Atilla YAYLA
Her zaman ve her yer için geçerli doğrular elbette vardır ama bunlar çoğu zaman sanıldığından çok daha azdır. Gerek ahlâkta gerekse hukukta değişken bir alan daima bulunur. Gelenek ve görenekler de zaman içinde kısmen veya tamamen yenilenebilir, ortadan kalkabilir. Bu yüzden tevazuyu elden bırakmamakta; yerli yersiz abartılı evrensel doğrular iddiasında bulunmaktan kaçınmakta yarar var. Bu çerçevede, idam cezası hakkında değişmez doğruyu biliyormuş gibi konuşmak, idam cezasının kategorik olarak doğru veya yanlış olduğunu söylemek de hatâlı.
Türkiye hukuk sisteminde mevcut idam cezasını AB uyum süreci içinde kaldırdı. Bu adım toplumda hatırı sayılır bir destek gördü. 15 Temmuz’dan sonra idam tartışmaları yine gündemimize girdi. Hem AK Parti hem MHP gerekirse idam cezasının tekrar getirilebileceğini söylüyor. Bunu da on yıllardır süren terör eylemlerini ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faillerini göz önünde tutarak yapıyor. AB ülkeleri bu tür açıklamalardan rahatsızlık duyuyor. İdam cezasının geri getirilmesinin Türkiye’nin AB üyeliği sürecini tamamen bitireceğini tehdit havasında söylüyor. Son günlerde daha da ileri gittiler. Önce Belçika, sonra Almanya, idam cezası hakkında yapılacak bir referandumda ülkelerinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oy kullanmasına müsaade etmeyeceklerini açıklayarak demokrasi sicillerini biraz daha kirlettiler.
Toplumsal hayat regülasyonlara dayanır. Daha ziyade ahlâk ve hukuk kuralları biçiminde boy gösteren bu regülasyonlar ilk bakışta egemen siyasî iradenin tercihlerinin, kaprislerinin, planlarının, isteklerinin sonucu gibi görünebilir, ama uzun vadede kaçınılmaz olarak toplumsal mutabakata ve rızaya dayanır. Toplumlar hayat şartlarına ve yaşadıkları eko-sistemin durumuna bağlı olarak suçlara verilen cezaları hafifletme veya ağırlaştırma yoluna gidebilir. Toplumun bekasının bazı fiillere verilen cezaların ağırlaştırılmasına dayandığının hissedildiği, düşünüldüğü zamanlarda, örneğin idam cezası gündeme gelir, tesis edilir ve bu çoğu zaman normal karşılanır.
Bugünün dünyasında idam cezasının âdil olup olmadığı, insanîlik derecesi, suçları caydırmada etki derecesi, yargılamaların idam gerektiren suçluluğu kesin olarak tespit edip edemeyeceği hep tartışma konusu. Dünyada ağır basan eğilim idam cezasından vazgeçme yönünde. Bununla beraber bu değişmez ve değiştirilemez bir durum değil. Toplumsal hayat bazı durumlarda insanların idam cezasını canla başla istemesine sebep olabilir ve bu talebi haklı görmek için birçok sebep de bulunabilir.
Türkiye’de şimdilerde boy gösteren idam cezası taleplerinin ana sebebi FETÖ’nün işlediği suçlar. Meydanlarda ve salonlarda çınlayan “idam, idam” feryatları 15 Temmuz darbesine tepkilerin bir ürünü. Unutmayalım ki 15 Temmuz’da korkunç suçlar işlendi. Bu suçlar sadece anayasal düzene ve meşru iktidara değil, ondan önemlisi, vatandaşlara karşıydı. Bazı yerlerde alenen katliam yapıldı. Binlerce insan yaralandı. Demokrasinin tüm usul kuralları reddedilerek meşru siyasî yöneticilerin hayatına kastedildi. Bütün bu suçların cezasız bırakılması toplumsal hayata çok zarar verir. Topluma karşı işlenmiş bir suç teşkil eder. Bunu yapmayanlar da ilerde hesaba çekilir. Bu yüzden 15 Temmuz’un faillerinin mutlaka ama mutlaka maşeri vicdanı tatmin edecek şekilde cezalandırılması gerekir.
Bunun için idama ihtiyaç olup olmadığı tartışılabilir. Kitlelerin idam talep etmesi de anlaşılabilir. Ancak, kitlelerde bu doğrultuda yoğun talep olması ve siyasetçilerin bu talepleri bir şekilde teşvik etmesi idam cezasının yeniden konulmasını haklı ve yararlı göstermeye yetmeyebilir. Bir defa idam cezası, her ceza gibi, ancak bir kanunla getirilebilir. Kanunların geriye yürümesi hukukun hâkimiyetine aykırı olacağı için bu istikamette çıkartılacak bir kanun 15 Temmuz faillerine uygulanamaz. Buna kalkışmak, Türkiye’nin çok yanlış bir yola girmesine sebep olur.
AB ülkelerinin Türkiye’deki idam cezası tartışmalarına gösterdikleri tepki fevrî ve Türkiye’ye şantaj yapmaya kalkmaları çok çirkin. 15 Temmuz kendi başlarına gelseydi, Türkiye’nin yaşadığı kadar ağır terör problemleri yaşasalardı, Türkiye’den çok çok daha hiddetli olur, faillere dünyayı zindan eder, hattâ köklerini kazırlardı. Bundan zerre kadar şüphe duymuyorum. Avrupalılar bu ikiyüzlü tavırdan vaz geçmeli diyeceğim, ama bundan pek umutlu olmadığımı vurgulamam gerekir.
Bence idam cezasını devamlı gündemde tutmak ve siyaset aracılığıyla alevlendirmek lüzumsuz ve yararsız. AK Parti ve MHP’nin, onun yerine, FETÖ’nün işlediği suçların faillerinin adaletten kaçamaması, hızla ve ciddî bir şekilde yargılanması ve meri hukuk sistemi içinde en ağır şekilde cezalandırılması için çaba ve özen göstermesi daha yerinde ve yararlı olacaktır.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019