Atilla YAYLA
Anayasa Mahkemesi, ülkeyi yıllardır meşgul eden Balyoz davasında verdiği âdil yargılanma hakkının ihlâl edildiği yolundaki kararının gerekçesini açıkladı. Bu gerekçe üzerinde durmak, benzer ihlâllerin yaşanmaması için kamusal uyanıklık- farkındalık yaratmak için gerekli. Benim gibi zamanında eksik dikkat göstermiş kalem erbabı için ise bir vicdan borcu.
AYM, gerekçesinde Balyoz Mahkemesi'nin yaptığı hataları sıraladı. Bunların en önemlileri, bazı dijital delillerle ilgili çelişkilerin giderilememesi ve davalıların şahit olarak bazı isimlerin dinlenmesi taleplerinin yerine getirilmemesi. Mahkeme gerekçesinde bazı hatırlatmalara yer veriyor. Gazeteci M. Baransu tarafından Cumhuriyet Savcılığı'na verilen 11, 16 ve 17 numaralı CD'ler ile, bir ihbar üzerine Gölcük Donanma Komutanlığı'nda bulunan 5 numaralı harddisk ve yine Eskişehir'de bir subayın evinde bulunan flash bellekte bulunan verilerin sahte oldukları savunma tarafından iddia edilmişti. Savunma aynı zamanda verilerle oynandığını, verilerde bilgi yanlışlık ve çelişkileri olduğunu da ileri sürmüştü. Bunu kanıtlamak için ülkede ve dışarda bazı üniversitelerden ve uzman bağımsız kuruluşlardan raporlar almıştı. Mahkeme sayıları iki bini bulan bu çelişki ve yanlışlık iddialarını yeterince dikkate almadı. Dijital delillerle ilgili raporlar arasında da yalnızca TÜBİTAK raporuna itibar etti.
Balyoz mahkemesinin bu tavrı AYM'ye göre yargılama sürecindeki tarafların, yani iddia ve savunma makamlarının eşitsizliğine sebep oldu. Hoş bir ifadeyle, yargılamada, öyle olması gerekirken, tarafların silahları eşit değildi. Oysa, yargılamanın âdil olması için mahkeme heyetinin iddia makamının iddialarına duyduğu resmî güveni savunma makamının iddialarına da duyması lâzımdı. Tersinden söylersek, mahkeme iddia makamının da savunma makamına da aynı tarafsızlık ve peşin hükümden uzak tavırla yaklaşmalıydı. Ceza yargılaması yapıldığı için de, delillerle ilgili her şüphenin sanıklar lehine kullanılması icap ederdi. Bu olmadı. Bazı iddialara göre davaya bakan heyet veya heyetin bazı üyeleri, davayı kişisel bir meseleleriymiş gibi görmeye meyletti. AYM'nin gerekçesine dayanarak söylersek, mahkeme savunmanın aldığı bilirkişi raporlarının ve uzman görüşlerinin hiçbirine itibar etmezken, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın aldığı bilirkişi raporlarının tümüne itibar etti.
AYM'ye göre, Balyoz mahkemesi AİHM içtihatlarına aykırı bir yargılama yaptı. Bu tespit doğruysa, toplumda söz konusu davanın ve davada verilen mahkûmiyetlerin adâletine olan inancı, güveni sarstı. Yargı sistemimizin sorunları malûm. Yanlışlar, hatalar hemen her davada pek bol, ama, kamusal tanınırlığı olmayan insanlarla ilgili olduğu için, bunların çoğu dikkat çekmeden yargılama sayfası kapanıyor. Balyoz davası gibi kamuya mal olan, çok sanıklı davalar yanlışlıklara daha çok dikkat edilmesini sağlıyor. Bunu bir fırsata çevirerek yargı sistemimizin ve yargı pratiğimizin iyileştirilmesine çalışmakla hepimiz ve tüm toplum için çok fayda var.
Şüphe yok ki bunun için mahkemelerin de yapması gereken şeyler var. Mahkemelerde görev yapan yargıçlar tescil edilen hataları tekrarlamamaya gayret sarf etmeli. Aksi takdirde çabalar sonuç veremez. Neyse ki, AYM'nin gerekçesi üzerine Balyoz Davası'na bakan ilk derece mahkemesi olan Anadolu Sarayı 4. Ağır Ceza Mahkemesi AYM'nin 'hak ihlâli' kararı doğrultusunda Balyoz sanıklarının yeniden yargılanmasına, 3 Kasım 2014'te yargılamanın başlamasına ve ilk celsede eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile yine eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Umulur ki, savunma tarafının bu talebinin nihayet yerine getirilecek olması davadaki yanlışlıkların giderilmesine ve adâletin hiçbir masum mağdur edilmeden en sağlam biçimde tesis edilmesine bir katkı teşkil eder.
Balyoz davasının yeniden görülmesini dikkatle ve özenle takip etmeliyiz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Emekli Amirallerin Bildirisi Neden Yanlış?
16.04.2021 - 23 Nisan 100’üncü Yılında Niçin ve Nasıl Kutlu Olsun?
24.04.2020 - Hükümetin Ekonomi Politikasındaki Temel Hata
12.02.2020 - Unutulan ve Unutturulan Mümtaz’er Türköne
13.11.2019 - Su Fiyatları Niye Artırılmalı?
28.07.2019 - Neler Haktır Neler Hak Değildir?
28.05.2019 - Demokratik totaliterizmin kısmî bir örneği: Amerikan totaliterizmi
22.05.2019 - Seçimi sınırları içinde tutmak
14.05.2019 - Seçim sistemimizi ıslah etmeliyiz!
12.05.2019 - AK Parti’nin Yersiz Telaşı
18.04.2019
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
Ali KALAN
Zaten kimse sizin özgürlüğünüzü kısıtlamıyor istediğiniz gibi yiyip içip giyinebiliyorsunuz size kim karışıyor Alkollü araba kullanmanın cezalarının arttırılması okula yakın mekanlarda içki satılmaması gibi düzenlemeler tüm dünyada özellikle ABD gibi ülkelerde daha katı uygulanıyor.Şimdi siz bu gibi uygulamalardan yediğinize içtiğinize bedeninize müdahale ediliyor anlamını çıkarıyorsanız maalesef kemalist eğitim sisteminin mağdurlarındansınız demektir.