Aydın ENGİN
Başlangıçta benim için sevgili arkadaşımın, gözlerinin içi hilesiz gülen, 13 yıl önce aramızdan vakitsiz ayrılan Orhan Doğan'ın kızıydı.
Gülüşü babasından mirastı. Güzelliği kimden bilmiyorum.
Aklını, zekasını, kültürel birikimini ve "Kürt inadını" daha sonra tanıyacaktım.
Tanıdım da…
Ayşegül Doğan'dan söz ediyorum. Gazeteci Ayşegül Doğan'dan. Tertemiz Fransızcası ile iyi tanıdığı Paris'te gününü gün edebilirdi. En azından AKP yargısının sillesini yemeden, AKP iktidarının saldırısını uğrama tehlikesi olmadan, iyi yetişmiş bir aydın ve bir Kürt kızı olmanın zorluklarıyla başa çıkmak zorunda kalmadan yaşayabilirdi.
Öyle yapmadı.
1991'de SHP – HEP ittifakından milletvekili seçilen, sonra da Türkiye'nin hukuk ayıplarından (Düzeltiyorum: Suçlarından) biri olan DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) tarafından 15 yıl hapse mahkûm edilip Ankara'nın kara ünlü Ulucanlar hapishanesine yıllar geçiren, beraat edip çıktıktan sonra da Kürt siyasal hareketinin yasal parti ve kurumlarında olanca gücüyle demokrasi ve barış için çalışan bir babanın kızı olduğunu asla unutmadı ve yurda döndü.
Televizyon gazeteciliğine başladı. IMC televizyonunda habercilik de yaptı, haber de okudu, tartışma programı da yönetti.
Ekrana yakışıyordu.
Dahası haberin de, söyleşilerin de, tartışmaların da yüzeysel kalmasına izin vermeyen ve dersini iyi çalışan bir gazeteci oldu.
IMC kapatıldıktan sonra da son derece daralmış meslek olanaklarını inatla zorladı. Bulduğu her fırsatı zulüm görenlerin seslerine ses olabilmek, barış, demokrasi ve hak savunucularının seslerine katkı sunabilmek için kullandı.
Ağırlığı Kürt siyasal hareketi aktivistleriyle olmak üzere hak savunucularıyla, demokrasi ve özgürlükler ve barış için etkinlik gösterenlerle röportajlar yaptı, söyleşiler yaptı, haberler yaptı. Bazıları kıskanacağım kadar incelikli gazetecilik çalışmalarıydı.
Eh bu ülkede bugün yargının ulaştığı zihniyet pek açık: Gazetecilik mesleğini demokrasi, özgürlükler, insan hakları ve barış için yapıyorsan ve hele Kürt sorununa özel ağırlık tanıyorsan ve sen de bizzat bir "Kürt"sen suçlusun ve cezalandırılmalısın.
Savcı da öyle düşünmüş olmalı. Bülent Arınç'ın "Çocuk bile yazmaz bunları" dediği iddianamelerden biri yazıldı ve Ayşegül Doğan Diyarbakır'da bir ağır ceza mahkemesinin karşısına çıkarıldı.
Hukuk fakültelerinde "bir iddianamenin nasıl olmaması gerektiği"ni göstermek için ders olarak okutulmaya lâyık iddianamede suç tarihi 23 Mayıs 2018 olarak gösteriliyor. Ancak bu suçu kanıtlamak için iddianameye konan bütün kanıtlar ve teknik takip raporları 2010 - 2013 aralığındaki dönemin tarihlerini taşıyor. Suç tarihi olarak gösterilen gün ve sonrasına ise herhangi bir kanıt konmasına gerek duyulmamış.
Ama ağır ceza yargıçlarını böyle bir iddianame tatmin etmiş, suçun sabit olduğuna kanat getirmelerini sağlamış. Dün Ayşegül Doğan 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Hüküm kesen ağır ceza mahkemesinin tanımladığı suç da pek firaklı: Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek…
Karar elbette İstinaf Mahkemesi, Yargıtay süreçlerinden geçmek zorunda ve sonu AİHM'de bitecek gibi.
Kararı okuyunca "Ayşegül Doğan'ın Aydın amcası" olarak sevindim. (O nezaketinden "abi" diyor ama ben bal gibi "amca"yım.)
Sevindim çünkü mahkeme benim yeğenime cezayı kesmiş ama tutuklamaya gerek duymamış, adli kontrol tedbirlerinin devamına karar vermekle yetinmiş. Meselâ her hafta karakola gidip imza verme, yurtdışına çıkış yasağı filan gibi.
Neye sevindiğimi görüyorsunuz değil mi?
Bu sevinç 2020 Aralık ayında Türkiye'de hukukun düzeyini, yargının işleyişini ve adaletin kaf dağının ardına saklanmışlığının kanıtıdır.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021