Atilla YAYLA
Toplumda egemen ekonomi kültüründe devletin ekonomiyi istediği gibi idare edebileceğine inanılır. Bu anlayışa göre, devlet ekonomide olmasını istediği şeyleri idarî ve/veya siyasî-hukukî kararlarla gerçekleştirilebilir. Bu yüzden, tüm iktisadî sorunların çözülmesi, kalkınmanın gerçekleştirilmesi, adâletin tesis edilmesi, fakirliğin ortadan kaldırılması, kamusal yetki sâhibi olanların iyi niyetle hareket etmesine ve doğru kararları almasına bağlıdır.
Bu kavrayışın bir yanılsama teşkil ettiği açık. İktisadî hayatın insanlar tarafından meydana getirilen ama insan tasarımının ürünü olmayan kanunları vardır. Bu kanunlar pozitif yasama faaliyetinin sonuçlarıyla değiştirilemez. Yani siyasî-idarî aktörler tarafından varlık alanından kaldırılamaz. Bunun sebebi onların altında yatan şeyin tespit edilebilir aktörlerin somut iradî tercihleri değil hayatın değiştirilemez gerçekleri olmasıdır. İnsanî hayatın tabiatı, dünyanın temel özellikleri iktisadî hayata şekil vermektedir. Onlar değişmedikçe iktisadî hayatın kanunları da değişmeyecektir. Bu değişikliği yapmak ise insanın güç menzili içinde yer almaz.
Siyasî ve idarî otoritelere karşı kuşkulu ve sorgulayıcı olmakta yarar var, ama bu otoritelerin en azından zaman zaman iyi niyetle bazı şeyler yapmaya çalıştığı açık. Halka hesap vere mecburiyeti ve halkın tasvibini alma ihtiyacı özellikle siyasî otoriteleri doğru çizgiyi izlemeyi bir ölçüde olsun zorlayacaktır. Ancak, iyi niyetli olmak ve doğru olduğuna inanılan ekonomik politikalar oluşturmak istenen sonuçlara ulaşılacağını garanti etmez. Zira, bu kararların muhatapları nesneler değil insanlardır. İrade sahibi ve davranışta tercih yapan varlıklar olarak insanlar her karar üzerine durumlarını gözden geçirecek ve yeni bir pozisyon alacaktır (rasyonel beklentiler teorisi). Bu pozisyonların toplu sonucu, beklenenin tam tersine yol açabilir. Sosyal teoride buna niyetlenmemiş sonuçlar deniyor. Başka bir şekilde ifade edersek, bir kararın sonuçları kararı alanların beklentilerinin dışında hatta onların tam tersine olabilir.
Bu olgunun örnekleri her zaman karşımıza çıkabilir. Onları görmek için etrafa dikkatli bakmak yeterli. Ben bu yazıda bir örnekten bahsedeceğim. Herkes hatırlayacaktır, Soma'da meydana gelen ve elim sonuçlara yol açan kömür madeni kazasının ardından yaşanan infiale kapılan ve paniğe düşen hükümet maden işletmeciliğiyle ilgili bazı yasal düzenlemeleri bir torba kanuna yerleştirerek Meclis'ten geçirdi. Bu düzenlemenin amacı kömür madeni işçilerinin yaşama şartlarını iyileştirmek ve işte güvenliği artırmak. Buna göre, işçilere asgari ücretin en az iki katı maaş ödenecek (bu sektörel bir asgarî ücret anlamına geliyor), yeraltında çalışacak işçiler haftada en fazla 36 günde en fazla 6 saat çalıştırılabilecek. Madenciler 55 yerine 50 yaşında emekli olacak.
Kim bu amaçların benimsenmesine ve kovalanmasına itiraz edebilir ki? İsteriz ki işçiler asgari ücretin on katı maaş alsınlar, günde iki saat çalışsınlar ve 40 yaşında emekli olsunlar. Gerek kanunun öngördüklerinin gerekse benim söylediklerimin gerçekleştirilmesi sırf bir idarî-siyasî karar meselesi olsaydı, işler kolaydı. Üstelik, o zaman, bu iyilikleri uygulamayı sadece maden işçileriyle sınırlı tutmayıp tüm işçilere yaygınlaştırmak isterdik. Ama bunu yapamayız. Niye yapamayız? Ekonominin gerçekleri buna izin vermediği için. Ekonominin gerçeklerini ise alandaki şartlar, olgular belirler. Gerçekler hesaba katılmazsa iyi niyetle alınan kararlar hiç de istenmeyecek, hatta iyilik yapılmak istenen insanlara zarar verecek sonuçlara yol açar.
Nitekim, bu sefer de böyle oldu. İşçi istihdam etme şartlarının birden bire ağırlaştığını gören bazı maden işletmecileri sektörden çekilmeye, ocaklarını kapatmaya başladı. Zonguldak'ta 4500, Karaman'da 1500 işçinin çalıştığı 31 özel sektör maden işletmesi üretimi durdurdu. Bir işletme sahibi, “Torba yasadaki şartlar çok ağır. Bu şartlarda devam edemeyiz” diye konuştu. Ekonominin işleyişinden habersiz medya organları, sektörden çekilmeye karar veren ocak sahiplerine ateş püskürdü ve “madende asgarî ücret oyunu”, “iş güvenliği bahanesiyle işçi kıyımı” gibi başlıklarla durumu haberleştirdi. Bu medya organlarına, aynı yaklaşımı kendi çalışanlarına karşı da sergilemelerini, meselâ, tüm çalışanların maaşını ikiye katlamalarını ve çalışma saatlerini yarıya indirmelerini tavsiye ederim. Eğer kendileri başarabilirlerse aynısını maden işletmecilerinden de talep etme hakkına sahip olabilirler.
Meclis'ten geçirilecek ekonomik hayatla ilgili kanunlar onlardan önce var olan kanunlara saygı göstermeli. Aksi takdirde, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019