Atilla YAYLA
Önceki yıllarda olduğu gibi bu yılın 1 Mayıs'ı da bana göre bir saçmalıklar dizisi olarak yaşandı, geçti. Hatta bu sefer saçmalıklar daha fazlaydı ve tabiri caizse zirve yaptı. Bu gülünç, gülünç olduğu kadar da acı ortamda yegâne tesellimiz, can kayıplarının ve ağır yaralanmaların vuku bulmaması oldu.
Önce hükümetin tavrına bakalım. Hükümet 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasına izin vermemekte çok inatçı davrandı ve bunun için çeşitli gerekçeler gösterdi. Hepsi doğru olsa dahi bu gerekçelerin yasağı meşrulaştırması ve makulleştirmesi zor. Evet, kentin en önemli merkezlerinden biri olduğu için Taksim kilitlenince şehir kilitleniyor. Bu doğru ama eskisinden daha az doğru. Trafiğin yer altına alınması Taksim'de miting yapılmasının şehri durdurma ihtimâlini azalttı. Kaldı ki, Taksim'de kutlama yapılmasına izin vermemek de şehir hayatını -hiç kuşkusuz- izin vermenin yapacağından daha fazla aksattı. Halk deyişiyle, bu durumda, hükümetin aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmedi. Aynı şekilde, hükümetin kamu düzenini koruma argümanı da bumerang gibi dönüp kendisine çarptı. Kamu düzeni bir araçtır, amaç değil. 1 Mayıs'ta kamu düzeni, onu koruma adına, Taksim'de miting yapılmasının sebep olabileceğinden daha fazla bozuldu. Taksim'e gelişlerin engellenmesi amacıyla ulaşım ağının işlemesinin durdurulması olayla hiçbir şekilde ilgisi olmayan milyonlarca insanı mağdur etti.
Hükümetin Taksim'de güvenliğin sağlanmasının zor olduğu yolundaki argümanı kısmen doğru ama yasağa yeterince sağlam bir gerekçe teşkil etmez. Hükümetin görevi güvenliği sağlamaktır. Bunun için kendisine araçlar ve imkânlar temin edilmektedir. Taksim'e girişin engellenmesine rağmen radikallerden müteşekkil küçük bir grubun meydana girip şov yapabilmesi güvenlik zafiyetini iyice deşifre etti. Ya silahlı bir grup aynı yolla meydana gelse ve sağa sola ateş açsaydı ne olacaktı? Bu vaka tüm gösterişe karşın güvenliğin zayıflığını ve etraftaki binaların kontrol edilmemesi gibi bir hataya düşüldüğünü gösteriyor, ama güvenliğin hiçbir şekilde sağlanamayacağını kanıtlamıyor. Yasakla güvenlik sağlanacaksa her yeri ve her şeyi yasaklamamız gerekebilir. Hükümet Taksim'de törene izin verip sendikalar başta olmak üzere organizatörlerin de elini taşın altına koymasını sağlayabilirdi. Bu sivil toplumun zaferi olur ve herkesi olgunlaştırırdı. Hükümetin ve hükümete değer veren toplum tabanının da şunu anlaması gerekir: Sizin belli şeylere değer vermenizin saygıyla karşılanmasını istiyorsanız siz de başkalarının bazı şeylere değer vermesine saygı duymalısınız. Taksim bazı insanlar nazarında bir tür kutsallık kazanmış olabilir. Bunda ne mahzur var? Bırakın insanlar değer verdikleri kamusal mekânları istedikleri gibi sevsinler, genel ahlâk ve hukuk kurallarına uymak şartıyla kullansınlar.
Organizatörlerin özellikle de sendikalarla odaların durumuna bakalım. Hükümet yıllardır Taksim'de 1 Mayıs kutlamalarına izin vermiyor. Bu yıl da vermeyeceğini günler önce ilân etti. Defalarca tekrarlanan başvurulara rağmen geri adım atmadı. Bu yasağın aşılmasının zorluğu belli olmasına rağmen Taksim'de ısrarın ne anlamı ve yararı var? Sizin istediğiniz barış ve neşe içinde bir kutlama yapmak, birlik ve dayanışma sergilemek, topluma pozitif mesajlar vermek mi yoksa polisle itişmek, kakışmak, çatışmak mı? Polisle çatışmaya sürüklediğiniz insanlara haksızlık yapmıyor musunuz? Yasak kararı yanlış ve haksız olsa bile karşınızda meşru bir otorite ve muazzam bir şiddet gücü olduğunu görmüyor musunuz? 1 Mayıs'ı savaş havasında kutlamaktan niçin kurtulamıyorsunuz? Neden insanların aklına sizi görünce hep şiddet ve vandalizm geliyor?
Ayrıca, yaratıcılıktan, yeni yollar bulmaktan böylesine uzaklığınızın sebebi ve kaynağı ne? Yıllardır robot gibi hep aynı davranışları sergiliyorsunuz. İdarenin miting alanı ilân ettiği yerlerde büyük ve renkli kalabalıklarla çok daha yaratıcı kutlamalar yapamaz mısınız? Söz gelimi, Yenikapı'ya gitseydiniz, orada şenlik havasında kutlama yapsaydınız, temsiller sahneleseydiniz, kitap sergileri açıp sanat gösterileri gerçekleştirseydiniz zararlı mı kazançlı mı çıkardınız? Büyük bir kalabalıkla dikkat çekici etkinlikler gerçekleştirseydiniz zaten bütün televizyon kanalları orada olacağı için çok daha geniş kitlelere ulaşmış, sesinizi daha fazla duyurmuş olmayacak mıydınız? Zorlamaya başvurmak yerine yasağı efendice topluma şikâyet etseydiniz toplumda sempati kazanmaz mıydınız? Milyonlarca insanın bir kere daha haklı haksız size huzur bozucu, düzen bozucu, saldırgan militanlar gözüyle bakmasına sebep olmadınız mı?
Şahsi görüşüm, 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanabileceğidir. Taksim genel olarak toplantı ve gösterilere kapalı tutulsa bile 1 Mayıs'a bir istisna tanınabilir. Böyle bir uygulama toplumu rahatlatır ve radikalizmi törpüler. Umarım seneye…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019