Bekir AĞIRDIR
Kürtlerin nüfusu 14 milyon dolayında. Malum 1965’ten beri nüfus sayımlarında anadil gibi bilgiler olmadığından elimizde KONDA’nın yaptığı araştırmalar dışında daha sağlıklı veri yok. Bu nüfusun dokuz milyonu bölgede, beş milyonu İstanbul, Mersin, Antalya başta olmak üzere ülkenin diğer yörelerinde.
Yalnızca son otuz yılın çatışma ortamında, bölgedeki dokuz milyon Kürt’ten yaklaşık bir milyon altı yüz bini yakın ailesinden tanıdığı birisinin öldüğünü veya yaralandığını söylüyor.
Bölgedeki 500 bini aşkın Kürt’ün yolu bu sürede mahkemeye veya karakola düşmüş.
Bölgedeki Kürtlerin 900 bine yakını zorunlu olarak yaşadığı yeri terk etmek zorunda bırakılmış, ayrıca bir buçuk milyondan fazlası da yaşadığı yerden göç etmiş.
Bir milyon üç yüz binden fazla Kürt yaşadığı yerdeki diğer insanlardan kötü muameleye maruz kaldığını söylüyor.
Ve bölgedeki iki milyon yedi yüz bin Kürt’ten fazlası ekonomik olarak zarar görmüş.
Bu veriler iki yıl öncenin. O günden bu güne bu sayılara ne eklendi bilmiyoruz. Araştırma bulguları dışında kalan faili meçhuller gerçeğinin boyutlarını ise hâlâ bilmiyoruz, on bin mi on yedi bin mi?
Her şeyi siyasetin şehvetine ve şoven dilin egemenliğine bıraktık. Sıradan bir Kürt’ün bile ne çektiklerinin, ne ödediği bedellerin ne de ihtiyaç ve taleplerinin farkındayız. İtiraf edelim ki son otuz yılın Kürtlere getirdiği yukarıdaki sayılarda ifadesini bulan bedellerin farkında bile değiliz. Kürt meselesine içtenlikle barışçı ve demokrat yaklaşanlarımız bile çoğu zaman acımayla beslenmiş merhametle empatiyi birbirine karıştırıyor. Anadilde savunma üzerine saçma sapan bir tartışmayı bile aylardır sürdürüyoruz ama iki milyona yakın Kürt’ün Türkçe bilmediğini unutuyoruz.
Çoğu zaman Kürt meselesinin ülkeye maliyeti ekonomik verilerden ve kaybedilen canların istatistiki sayılarından dillendiriliyor. Önce siyasetçilerin sonra da hemen herkesin kullandığı şu kadar para harcadık, şu kadar şehit verdik türü sözler de kibirden başka bir şey değil. Aslında bu bedeller ortaya sürülürken ima edilen Kürtlerden yeni bir diyet beklentisi. En azından artık gelinen noktaya razı olmaları.
Gündelik hayatta, sade vatandaşlarca her fırsatta dillendiriliyor: “Bir zamanlar kardeştik, etle tırnak gibiydik.”
Bir zamanlar kardeştik sözü gerçeği değil, bir niyeti ifade ediyor. İtiraf edelim ki hiçbir zaman tam olarak kardeş de olmadık, olamadık. Bizim Kürtlere biçtiğimiz role razı oldukları sürece sorun yoktu elbette. Bir de Kürt meselesi bizim hayatlarımıza değmediği sürece...
Ama Kürtler bu devlet için en büyük günahı işlediler, haklarını talep ettiler. Ve bugünlere geldik. Kürt meselesinin siyaseten boyutunu, önemini, vahametini artık bilmeyenimiz yok.
Emrah Serbes’in Hikâyem Paramparça kitabında harika bir paragrafı var. “Ortaokulda bir sınıf başkanımız vardı, sadece ön dişlerini fırçalardı. Arka taraftaki dişler nasılsa fazla gözükmüyor diye. O zamanlar garip geliyordu bu davranışı, ama neden öyle yaptığını şimdi anlıyorum. Çürümeyi kimsenin taktığı yok aslında, çürümekten zevk alıyoruz. Yeter ki o çürükler görünür bir yerde olmasın. Bize bir şey öğretebilecek tek hoca var, utanç.”
Son birkaç yılda ortaya saçılan bilgilerden devletin günahlarını sade vatandaşlar da duymaya, öğrenmeye başladılar. Siyasetçilerin şoven nutukları o bilgileri bastırıyor gibi görünse de toplumsal bellek o bilgileri bir yerlerde kaydediyor, biriktiriyor. Şimdi ne olduğunu bildiğimize, öğrendiğimize göre utancımızla baş başayız.
Şimdi yeni bir zihin haritasına ve dile ihtiyacımız var. Gündelik hayatın ihtiyaç ve taleplerinden beslenen, çözümü yalnızca hâkim siyasi aktörlerden beklemeyen. Ortak kadere inananların ortak hayatını dikkate alan. Birbirinin kutsallarına, hassasiyetlerine, yaralarına saygı gösteren. Birbirinin varoluşuna, kimliğine, farklılığına, onuruna saygı duyan. Yarın sabahın ortak hayatının yeni kurallarını örmeyi hedef edinen.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025