Berat ÖZİPEK
“Paris’e başpiskopos olarak atanacak kişi hiç değilse Allah’a inanmalı”demişti Onaltıncı Louis.
“Baş kamu denetçisi”olacak kişi de hiç değilse asgari bir adalet duygusuna sahip olmalıydı.
Ama bu ülkede, devlet katında işlenen hiçbir büyük günahı mükafatsız bırakmayan bir “devlet geleneği” vardı ve Hrant Dink’i “Türklüğe hakaret”ten suçlu bulan mahkemenin kararını “hukuka uygun” bulanlardan biri, Nihat Ömeroğlu, kamu başdenetçisi yapıldı.
İktidarda “Devlet Partisi” olsaydı şaşırmazdım, içerlemezdim.
Sonuçta demokratik çeşitliliği yansıtan ilk Meclis’i dağıtan, derin devleti ve yargısız infazlarıyla bu düzen ve “geleneğin” kurucusu olan CHP’den beklenirdi.
Ama bu geleneğin neredeyse yüz yıl boyunca değişmez kurbanı olan ve ona muhalefet iddiasında bulunan bir siyasi
çizgiden gelen bir hükümetin bunu yapmaması gerekirdi.
**
Hrant Dink’in katledilmesi elbette “okey oynayan üç beş çocuğun işi” değildi.
“Kafes Operasyonu Eylem Planı”nda, Zirve Katliamı ve Rahip Santoro Cinayetiyle birlikte Hrant Dink’in
katledilmesinden de bir “operasyon” olarak söz ediliyordu.
Operasyonun asıl hedefi Ak Parti Hükümeti’nin ta kendisiydi. Çünkü bir darbe yapmak için dış dinamikleri hazır hale getirmek, böylece Batı’nın buna ikna edilmesini sağlamak gerekiyordu.
Bu sadece bir izlenimden ibaret değil.
Ergenekon Davası’nda mahkemenin isteği üzerine Genelkurmay’ın gönderdiği “Önümüzdeki Dönemde Bilgi Destek Açısından Uygulanabileceği Değerlendirilen Bazı Tedbirler” başlıklı 2008 tarihli belgeye bir bakalım.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin doğrudan siyasi faaliyet, propaganda ve manipülasyon merkezi olarak çalıştığını bütün açıklığıyla gösteren belge, öncelikle bir durum tespiti yapıyor.
“Silahlı veya silahlı olmayan yöntemlerle (28 Şubat tarzı) AKP’nin yönetimden uzaklaştırılma koşulları mevcut değildir”diyor ve şöyle devam ediyor:
“Türkiye üzerinde güç ve etki sahibi bulunan merkezi güçlerle (Bunlar küresel sermaye, ABD devleti ve yönetimi, AB ve AB’nin lokomotif gücü Almanya-Fransa ekseni) AKP’nin uyumu yüksektir ve her merkezi güç kendi küresel çıkarlarına uygun olarak AKP’yi gönüllü veya gönülsüz olarak desteklemektedir. … Merkezi güçlerle uyum içerisinde bulunulmadan gerçekleştirilecek bir müdahale[nin] TSK’ya çok ağır şekilde fatura edileceği açıktır… Bu koşullar altında psikolojik harekat açısından önümüzdeki dönemde uygulanabilecek en uygun strateji; ‘AKP yönetiminin merkezi güçlerle olan uyumunun bozulması…”
Ve sonra bunun için yapılacakları uzun uzun sıralıyor.
Başka söze gerek var mı?
**
Adaleti bir yana bırakın, kendisine karşı böyle bir faaliyetin farkında olan bir hükümetin hiç değilse “nefsi müdafaa” adına yapması gereken, elindeki bütün imkanlarla bu cinayetin üzerine gitmekti.
Bu aynı zamanda, kendisine yönelen derin tehdidi ortaya çıkarıp tasfiye etmesi için belki de bulup bulabileceği en büyük tarihi fırsat anıydı.
Ama 6 yıl geçti ve bu gerçekleşmedi.
Dahası Hrant Dink katledildiğinde görevde olanların terfie devam etmesi, hem de bu hükümet döneminde devam etmesi, “geleneğin” bozulmadığını gösterdi.
“Baş denetçi”seçimi de öyle…
**
Oysa insanlar gibi hükümetlerin de önüne imtihanlar koyuyor hayat.
Bazısı kendisine açılan bu krediyi kullanabiliyor, bazısı ise kervan giderken geri kalıyor, “sermayesi olan zamanını” heba ediyor.
Ve bu hem kendisine, hem de ülkeye çok pahalıya mal oluyor.
Demokrat Parti, eğer “6-7 Eylül Terörü”nün cesaretle üstüne gitmeyi başarmış olsaydı, bu zalimliği tezgahlayan güçlerle o günlerde yüzleşmeyi göze alabilmiş olsaydı, belki de 5 yıl sonra kendisine karşı darbe yapacak olan derin güçleri de o gün teşhis edebilecekti.
Ve tarih çok farklı akacaktı.
**
Altı yıl sonra bugün, yapılması gereken hala çok açık:
Devlet katında taammüden işlenen bu kolektif cinayeti bütün yönleriyle aydınlatmak, onun TSK, Emniyet, Yargı ve medya ayaklarını en ince ayrıntısına kadar ortaya çıkarmak.
Bu patolojik formu, kılcal damarlarına kadar teşhis edip temizlemek.
Bunun için, cinayetin altıncı yılında, 19 Ocak’ta, saat 15.30’da, her kesimden adalet isteyenler yine Agos’un önünde olacak.
Ben de orada olacağım.
“Biz hâlâ buradayız ahparig”demek için.
Hak yerini bulana kadar.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024