Atilla YAYLA
1 Kasım seçimleri hakkında ne sağlam bir teorik çerçeveye oturan ne de hakikat ile çakışan bazı yorumlar yapılıyor. Bunların en yaygın ikisi şunlar:
1) Toplumda bir tarafta yüzde 49,5 diğer tarafta yüzde 50,5 var.
2) AK Parti çoğunluğu kazanarak iktidar oldu.
İlk yoruma göre AK Parti yüzde 49,5 ile iktidar oldu ama toplumun geri kalan yüzde 50,5’i ona karşı. Dolayısıyla, iktidar partisinin ilk olarak bu yüzde 50,5’e saygı göstermesi ve ikinci olarak iktidar uygulamalarını bunu dikkate alarak yapması gerekir.
İddiaların tersine, 1 Kasım seçimlerinde oy oranları birbirine yakın iki siyasî blok ortaya çıkmadı. AK Parti’nin yüzde 49,5, CHP’nin yüzde 25,3, MHP’nin yüzde 11,9 ve HDP’nin yüzde 10,7’sinden oluşan bir siyasî tablo var. İki blok olsaydı zaten yüzde 50,5 iktidar olurdu. Partilerin oy tabanları arasında mutlak zıtlık, içiçelik ve geçişkenlik alanları olduğu muhakkak. Şöyle de diyebiliriz: Her seçmenin ikinci tercihinin ne olduğunu bilirsek daha sağlıklı bir fikir geliştirebiliriz. Tahmin ederim ki, MHP ve HDP tabanlarının hayli önemli bir bölümü ikinci parti olarak AK Parti’yi görmekte. Aynı şekilde, AK Parti seçmenlerinin bazıları da MHP’ye ve HDP’ye oy verebilir. Bunu 7 Haziran seçimlerinden de biliyoruz.
Buna rağmen, iktidar partisinin kendisine oy vermeyen seçmenlere saygı göstermesi gerektiği tartışmasız. AK Parti’ye oy vermeyenler aynen verenler gibi akıl fikir sahibi, eşit ve saygın vatandaşlar. Seçimde tercih ettikleri partilerin iktidara gelememiş olması onların temel hak ve özgürlükler bakımından bir kayba uğratılması gerektiğini göstermez. Bugünün siyasî azınlıkları yarının siyasî çoğunluğu olmaya, çoğunluğu ise azınlığı olmaya aday. Çoğunluklar, daha doğrusu onların temsilcileri, azınlığa düştüklerinde nasıl muamele görmek isterlerse bugün azınlık olanlara aynı şekilde muamele etmekle akıllılık ederler. Kaldı ki böyle olacağı yarışa girmekle kabul edilmiş olmakta, çünkü bu, yarışın temel şartlarından, kurallarından biri.
AK Parti seçim sisteminin sonucu olarak TBMM’de açık ve geniş bir çoğunluk kazandı. Bunun hak edilmemiş olduğu söylenemez. AK Parti değil CHP aynı oranda oy almış olsaydı bugün net bir CHP üstünlüğünden söz edecektik. Ancak, TBMM’de çoğunluk olması iktidar partisinin toplumda mutlak çoğunluk olduğunu göstermez. Doğru yorum şudur: Meclis’teki tüm partiler azınlık. Hiçbiri mutlak çoğunluğu temsil etmiyor. Fakat, temsilî demokraside iktidarı belirlemek için mutlak toplumsal çoğunluk hatta mutlak siyasî çoğunluk aranmaz. Her parti azınlıktır. Her seçim sonunda azınlık grupları ortaya çıkartır. Mantıksal olarak da en küçük veya ortanca azınlığın değil en büyük azınlığın yönetmesi gerekir. Bu kuralı baştan kabul etmezsek demokrasi oyunu oynanamaz.
Tekrar altını çizelim: Seçimlerden muzaffer çıkıp iktidara gelen parti(ler) azınlıkta kalanlara karşı sonsuz bir hareket alanına sahip olamaz, azınlıklara istediği gibi muamele edemez. İktidarların sınırını belirleyecek olan insan hak ve özgürlükleridir. Doğal hakları ve sivil özgürlükleri bu sınırları çizen unsurlar olarak ifade edebiliriz. İktidar azınlık kişi ve grupları haklarından mahrum edemez.
Buna karşılık, iktidar insan haklarına ilişkin olmayan meselelerde, meselâ imar ve inşa işlerinde muhalefeti memnun etmek, onun isteklerine uymak zorunda değildir. Muhalefetten gelen talepleri dinlemesi ve mümkünse özellikle aşırı hassasiyet beliren meselelerde tekrar düşünmesi yerinde ve şık olabilir, ama iktidarın yetkilerini muhalefet ile paylaşması talep edilemez. Aksi takdirde hem demokratik yarışın anlamı kalmaz hem de iktidarlar yönetme işini icra edemez. Gezi olayları sürecinde yaşananlar maalesef birçok akademisyenin bile bu noktayı kavrayamadığını görmemizi sağladı.
İki büyük siyasî blokun mevcut olduğu varsayımına dayanarak yapılan tartışmalar ve hesaplamalar düşünce ve zaman israfı…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019