satırlar gibi:“Demirtaş kimin projesi? ABD’den her dönüşünde aslanlar gibi kükreyip, direniş çağrıları yapması size tuhaf gelmiyor mu?”

Aralık ayının ilk haftası Washington’a giden Demirtaş’ın ABD yetkilileri tarafından olağandışı düzeyde kabul gördüğü kesin. Mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nun ana muhalefet lideri sıfatıyla erişemediği ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Tony Blinken’le görüşmesi…

Blinken, Obama yönetiminin kilit isimleri arasında anılıyor. Clinton yönetiminde de kritik görevler üstlenmişti. Hillary Clinton başkan seçilirse daha da önemli bir koltuğa oturacağına garanti gözüyle bakılıyor.

Peki Blinken-Demirtaş görüşmesinde neler konuşuldu? O sıralarda Türkiye’de olduğum için Demirtaş’ın temaslarını takip edememiştim. Kendisiyle de uzun zamandır görüşmedim. Ancak güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgiler, havuzun pompaladığı komploların tersine görüşmenin ana temasının barış süreciyle ilgili olduğuna işaret ediyor.

Özerklik ve öz yönetim konuları görüşülmemiş

Kaynaklarımızın belirttiğine göre Blinken, Demirtaş’tan son derece etkilenmiş. Görüşme yarım saat olarak planlanırken daha uzun sürmüş. Demirtaş özerklik, öz yönetim gibi konulara değinmemiş. ABD yönetiminden öncelikli olarak AKP’nin yeniden barış masasına oturması için devreye girmesini talep etmiş. ABD tarafı ise şiddetin durması için Demirtaş’a, elinden ne geliyorsa yapması yönünde telkinlerde bulunmuş.

Demirtaş’ın bir diğer talebi ise ABD’nin PYD ve YPG’ye daha fazla destek vermesi yönündeymiş. IŞİD’in yenilmesini isteyen her Kürt lider bunu talep eder zaten. Amerika tarafı ise YPG’nin Fırat’ın batısına geçmemesi, yani Cerabulus’u IŞİD’den alarak Cizire ve Kobani kantonlarını Afrin’le birleştirmeye kalkışmaması konusundaki her zamanki uyarılarını yinelemiş.

‘Türkiye’yle çatışan bir YPG’ye desteğimizi devam ettirmemiz zorlaşır’

Kaynağımız bunun nedenini şu ifadelerle özetledi: “Böylesi bir hamle en önemli müttefiklerimizden Türkiye’yi ve YPG’yi karşı karşıya getirir. Amacımız IŞİD’i birlikte yenmek iken müttefiklerimizin aralarında çatışmaları mutlaka engellenmeli. Türkiye’yle çatışan bir YPG’ye desteğimizi devam ettirmemiz zorlaşır.”  

Aynı kaynaklar ABD’nin YPG’nin Cerabulus’u Rusya’nın yardımıyla almasından memnun kalacağı yönündeki iddiayı da yalanlandı. Rusya, YPG’nin önünü açarken IŞİD’den ziyade bölgede ABD’nin desteklediği muhalifleri hedef alıyor. Washington, YPG-Moskova flörtünden rahatsız; Suudi Arabistan ve Türkiye’nin direncini aşarak Esad rejimiyle müzakere etmesi öngörülen muhalifler heyetine YPG’nin de dahil edilmesi için formül arıyor. Zira YPG’nin dışlanması Rusya ve rejimin ekmeğine yağ sürüyor.

Gözümüz Demirtaş’ın üstünde, sakın ola başına bir kaza gelmesin

Özetle havuzun iddia ettiği gibi ne Washington’un Demirtaş’ı ‘gaza‘ getirdiği var, ne de Demirtaş’ın Washington’dan Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden herhangi bir talebi. Kaldı ki bu puslu havada güvenliği tehdit altında olan biri varsa o da Demirtaş’ın kendisi.

HDP Eş Genel Başkanı’nın Blinken ve Obama’nın Ortadoğu danışmanı Robert Malley gibi ağır toplar tarafından kabul edilmesinin bir nedeni de buymuş. Ankara’ya ‘Gözümüz Demirtaş’ın üstünde, sakın ola başına bir kaza gelmesin, aman ha’ mesajı verilmiş.

Eksik olmasınlar vallahi ama bu durumda “Yetmez ama evet” bile diyemeyeceğiz. Cizre’de, Silvan’da, Sur’da, Nusaybin’de binlerce sivil  tank top eşliğinde abluka altında tutulurken, onlarcası çocuk 150’yi aşkın sivil ölürken, güneydoğunun Gazze’den, Humus’dan bir farkı kalmamışken (Human Rights Watch’un bu konudaki somut verilere dayanan raporunu mutlaka okuyun) Washington’un suskunluğu mide bulandırıcı değil de nedir?

Türkiye’de kalıcı barış hayallerimiz tek çırpıda çöpe atıldı

Demirtaş’ın öz yönetim taleplerine gelince… Bunu akıl etmek için Washington’a gitmesi gerekmiyordu herhalde. Demirtaş’ın hayatı Kürt siyasal mücadelesi içerisinde geçmiş. Adını ister ‘özerklik‘ koyun, ister ‘öz yönetim‘ Kürt sorununa kafa yoran herkes, Abdullah Öcalan’a bağlılık duyan Kürtlerin kendilerini yönetme hakları anayasal güvence altına alınana dek pes etmeyeceklerini anlar.

‘Dolmabahçe mutabakatı’ bunun barışçıl yollardan sağlanması için kapıyı aralamıştı. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kariyer planları devletin Kürt paranoyasıyla birleşince Türkiye’de kalıcı barış hayallerimiz tek çırpıda çöpe atıldı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar